Sevgili günlük,
Sanırım aşık oldum.
Yeşil gözleri, koyu kestane saçları, yüzünü terk etmeyen kocaman bir gülüşü olan birine. İnce kemikli gözlüklerinin ardından attığı duygu dolu bakışları, rüyalarınıza girecek türden birine. İnsan aşık olunca mutlu olmaz mı? Ben olmadım. Her bir gün kendime yüklediğim acılar yetmezmiş gibi bir de aşk acısıyla mı uğraşacaktım? Ağladım. Yorganımın altında, sarıldığım sarı yastığımla saatlerce ağladım. Son bir ayda kaçıncı kere döktüğümü saymadığım gözyaşlarım usulca aktı yanaklarımdan. Sessizdim, ama çığlıklar atıyordum. Mutluydum, ama mutsuzdum. İhanete uğramış bir kimsenin hayal kırıklığını yaşıyordum. Zihnim bana ihanet etmişti. Kalbimin de bunu yapmasına izin veremezdim.
Tüm yol boyunca ona baktım. Otobüsün arkalarında cam kenarı bir koltuğa oturmuş, kitap okuyordu. Cama yasladığı kafası, perçemlerinin gözlerine düşmesine sebep olmuştu. Hafif aralık dudaklarının arasından aldığı kesik nefesler, okuduğu kitabın heyecanlı olduğu izlemini veriyordu. Okuduğu cümlelere bağlı olarak değişen yüz ifadesi, kesinlikle tapılasıydı. Arada bir şokla büyüyen gözleri, güldüğünde kısılan gözleri, ciddi olduğunu gösteren çatık kaşları, kimse tarafından fark edilmiyordu. Nasıl edilmezdi? Kimse görmüyor muydu gözünün önündeki kanatsız meleği?
Ona bakarken ağladığımı fark edemedim. Sessiz, ve kuru gözyaşlarıydı bunlar. Aşık olmaya hakkım var mıydı? Gittikten sonra yakacak olduğum canlara bir tanesini daha eklemeye gerek var mıydı? Ama ben bencildim. Sonrasında yaşanacak acıyı göz ardı ettim, ve göz göze geldiğim meleğe samimiyetle gülümsedim. Bana bakarken gülümsemekten kısılan gözlerini kalbime kazımak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ultimo colore
ChickLitSon rengin saçlarımdan akıp gittiği gün, ben çoktan yıldızlara ulaşmış olacağım.