Emreyle aramızda uzun bir sessizlik oldu. Kimsenin bu sessizliği bozmaya niyeti yok gibi gözüküyordu. Kimse konuşmayınca daha fazla gerildiğimi hissettiğimden sessizliği bozdum.
-Emre şimdi n'apacağız?
-Bilmiyorum, Gözde. Aklımda hiç bir fikir yok.
-Benim aklıma bir fikir geldi ama sonuç alır mıyız, almaz mıyız, bilemiyorum.
Emre'nin merakla bakan gözlerini görünce konuşmama devam ettim.
-Bence burada oturan kişilerle konuşalım hem Sevda teyzenin yalan söyleyip söylemediğini öğrenmiş oluruz ama çok dikkatli olmalıyız.
-Kesinlikle. Hadi o zaman. Buradan başlayalım.
Bizim bu gizemi çözmeye çalıştığımızı anlamasınlar diye röportaj için bu soruları sorduğumuzu ifade ettik.
İlk başta konuştuğumuz kişilerin uydurduğu efsaneleri dinlemek zorunda kaldık fakat daha sonra gerçek olduğunu düşündüğümüz bilgiler edindik.
İlki Sevda teyzenin söylediklerinin doğru olduğunu öğrendik. İkincisi de deli denen adamın hâlâ yaşadığını ve hakkında bir kaç bilgi öğrendik. O bilgiler sayesinde Burak'ı bulacağımızı düşünüyorum.
Yorulunca araştırmaya ara vermeye karar verdik. Dinlenirken de öğrendiğimiz bilgiler hakkında yorum yapmaya başladık.
-Sence artık Sevda teyzeye güvenebilir miyiz?
-Emin değilim, Emre. Bana yeni tanıştığın kişilere başından geçen olayları anlatmak saçma geliyor. Ya Aslı ve Duruyla iş birliğindeler ya da daha kötüsü o da katillerden birisi. Son ihtimalse ciddi anlamda Burcu ve Hayal'in başı dertte.
-Şuanlık ikinci ihtimali düşünmeyelim. Bizi germekten başka hiç bir işe yaramıyor. 4. gittiğimiz binadaki o teyzenin söylediklerini pek umursamamış görünüyorsun.
-Doğru olmasına pek fazla ihtimal vermedim diyelim ama her ihtimali de göz önünde bulundurmak gerek. "Gençler benim bildiğim başka bir "Lanetli sokak" olduğu. O sokağın yerini de kimse bilmiyor." demişti. Bana mantıklı gelmedi.
-Ya varsa? Bir de bu "Lanetli sokakla" arasında bir bağ varsa bu gizemi çözmekte başarısız oluruz.
-Emre peki nasıl bulmayı düşünüyorsun? Her denileni ciddiye alırsak işimiz zor demektir.
-Bunu rafa kaldıralım. Sonra tekrar bu konu hakkında konuşuruz.
-Tamam. Araştırma bitince de Hayal ve Burcu'yu arayalım.
Yerimizden kalkıp teker teker insanlara bu konu hakkında bildiklerini sorduk. Bu sefer ucu bucağı görünmeyen efsanelerle karşılaştık.
Tam umudumuzu yitirdiğimiz zaman amcanın söyledikleri dikkatimizi çekti.
"Gençler bence bu röportajı yapmayı bırakın. Benden söylemesi başınıza bir iş gelebilir."
Nedenini sorduğumda ilk başta "Nedenini boş verin, siz dediğimi yapın." dese de ısrarlarımız sonucu nedenini söyledi.
"Çünkü burada ne zaman bu konu hakkında konuşulsa muhakkak başımıza bir iş geliyor. 2 gün önce sizin yaşlarınızda 2 kız gelip bize "Lanetli sokak" hakkında ne bildiğimizi sormuştu. Elle tutulur bir bilgi söylemedik çünkü bizde bilmiyoruz. Ertesi bir gün bir adam bize o kızları görüp görmediğimizi sordu. "Evet" cevabını verince çılgına dönmüş bir şekilde buradan koşarak uzaklaştı. Tekrar söylüyorum, bu mahallenin huzurunu kaçırmak istemiyorsanız bu röportajı yapmayı bırakın."
Amcaya şaşırmış bir şekilde baktık. Bir süre hâlâ kapının önünde beklemeye devam edince amca konuşmasına devam etti.
"Başka bir şey yoksa hoşça kalın."
Kapıyı kapatacakken son sorumu da sordum.
-Peki o kişileri bize tarif edebilir misiniz?
Tarif ettiği kişiler Hayal ve Burcu olmayınca rahatladığımı söyleyebilirim derken o kişilerin kimler olacağını düşünmek gelince aklıma rahatlamam son buldu.
Emreyle bu röportajı son buldurmanın daha iyi olacağına karar verdik.
-Acaba o iki kız kimdi?
Emre'nin sorusuyla durakladım. Aklımda 2 isim vardı ama emin değildim. Dış görünüşlerini öğrenince emin olurdum, nasıl olsa.
-Aslı ve Duru olabileceğini düşünüyorum ama onlar değilse başımız çok ağrıyacak demektir. Gerçekten herkes başımıza dedektif kesilmiş.
Emre'nin gülme sesini duyunca sinirlerim daha bozuldu. Gülmesi bitince konuşmasına devam etti.
-Gözde bizde aynı şeyi yapmıyor muyuz? Biz bu gizemi merak ettiğimiz gibi onlarda merak ediyorlar. Ne diyelim? İnşallah ilk onlar çözerler bu gizemi.
-Hiç sanmıyorum.
Artık Burak denen o adamı bulmaya karar vermiştik. Emre'nin polis arkadaşları sayesinde onu bulacağımıza inanıyorum.
Çok geçmeden telefon çalınca nihayet o beklediğimiz haber geldi. Emre'nin diyeceklerine kulak kesildim.
"Adamın tam ismi; Burak Altan'mış. 37 yaşındaymış. 2 yıl önce boşanmış ve 1 çocuğu varmış. En kötüsü de şuan Ankara' da yaşıyormuş.Boşandıktan sonra karısı, çocuğu da alıp Antalya'ya taşınmış. Şimdi Ankara'ya mı gideceğiz?"
-Elbette, bir de bakarsın ki Antalya'ya da uğramışızdır.
-Yok artık. O kadar da değil. Ankara'ya gidelim yeter. Ne zaman gidiyoruz?
-İlk uçak ne zamansa o zaman. Hadi, hemen iki bilet alalım.
İlk uçak 5 saat sonra olduğu için hazırlanmak için evlerimize gittik. Ne kadar kalacağımızı bilmediğim için 3 gün yetecek kadar kıyafet aldım.
Emre'den telefon gelene kadar da Yavuz amca olur da buraya gelirse diye tüm dağınıklıkları düzelttim. Yanıma tüm eşyalarımı almadığım için geri kalan eşyalarımı da sakladım.
Dinlenirken Emre'den gelen telefonla evden çıktım. Emre'nin arabasıyla havaalanına gittik. Yerlerimize oturduktan sonra Emre'nin sorusuyla ona bakmaya başladım.
-Ankara'da tanıdığın var mı?
-Nerdeyse herkesi tanırım. Senin var mı tanıdığın?
Emre dediğim cümleyle afalladı. Bir süre bir şey demeden bakmaya devam etti. Kendine gelince sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.
-Bu şimdi mi söylenir? Sen gerçekten ciddi misin?
-Daha önceden sormadın ki. Sorsaydın söylerdim.
Bir şey diyecekken uçak kalkmaya başlayınca susmak zorunda kaldı.
***
Valizlerimizi alıp en yakın otele gidip 2 oda tuttuk. Kalacağımız yerlere eşyalarımızı yerleştirdikten sonra akşam yemeği için aşağıya indik.Yemek yerken Burak Altan'ın evine yarın gitmeye karar verdik.
-Umarım, seni tanıyan kişilerle karşılaşmayız.
Cevap verecekken annemi görmemle hızla oradan uzaklaştım.
Merhabalar. Bölüm hakkında görüşlerinizi ve oylarınızı bekliyorum. Sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masa Altı Dosyaları
Mystery / ThrillerHayatı ne kadar çok kontrol etmek isterseniz o kadar kontrol edemeyeceksiniz. Gerçekten ne kadar çok kaçarsanız o kadar ona hapsolucaksınız. O yüzden hayatı, köşenize oturup izleyin ve elinizden yok oluşuna seyirci kalın. Çünkü herkesin bildiği tek...