Sevda teyze duraklayınca bizim heyecanımız daha da arttı. Konuşmayacağını düşünüp ben konuşacakken o benden önce davrandı.
"Meğer beni şikayet etmişler. Kim, neden şikayet etti, bilmiyorum. Beni Mira'yı öldürmek suçuyla hapse attılar. Ben dava olmasını beklerken beni hapisten çıkarttılar. 3 gün hapiste kalışımımdan sonra evime gittim. Yaşanan olaylara hiç anlam veremedim. Sonra aklıma Miray'ın ailesini ziyaret etmek geldi. Gittim, kapılarını defalarca çalmama rağmen açmadılar. Bir kez daha çalacakken komşum çıktı. Mira'nın ailesinin taşındıklarını söyledi ama o da nasıl ve ne zaman taşındıklarını bilmiyormuş. Binadaki ve mahalledeki herkese sordum. Kimse hiç bir şey bilmiyordu. İlk başlarda n'apacağım diye düşündüm artık mutlu yaşayamaz olmuştum. Sonra kısa bir süreliğine şehir dışına çıkmaya karar verdim. Buraya gelince de geri dönmek istemedim. O gündür bu gündür burada yaşıyorum."
Sevda teyze konuşmasını bitirince konuşmaya ben atıldım.
-Ondan sonra hiç gitmedin mi, Sakarya'ya?
-Hayır. Oradaki tanıdığım kişilerle de konuşmayı kestim.
-Peki, Sakarya'daki haberler buradaki TV'de çıkıyor mu?
-Nasıl haberler?
-Mesela esrarengiz cinayetler gibi.
-Hayır. Neden sordun?
-Çünkü tek ölen kız Mira değil. Yakın bir zamanda Damla adlı bir kız "lanetli sokakta" ölü bulundu. Sen o sokağa neden ve ne zamandır "lanetli sokak" deniliyor, biliyor musun?
Soruma hemen cevap alamadım çünkü Sevda teyze dediklerime hayli şaşırmıştı.
-Komşularım konuşurken duymuştum. Bu bir söylenti de olabilir. O sokakta yaşayan Burak adında zihinsel engelli bir adam orada oturuyormuş. Çevredeki herkes Akıl Hastanesine kapatılması gereken adamın orada yaşamasının doğru olmadığına karar vermişler. Böylece Akıl hastanesini aramışlar. Akıl hastanesinden görevliler gelmişler fakat Burak'ı bulamamışlar. Adamın ne zaman gittiği meçhul. Bazıları adamın hâlâ burada olduğunu ve görevlileri çağıranlardan intikam alacağını söylemişler. Böylece herkesin huzuru kaçmış. Biraz vakit geçtikten sonra küçük kızlar kaybolmaya başlayınca şüphelenmeye başlamışlar.
Bizim heyecanla dinlediğimizi gören Sevda teyze duraklayıp "işin garip kısmı bundan sonra başlıyor" deyince heyecanımız daha da arttı. Gözde ne çok şey kaçırdın.
-Polis, her yeri aramış ama hiç bir şey bulamamış. Sonra bir binada yangın çıkmış ve maalesef ki kaybolan tüm kızların cesedi bulunmuş. Polis, bu cinayetleri kim işlediğini bulamayınca dava kapanmış ama orada oturan hiç kimse için bu olayı unutmamış ve birçok kişi ısrarla o adamın yaptığını söylemiş. Çok geçmeden yanan binanın bulunduğu sokaktaki herkes taşınmış. Benim duyduklarım bu kadar. Ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilmiyorum.
Sevda teyze konuşmasını bitirince hemen bir soru sordum.
-Bu olayın ne zaman yaşandığını biliyor musun?
-Bu duyduklarımı ilk taşındığım zamanlar duymuştum. Tahminen ben taşındıktan 3-4 ay önce yaşanmıştır.
-Yani 2 yıllık bir zaman geçmiş.
Bunu söyleyen Hayal'e dönüp kafamı salladım.
-Kızlar, size güvenebilir miyim? Bunları içimi rahatlatmak için söyledim.
Hayalle kafamızı onaylar biçimde salladık. Sevda teyze de çok geçmeden gitti. Gider gitmez Hayalle konu hakkında tartışmaya başladık.
-Hayal sence söyledikleri doğru mu?
-Bilmiyorum ama büyük ihtimalle söylediklerinin doğru olduğunu düşünüyorum. Bize yalan söyleyerek eline hiç bir şey geçmez.
-Peki, sence Burak denen adamın cinayetlerle ilgisi var mı?
-Tabii ki de var. Adam kızları yaktı sonra başka kızları öldürmeye başladı.
-Demek istiyorsun ki, adamın canı sıkıldıkça cinayet işliyor.
-Elbette, akli dengesi yerinde olmayan birinden ne beklersin ki?
Hayal'in sorusuna sessiz kalmayı tercih ettim.Buraya o gizemden uzaklaşmaya geliyoruz ama ne fayda! Bu yaşanılanı Gözde'ye anlattıktan sonra olaydan elimi çekecektim. İlk başlarda bende bu gizemi çözmek istemiştim hatta Gözde ikna etmişti ama şimdi tek hedefim Üniversite sınavıydı.
TV'de ne var ne yok diye bakarken cam kırılma sesiyle irkildim. Telaşla hangi camın kırıldığını anlamaya çalışırken bir kez daha cama taş atıldı.
Hayalle masanın arkasına saklanıp neler yaşandığını idrak etmeye çalıştık. Masanın arkasından kalkıp bakmadığımız son oda yani benim odama yöneldik.Gördüğüm manzara karşısında şok geçirdim. Önümüzde boya kutuları duruyordu. Hayalle birbirimize bakıp koşarak evden çıktık. Nefes nefese kalınca durduk. Şoktan hala çıkabildiğimi sanmıyorum. Hayal'e baktığımda onun da benden farksız olduğunu gördüm.
-Merhaba, iyi misiniz?
Tanımadığım bir kadının sesiyle sıçradım.
-Özür dilerim, korkutmak istememiştim.
-Yok, sorun değil.
İçimden bu kadının nereden geldiğini sorgularken konuşmaya başladı.
-Sizi soluk soluğa görünce n'olduğunu sormak için gelmiştim. Çok korkmuş gibi bir haliniz vardı.
Sen gelene kadar çok iyiydik. Kimi kandırıyorum ki? Her türlü kötü durumdayız. Hiç bir şey demediğimizi görünce konuşmaktan vazgeçtiğini gördüm.
-Sorduğun için teşekkürler. Biz iyiyiz. Görüşürüz.
Tam giderken bize seslendiği için durmak zorunda kaldık.
-Nereye?
-Evimize. Tabii ki de izin verirseniz.
-Estağfurullah.
Yakamızı kadından kurtarınca hızlı adımlarla eve yöneldik.
-Burcu kadına neden öyle davrandın? Amacı bize yardım etmekti.
-Hiç sanmıyorum. Bana amacı bizi oyalamakmış gibi geldi.
-Nasıl vardın bu sonuca ama bundan daha önemli sorunlarımız var. Mesela boya kutuları gibi. Onları kim, hangi amaçla attı?
Hayal'e cevap vermeden aklıma gelenle maratonda gibi koşmaya başladım. Arkamdan Hayal'in seslenişlerini duymazdan geldim. Evi görünce biraz daha hızlandım. Hemen içeri girip birilerin olup olmadığına bakacakken evin darmadağınık oluşuyla durakladım.
-Kızım sen hangi hakla hizmet bu kadar hızlı koşarsın ki?
O da içerideki manzarayı görmesiyle durakladı. Etrafta ne yaşandığını çözmeye çalışırken açık kalan kapıyı kapatıp kitledim.
-Burcu burada n'olmuş böyle? En fazla 5 dakika ayrıldık.
-Hiç bir fikrim yok. En iyisi oturup sakinleşelim.
Koltuklara oturup uzun bir süre hiç konuşmadık. Sadece yere baktık. Bu süre boyu bizi kendimize getirmeye yetmişti. Çalan zil sesi tüm sinirimi oynatmıştı. Rahat bırakın artık bizi! Ev yol geçen hanına döndü.
Hayal benden önce davranıp kapıya gitti. Gitmesiyle dönmesi bir oldu.
-Burcu kapıda polis var!
-Tamam, olabilir. Neden telaşlanıyorsun bu kadar? Bir suç mu işledik?
Hayal çok kısık bir sesle konuştuğu için bende ona ayak uydurup onun kadar kısık konuştum. Polislerin neden geldiğini düşünürken Hayal de kapıyı açtı.
Selam, yeni bölümümü okuduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum. Oylarınızı esirgemeyin, lütfen. Özellikle gizli okuyucular. Kendinize iyi bakın. Yeni bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masa Altı Dosyaları
Misterio / SuspensoHayatı ne kadar çok kontrol etmek isterseniz o kadar kontrol edemeyeceksiniz. Gerçekten ne kadar çok kaçarsanız o kadar ona hapsolucaksınız. O yüzden hayatı, köşenize oturup izleyin ve elinizden yok oluşuna seyirci kalın. Çünkü herkesin bildiği tek...