Medya->>>^^ Buket Karahan ^^Herkesin bir hayali vardır; doktor olmak, öğretmen olmak, farklı bir ülkede yaşamak ya da çok zengin biri olmak, patron olmak... Bu hayallerini gerçekleştirebilmek için her zorluğa katlanırlar, hayatın acımasız yüzünü bu hayalleri için görmezden gelirler. Ya da en azından ben öyle yapıyorum. Benim de bir hayalim var. Hatta bir değil şu an gerçekleşmesini delice istediğim iki hayalim var: Doktor olmak ve istediğim bir ülkede bu kutsal mesleği yapmak. Gitmek istediğim ülke tabi ki de Güney Kore. Şu an herkes Güney Kore' ye gitmek istiyor diyebilirsiniz ve haklısınız da. Evet, hayaller aynı olabilir ama benim hayalim onlarınkinden biraz farklı. Doktor olduktan sonra orada yaşamayı istiyorum. Hem de çok.
Bunun için çok çalıştım mesela. Korece öğrenmek için çok uğraştım; kurslara gittim, internetten baktım ve başardım da. Şu an güzelce Korece konuşabiliyorum. Hatta çok iyi de diyebilirim de.
Doktor olmama da az kaldı. Yani diyebiliriz ki adım adım hayallerime yaklaşıyorum. Hadi hayırlısı.
"Buket"
Arkamdan gelen sesle daldığım düşüncelerden uzaklaştım. Bu aralar pek fazla düşüncelere dalıyordum, gözüm hep bir noktada kaldığında direkt hayal dünyama uçuş yapıyordum.
Elimdeki serumu serum askısına takıp arkama döndüm. Gelen kişi bölüm hocamız Akif Bey' di. Elinde bir kupa kahveyle gelmişti ve şu an kahvenin yoğun kokusu içimi gıdıklamaya başlamıştı bile.
"Efendim hocam."
"Hazırlıklar tamam mı?" diye sordu kahve kupasını hastanın başındaki masaya bırakırken. Ardından masanın üstündeki dosyayı eline alıp incelemeye başladı.
"Tamam hocam, her şeyi dediğiniz gibi yaptım." Akif hocanın yanına gidip ben de dosyaya bakmaya başladım.
"Anestezi uzmanı doktor Tolga Bey gelip hastaya baktı mı? Gözlerini dosyadan ayırmadan her ameliyat öncesi yaptığı gibi yine sorular soruyordu.
"Evet hocam."
"Hmm. Kan değerleri de normal görünüyor." Burnundan hafifçe kaymış olan gözlüğünü tekrar burnuna yerleştirip bana baktı. "O zaman hastayı hazırlayın." dedi ve dosyayı bana uzattı. Dosyayı elinden alıp "Peki hocam." dedim.
"Akif Hocam, siz de girecek misiniz ameliyata?" Birazdan ameliyata alınacak hasta nemli gözlerle Akif Hoca'ya bakıyordu. Ağlamıyordu ama ben yanına gelmeden önce ağlamış olmalıydı. Yaşlı gözleri onu ele veriyordu.
"Tabi ki. Siz içinizi ferah tutun ve dua edin. Allah'ın izniyle ameliyatınız çok kolay geçecektir, inanın."
Hasta başını 'evet' anlamında öne ve arkaya doğru salladı. Endişeli gözleri inanmak istiyor ama içindeki korku buna engel oluyor gibiydi.
Akif Hoca, hastanın ellerini sıktı. Onu biraz olsun rahatlatmak istiyordu. Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi." Hadi hazırlan bakalım. Ameliyathanede görüşürüz tamam mı?"
Ellerini geri çekerek masaya bıraktığı kupayı geri aldı ve ardından bana bakıp "Seninle beraber Selda doktor da ameliyata girecek. Haberin olsun." dedi ve arkasını dönüp odadan çıktı.
Selda'nın da bu ameliyata gireceğini duyunca biraz bozuldum. Aslında hiç beklemiyordum desem yalan olurdu. Çünkü bu aralar ameliyatlara beraber giriyorduk. Her ne kadar liseden beri tanışıyor olsak da şimdiye kadar hiç sevmiyordum onu. Çünkü kendini bir şey sanan tiplerdendi ve egosu tavan yapmış biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ ÜLKE ARASI AŞK
ChickLitHayalperest bir doktorun hikâyesi bu. Hayatı hastane ve ev arasında geçiyordu ama o yine de hayallerine zaman ayırabiliyordu. Her gün uykuya dalmadan önce hep hayal dünyasına dalardı. Neler yapacaktı ileride, nerede yaşayacaktı, yanında kimler ol...