6. Bölüm - Yeni Yüz

2.8K 608 184
                                    

•Ailemizi birlikte büyütelim!

Satırlara geçmeden önce her birinize bir Açelya Çiçeği vermek istiyorum. Onu kendi kokunuzla doldurun.🌺
Ne anlatmak istediğimi bölüm ortalarında anlayacaksınız, sizi seviyorum...

Keyifli okumalar biricik Fâni'lerim.💙

———-

Elimdeki bisküvi, sütün içinde kırılıp parçalanırken kaldırmadan izlemeye devam ettim. Üzerindeki çikolata taneleri rengini beyazlığa verirken yavaşça dibe çöktü. Parmaklarım arasında kalan son parçayı kenara koymak yerine diğerlerinin yanına, sütün içine bıraktım.

İki gün geçmişti. Halam, diğer günler olduğu gibi iş yerine gitmişti, fakat gelmesine dakikalar vardı. Muhtemelen dışarıya çıkmamız için, yeniden ısrar edecekti. Benimle konuşmak için hâlâ ısrarcı olmamıştı fakat, gözlerindeki ima sabrının azaldığını söylüyordu. Buraya gelip onun canını böylesine sıkmak istemiyordum. Hatta yeni bir başlangıç en istikrarlı hedefimdi, fakat büyükannemin mektubu beni dibe sürüklemişti. Güvenini boşa çıkarmıştım. Önce Uriel'i sonra da onu hayal kırıklığına uğratmıştım. Ve şimdi ikisi de hayatta değildi...

Kenardaki paketten yeni bir bisküvi alıp süte bandırırken kısık bir nefes verdim dışarıya. Gözlerim hâlâ acıyordu. Geceler bir kez daha dert ortağım olurken, benimle beraber kararıp benimle beraber sabahın ilk ışıklarına kurban oluyorlardı. Bisküvinin kırılmasına izin vermeden sütten çekip ağzıma götürdüm. Yavaş çiğneyişlerim evi kaplayan kapı ziliyle hızlandığında elimdekini bırakıp hemen ayağa kalktım.

Gelen halamdı. Anahtarı olmasına rağmen her seferinde zili kullanıyordu. Kapının yanına gitmeden önce hızla herhangi bir aynanın karşısına geçip kendime çeki düzen verdim. Karışık duran saçlarımı parmaklarımla tarayıp gülümsedikten sonra hızla dış kapıya ilerledim.

"Halacığım. Hoş geldin." Gülümseyip boğazına sarıldığım an elindeki poşetlerle birlikte bana karşılık verdi.

"Canım... Hoş buldum," yanıtını verdiğinde benden ayrılıp garip bir ifadeyle yüzüme baktı. Görünen oydu ki beklediğinden daha canlı bir şekilde onu karşılayışım, fazlasıyla memnun kılmıştı onu. Kenara çekilip geçişine izin verdiğimde elindekileri bana uzatıp ayakkabılarını çıkarmaya koyuldu. Hemen yanda duran pofuduk terliklerini ayaklarına geçirildikten sonra aynı yüz ifadesiyle bana döndü.

"Ne oldu?"

"Asıl ben sorayım kızım, ne oldu?"

Omuz silkip saniyelik olarak dudak büzdüm. "Bir şey yok hala, neden sordun ki?" Bilmemezliğe vurarak konuyu bastırmayı diledim.

"Ne bileyim. Yani sen... Aman neyse!" Ellerini iki yana kaldırıp başının yanında salladı. "Soruyorum işte, boşver." Oldukça yorgun gözüküyordu ve buna ek puanı, yere sürten terlikleri verdi.

İlerlemeye devam ederken ona ayak uydurdum. Somurtkan suratımla omun canını daha fazla sıkmak istemiyordum. "İşin nasıl geçti?"

"Güzel... Yaşlı teyzeler, amcalar geldi. Evrak işleriyle uğraştım. Patronun anlamsız görevleri, falan filan." Koltuğa oturup ayaklarını gerdirircesine uzattı. Parmaklarını avucuna birkaç kez bastırıp el egzersizi yaptığı sırada bendeydi bakışları. "Senin nasıl geçti? Daha iyi misin?"

"Ben iyiyim hala. Bakma ağlak olduğuma. Ben her zaman böyleyim, biliyorsun."

"Bilmiyorum." Yüzündeki tebessüm anlık olarak kırılınca bakışlarını indirdi, söz sırasında etrafta gezdirdiğim gözlerim ondan gelen yanıtla onu buldu yeniden. "Biliyorsun ki bizimkiler, sizin oralara fazla gelmezdi. En küçükleri de ben olunca bir başıma iş yapamazdım. O kadar pişmanım ki seninle daha önce doyasıya vakit geçiremediğime..."

EBYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin