•Ailemizi birlikte büyütelim!
Hoş geldiniz!
Oy verip, yorum yapmayı unutmayın mavilerim.
Keyifli okumalar.💙———-
Görünmez kanatları altına aldığı sınıfta, tüm fânilerde hissedilebilir bir sakinliğe yol açan Sümay Tusel kimliğine bürünen Esme, ailesinin yabancı uyruklu olduğunu ifade ettiğinden bu yana, akıllardaki tek soru işaretini de kolayca sildirmişti. Onu gördüğünde Açelya ile aynı tepkiyi veren Aras, aynı zamanda çok da memnun kalmıştı. Özge'yi koruyan bir melek olacağı gibi Açelya'yı da yalnız hissettirmeyecek oluşu, onu sevindiriyordu.
Uriel, her zamanki gibi tebessümle karşılamıştı. Belli etmese dahi herkesten çok önce bildiği bu tanışma nihayetinde gerçekleştiğinde düşündüğü en önemli şey; Gölgeler'den bir adım daha önde olmalarıyla birlikte bir kayıp daha vermek istemeyişine, güçlü bir destek olacağıydı. Özge'de devam etmesi muhtemel olan olaylar, tatsız sonuçlara gebe kalacak ilk perçeme altın bir adayken değer verdiği tamamen masum olan fâninin, korku dolu günler geçirmesini istemiyordu.
Profesör, elindeki kağıtları bir dosya içine toplayıp, gelecek hakkında bir şeyler mırıldandığında ceketini düzeltip, iyi günler dileklerini duyurunca hışımla ayaklanan Aras, doğruca Özge'nin yanına ilerledi. Aynı sıradan kalkan Uriel, Melez'i takip ederken Açelya'nın yanında durdu.
"Ne yapıyoruz?" diye sordu Özge. Kenara çektiği not kağıtlarından sonra açılan boşluğa oturduğunda, Aras'ın omzuna yasladı dirseğini.
"Ne yapacağız, yiyoruz?" Aras, alayla kaldırdığı kaşları altından gülümseyerek konuştuğunda, gülmeden edemedi Uriel.
"Ölene kadar bir şeyler yiyebilecek potansiyelin var, senin."
Açelya, şaka süsü verilen konuşmalar altındaki mesajları anında kaptı. Aklında, Melek ve Ebyaz'ın bir şeyleri yedikleri halde Akatriel'in söylediği duruma düşmeyişleri eksik olmazken mantıklı bir açıklama arayışını sessizce sürdürdü iç dünyasında. "O zaman, yiyelim," diye konuştuğunda, Sümay'a baktı. "Sen de gel." Bir şekilde Özge'yle iç içe sohbete tutup, ev arkadaşlığına bir an önce ilerletmek istedi.
"Evet," diyerek atıldı kız. "Hem, yalnız kalmamış olursun," şeklinde eklerken Aras'ın omzuna koyduğu dirseğini çekip, sırtına minik bir vuruş sergiledi. "Aras'ın, benimkinden başka birinden içebileceği bir kahve bardağı daha olması, güzel olur." Havaya yükselen samimi gülüşler Esme'yi de gülümsettiğinde, beden diliyle onayladı onları.
"Ek bir bardak olması, senin bardaklarını bırakacağım anlamına gelmiyor, Özge'ciğim. İstersen tabur topla ama ben, senin bardağından içerim."
"Onun yerine, kendi bardağını kullansan olmaz mı?" diye gülerek söylendi Açelya. Önüne bağladığı ellerini beline yerleştirdiğinde, meleklerde gezdirdi gözlerini.
Aras, konuşmaya normal bir şekilde katılan kıza bakarken hızlanan kalbine eğitim veremeyen yanını, zincire vurmak istedi. Her defasında garip enerjilerle dolan bağrı, günden güne daha da güçleniyordu. "Kıskandın mı?" dudağını kıvırıp, konuştu.
"Son kişisin." Anında cevap verdi.
Ebyaz, mimiklerini bozmadan birkaç adım gerilerken iki yana açtı kollarını. "Sıraya konulduysam, sabırla beklerim." Herhangi bir cevap beklemeden, kolu altına çektiği Özge'yle birlikte ilerlemeye koyulup, boş kalan sınıfı daha da yalnız bıraktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EBYAZ
FantasíaYİN YANG SERİSİ | II Bir yok oluş. Bir yeniden doğuş. Yapılan hatalarla süregelen bir uyanış. "Hayatımı şekillendiren meleği bir vesvese çakmağında yaktım. Bana dünyamı geri vereni, gözümü kırpmadan öldürdüm. Emanetiydim, emanetini ateşe verdim. Um...