XLIII. Elli İki

275 12 18
                                    

Conciergerie'nin karanlık hapishanesinde günün mahkûmları kaderlerini bekliyorlardı. Sayıları bir yılın haftaları kadardı. Bu elli iki kişi o öğleden sonra, şehrin hayat gelgitiyle engin ve ölümsüz denize döküleceklerdi. Hücreleri daha boşaltılmamışken, yeni sahiplerini bulmuştu; kanları daha bir önceki gün dökülen kanlara karışmadan bir sonraki gün onlarınkine karışacak olan kanlar bulunmuştu.

Elli iki kişinin ismi okundu. Bunların arasında onca servetinin kendi hayatını satın almaya yetmediği yetmiş yaşındaki toprak sahibinden, yoksulluğunun ve görünmezliğinin onu kurtarmaya yetmediği yirmi yaşındaki terzi kıza kadar birçok kişi vardı. Yapılan kötülüklerden ve ihmalden doğan hastalıklar bütün kurbanları aynı derecede etkiliyor, o feci ahlaki çöküntü, ağza alınmaz sıkıntılardan doğan dayanılmaz baskı ve kalpsiz kayıtsızlık hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesi aynı şekilde vuruyordu.

Hücresinde yalnız başına bekleyen Charles Darnay, duruşmadan geldiğinden beri hiçbir boş hayale kapılmamıştı. Okunan yazının her satırında kendi mahkûmiyetini duymuştu. Artık hiçbir şahsın çabasının onu kurtarmaya yetmeyeceğini, milyonlar tarafından yargılandığını ve bireysel çabaların hiçbir işe yaramayacağını çok iyi anlamıştı.

Öte yandan sevgili karısının yüzü aklındayken tüm bunlara katlanmak hiç de kolay değildi. Hayata sıkı sıkıya bağlıydı ve bu bağı gevşetmek zordu; buna gayret edip belli bir noktadan hafif hafif gevşetecek olsan başka bir noktada daha da güçleniyordu; gene tüm gücüyle buna yüklenip açmayı b aşarsa çok geçmeden gene bağlanıyordu. Düşüncelerinde de bir telaş vardı, kaderine boyun eğmemek için direnen kalbi büyük bir heyecan ve öfkeyle çarpıyordu. Bir an kaderine boyun eğecek gibi olsa, geride kalacak olan kansı ve çocuğu itiraz ederek, bunun ne kadar bencilce bir durum olduğunu gözüne sokuyordu.

Ama bütün bunlar ilk baştaki hisleriydi. Çok geçmeden kendisini bekleyen kaderin utanılacak bir şey olmadığı, her gün pek çok kişinin bu haksız yola sürüklendiği ve bunu cesurca karşıladıkları fikri ağır basarak güç verdi ona. Bunu takip eden ise, sevdiklerinin iç huzurunun ve rahatlığının kendisinin sakin metanetine bağlı olduğu düşüncesiydi. Böylece, bu olumlu düşüncelerin sonucunda, aşama aşama rahatlayarak biraz sakinleşebildi Charles.

Mahkûmiyetinin ardından, gece bastırıp her yer kararmadan evvel, zihninde dolaşan son düşüncelerdi bunlar. Yazı yazmak için malzeme ve ışık alma izni olduğundan, zindan fenerleri sönene kadar yazmak üzere oturdu.

Lucie'ye uzun bir mektup yazdı ve kendisinden duyana kadar babasının mahkûmiyetiyle ilgili hiçbir şey bilmediğini, tıpkı onun gibi, babasının ve amcasının bu felaketteki paylarından haberdar olmadığını ve bunu kâğıt okunduğunda öğrendiğini anlattı ona. Kullanmaktan vazgeçtiği adı ondan gizlemesinin sebebinin ise onunla nişanlanmadan önce babasının koyduğu bir şart olduğunu –neden böyle yaptığı şimdi anlaşılıyordu– ve düğün sabahı hâlâ bu konuda ısrar edişini zaten daha önce açıklamıştı ona. Babasının hatırı için, onun bu kâğıdın varlığını unutup unutmadığını ya da bunu, bir pazar günü bahçedeki o güzel yaşlı çınar ağacının altında oturduklarında anlatılan kule hikâyesi sırasında hatırlayıp hatırlamadığını babasına asla sormaması için yalvardı kansına. Bu aklına gelmiş olsaydı bile, şüphesiz, Bastille'le birlikte bunun da yok olduğunu varsaymıştı, çünkü halkın, mahkûmlardan geriye kalan ve cümle âleme açıkladıkları o varlıklar arasında bu yazıdan hiç bahsedilmemişti. Akla gelebilecek her türlü yolu kullanarak, babasına kendisini suçlamasına gerek olmadığı, yalnızca onların iyiliği ve birlikteliği için kendisini unuttuğu gerçeğini yineleyerek onu teselli etmesini –bunu söylemesine gerek olmadığını eklemişti bu noktada– rica etti karısından. Sonra da bir gün nasıl olsa cennette yeniden bir araya geleceklerini söyleyerek, onu ne kadar sevdiğini ve ona ne kadar minnettar olduğunu unutmaması, acısını içine gömüp kendisini sevgili çocuklarına ve babasını teselli etmeye adaması için yalvardı ona.

İki Şehrin HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin