(1.8)-Birin bütünü

1.5K 130 8
                                    

Birine bakmak bedenini izlemek olur yalnızca. Onu gerçekten görmekse ruhunu bulmaktır en başta.

*

^ Nükleer Başlıklı Kız - Beni hatırla

*

Herkesin belirli bir ideali vardır hayatta. Kimi zengin olmak ister, kimi güçlü. Kimi aşık olursa her şeyin üstesinden geleceğine inanır ve kimi de içine düştüğü araf adlı paradoksta her seferinde yeniden kendine, kendiyle kaybolur durur.

Zamanla hayallerin değişebileceğine dair inancım tamdı. Hayaller de tıpkı hayatlarımız gibi değişebiliyordu evet ama her zaman içimizde bir yerlerde ukte olarak kalmaya da devam ediyordu bir şekilde. Bu ukte gün geçtikçe büyüyor ve son anına dek insanın beynini kemiriyordu. Bizeyse sadece pişmanlık kalıyordu. Bizden geriye kalanlar kadar derin ve büyük bir pişmanlık hem de.

Hazar amcayla oturmuş ders çalışıyorduk. Daha doğrusu takıldığım konuyu anlatmasını rica ederek birkaç gün sonra bir akşam soluğu onun yanında almıştım. Başta Toprak'a teselli olsun diye akşamları çalışmayacağımı söylesem de bu halimden oldukça memnundum. Defne teyzenin önümüze koyduğu meyve tabaklarından arada ağzımıza bir şeyler atıyor, daha çok muhabbet eder gibi çalışıyorduk. Oturduğumuz yemek masasında Toprak da bize eşlik ediyordu üstelik. "Bir sorun var mı İdil?" Hazar ama konuyu anlatmayı bitirdiğinde başımı iki yana salladım. Hiç dersine girme imkanım olmasa da onun başarılı bir öğretmen olduğuna emindim.

"Anladım, Hazar amca," diye kitaplarımın ağzını kapattım. "Gerçekten teşekkür ederim."

"Lafı mı olur kızım, ne zaman kafan takılırsa bir şeye bana söyle."

Başımı salladım. Dirseklerini masaya koymuş Toprak "Baba," diye mırıldandı. "Fakat ben anlamadım, onu ne yapacağız?"

Hazar amca güldü. "Sen kendi bölümünle ilgilenirsen bir problem olmaktan çıkar bu oğlum." Toprak omuz silkti.

Mayısın ortalarına gelmiştik ve neredeyse bir aydır Toprak çoğunlukla suratı asık dolanıyordu. Bunun nedenini tabii ki biliyordum. Tezi için planladığı her şey tuzla buz olmuştu. Üstlerine gittikçe işin ucunun sevdiklerine de sıçrayabileceğini o gece anlamış ve son bir buçuk aylık zaman zarfında yeni bir tez yapmaya yönelmişti. Şimdilik o işi askıya alsa da zamanı geldiğinde kaldığı yerden devam edeceğini de net bir şekilde söylemişti yine de. "Sahi," dedim ona bakarak. "Senin mezuniyetin de yaklaşıyor."

Toprak dudaklarını bastırdı birbirine. "Katılmayı düşünmüyorum."

"Ne?" Defne teyze tabiri caizse cırlayarak yanımıza geldi. Kendine bir sandalye çekip oturdu. "Ne demek katılmayı düşünmüyorum, Uygar? Ben tam on altı yıldır bu anı bekliyorum."

Toprak kıkırdadı. "Sadece şaka yapıyordum, anne. Kıyafetlerini bile şimdiden hazırladığını biliyorum."

Defne teyze elini masada duran elimin üstüne koydu. "Tabii ki katılacağım, iki oğlum mezun oluyor haftaya." Bana bakarak gülümsedi. "Darısı diğer oğullarımın ve kızlarımın başına." Defne teyze bana bir anne şefkatiyle baktı birkaç saniye. Ona diğerleri gibi 'anne' diye hitap etmekte zorlanıyordum ve o da kararıma saygı duyuyordu ama ona ne dersem diyeyim kızı gibi olduğumu söylemekten de geri durmuyordu. Uzanıp diğer eliyle bir dilim elma aldı ve bana yedirdi. Toprak da sahte bir kıskançlıkla söylenmeye başladı.

"Aşk olsun anne, hemen de benim pabucum dama atıldı." Defne teyze gülerek bir dilim elmayı da onun ağzına sıkıştırdı. Uzanıp yanaklarını çekmeye başlarken elimle ağzımı kapatarak gülüşümü gizlemeye çalıştım. Gözlerim hızla masanın en ucundaki kamerayı bulduğunda tereddüt etmeden uzanıp onu aldım ve Toprak annesinin elinden kurtulmaya çalışırken bu anı çektim. Fotoğraf çıkıp netleştiğinde gördüğüm kareyle yanımdaki Hazar amca bir kahkaha patlattı. Toprak annesinin elinden kurtulur kurtulmaz ayağa kalktı ve "Onu bana verir misin, İdil?" dedi tatlılıkla. Başımı iki yana sallayarak reddettim. Toprak aniden üstüme koştuğunda mutfaktan kaçarak oturma odasındaki koltukların arkasına gizlendim. O da karşımdaki yerini aldığında "İdil!" dedi yalandan siniriyle. "Bak kızıyorum ama."

İkinci TekilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin