NOT: BU BÖLÜM BURAYI COŞTURUN! <3 İYİ OKUMALAR!
Bölüm 5
Nehir, yirmi beş yaşında idealist bir hemşireydi. Olduğu konuma gelebilmek için canını dişine takmıştı. İnsanlara yardım etmek istiyordu. Çaresiz insanlara çare olmak istiyordu. Kendince, tek başına, insanlara yardım etmeye çalışıyordu. Bu yüzden hemşirelik okumuştu. Her kesimden yardıma muhtaç insanla iç içe olabilmek için.
Bazen Nehir'in elinden hiçbir şey gelmiyordu. İşte o zaman dünyası başına yıkılıyordu Nehir'in. Kendini seneler öncesinde buluyordu bir anda. O kadar güçsüz, o kadar işlevsiz... Çığlıklar yankılanıyordu kulaklarında. Ulaşamadıklarının günahından sıyrılmak içindi belki de bu kadar insanlara yardım etmek istemesi. Onların bedellerini ödemekti nispeten.
Diğer hemşireleri hiçbir zaman anlayamamıştı. Ne lisans görürken ne çalışırken... İki senelik hemşireydi. Farklı bölümlerde, farklı hastanelerde çalışmıştı. Genç yaşına nazaran çok olay görmüştü. Çok bölümde çalışmıştı bu yüzden tecrübesi diğer hemşirelere oranla biraz daha fazlaydı. Bu öteki hemşireler tarafından hasetle karşılanıyordu. Nehir bunun farkında olsa da umursamıyordu. Bir serviste altı aydan fazla durmadığı onun için ne söylenmiş ne düşünülmüş önemsemiyordu Nehir. Kendi işine bakıyordu, boş zamanlarında ise yanında götürdüğü kitaplardan okuyordu.
Bağlanmaktan hoşlanmıyordu Nehir. Uzun süre aynı yerde olmak tedirgin ediyordu. Lise ve üniversite dönemini teyzesinin yanında küçük bir mahallede geçirmiş olsa bile işe başladığı günden itibaren kısa süreli ev anlaşmaları yapıyordu. Bu yüzden çok eşyası yoktu Nehir'in. Bir yerde durmak onun için kafese tıkılmakla eşdeğerdi.
Mahremini açmayı da sevmezdi Nehir. İnsanlarla iletişim kurardı, hoş sohbeti vardı ama onu gerçekten tanıyan bir elin parmaklarını geçmezdi. Neyi sever neyi sevmez bilmezlerdi, evi nerede bilmezlerdi. Komşuları evinin içini bilmezlerdi mesela. Kendi yaptığının şaşkınlığıyla oturduğu yerde kalakalmıştı Nehir. Pusat'a böyle bir şey nasıl teklif edebilmişti? Onun için kırmızı şeritti mahremiyet. Bunun ihlal etmişti ve ihlal ettiği tek şey olmayacakmış hissi onu panik seviyesine çıkarıyordu.
Pusat yarım saat önce geldiği evde oturduğu koltukta kıpırdamamıştı. Oturduğu yerden yeni yerleşen evi tarıyordu. Eşyaların çoğu ikinci eldi. Küçük bir kilim seriliydi, üstüne basit yıkılmaya yüz tutmuş bir orta sehpa vardı. Koltuklar temizdi fakat eski oldukları belliydi. Oturduğu ikili koltuk mor renkteydi. Camın tarafında uzun ayaklı lambanın yanındaki tekli koltuk ve onun tam karşısındaki tekli koltuk krem rengindeydiler. Oturduğu ikili koltuğun tam karşısında küçük LCD televizyon duvara monta edilmişti. Televizyonun iki yanında sahaflardan alındığı belli odan yıpranmış kitaplar dizilmişti. Neden bu kadar eski eşyaları vardı?
Nehir hazırladığı iki kupa kahveyle birlikte salona girdi. Pusat'ın yanına otururken sehpaya kahveleri koydu. Nehir, Pusat'ın dikkatle odayı süzüşüyle tedirgin oldu. Kendi lüks dairesi gibi bir dairesi yoktu. Oturduğu koltuk kıymetli kalçasına mı batıyordu yoksa?
"Önyargı iyi bir meziyet değil Nehir," dedi Pusat. Nehir irkilerek Pusat'ın mavi gözlerine baktı. "Odanı inceliyorum, hemen küçümseniyormuş gibi gerilmene gerek yok," dedi. Düşündüğü şeyi nasıl anlamıştı bu adam?
"Avukat olunca insan sarrafı olduğunuzu mu sanıyorsun?" diye sordu. Pusat ona yandan bir bakış atıp kahvesini yudumladı.
"Sanmıyorum, öyleyim," dedi Pusat. Nehir'in alaylı gülüşü kulaklarına dolunca tek kaşını kaldırdı.
"Siz erkekler bir kadını gerçekten tam manasıyla çözebileceğinize inanıyorsunuz ya bunu seyretmek en komik filmden bile daha çok güldürüyor beni," dedi. Bu sefer alayla gülen Pusat olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDEN ÖNCE SENDEN SONRA (Tamamlandı)
RomanceBazıları korkuları için aşkından kaçarken bazıları dostları için yapar bunu. Bazıları öfkelerine yenik düşüp ailesine sırtını döner. Bazıları ise aşkları uğruna kendilerinden... Bu kainat aşk üzerine yaratılmıştı. Aşkta pişmek için acılar eklenmiş...