GİRİŞ

8K 306 36
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... CROSS KARDEŞLER DÖRDÜNCÜ VE SON KİTABI İLE KARŞINIZDAYIM... BOL KEYİFLER...

İnsanoğlunun cadı avıyla boğuştuğu dönemlerde eski bir manastıra bir kadın henüz daha çok küçük bir erkek çocuğuyla beraber sığındı. O dönemlerde kadınlar çok büyük bir tehdit ve aynı zamanda tehlikeydiler. Ancak Tanrının evinde hiçbirinin gücü yoktu.

Kadın, üzerindeki pelerini çıkarıp sert ve keskin bakışlı başrahibe baktı. Ardından oğlunu ileri doğru itti. Küçük çocuk hasta olduğu kadar bir o kadar da zayıftı. Öksürerek rahibin önünde yere düştü. Çok zayıf ve cılızdı.

Anne hiçbir şekilde oğluna destek olmaya çalışmadı. Onun için öncelik onu güvenceye almaktı. Sonrasında sağlığı ile ilgilenebilecekti. "Oğlumun üç kız kardeşi var" dedi en sonunda. "Bir ülkenin yeni kraliçesi oldu. Biri bir tilki kız ve en küçüğü bir cadı." Bakışlarını oğluna çevirdi. "Oğlumsa zayıf bir insan."

Sözleri sanki bir aşağılamaydı. İnsan olması büyük bir suçmuş gibiydi. Manastır rahipleri, öne eğilerek hala öksürmekte olan çocuğa baktılar. "Çok hasta" dedi başrahip. "Ölüme yürüyor"

Henüz dokuz yaşında olan çocuk tıpkı diğerleri gibi koşup oynayabilecek durumda değildi. Ateşler içindeydi. Öksürükleri kesildiğinde yere yığıldı ve zorlukla nefes almaya çalıştı. Bir elini kalbine bastırdı. Çok acı çekiyor gibi görünüyordu.

Anne, derin bir nefes aldı. "Ablası onu öldürür" dedi en sonunda. "Kendi öz babasını öldürdüğünü biliyorum. Kanıtlayamıyorum ama bunu biliyorum. Tek erkek olduğu için bütün krallığı ona bıraktı babası. Eğer ablası onu yakalarsa öldürür."

Başrahip bir süre hem küçük çocuğa hem de anneye baktı. Ardından arkasına dönüp mihraba doğru yürümeye başladı. Büyük tahta haçın üzerinde İsa'nın haça çivilenmiş heykeli vardı. Başında dikenli taçla birlikte. Başrahip bir süre tahta haça baktı.

Rahipler sessizce onun kararını beklediler. Başrahibin ağzından bir cümle çıkmadan kimse hasta da olsa çocuğa dokunmayacaktı. En sonunda yaşlı rahip başını çevirip kadına baktı. "Bütün insanlık İsa Mesih'in kardeşidir" dedi en sonunda. "Çocukta bizim kardeşimiz. O da Tanrının yolunda yürümeli. En azından yaşayabildiği kadar"

O anda kabul edilmiş olmanın verdiği rahatlıkla anne derin bir nefes alıp verdi ve dizlerinin üzerine çökerek oğlunu kucağına aldı. Bir yandan da yarı baygın haldeki çocuğa doğru mırıldanıyordu. "Tanrı seni kurtaracak" diye fısıldadı. "Tanrı seni mutlu edecek"

Küçük çocuk, zar zor gözlerini açmayı başardı. Ancak görmeyen gözlerle bakıyordu. Neler olup bittiğini anlamak için çok küçüktü. Bir süre etrafına bakındı ve sonra tekrar gözlerini kapatıp annesinin kucağında yığıldı.

"Ne yapmak istiyorsun?"

Josephan Kiaran Cross, pencerenin kenarında durmuş dalgın bir şekilde dışarı bakıyordu. Kollarını göğsünde birleştirmiş başını pencerenin pervazına yaslamıştı. Yıllar önce henüz daha adını bile bilmediği zamanlarda ayrılmıştı bu malikâneden. Dönüşünden bu yana henüz iki gün geçmişti ve hala ne hissetmesi ya da ne yapması gerektiğinden emin değildi.

Alexandra hemen arkasında büyük çalışma masasında oturmuş onu izliyordu. Bir elini çenesine dayamıştı ve dikkatli bir şekilde onu izliyordu. Gözleri o kadar dipsiz bir karanlıktı ki Jose, içlerine düşecekmiş gibi hissediyordu her seferinde.

CROSS KARDEŞLER 4. KİTAP- MÖSYÖ HAZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin