5

904 59 8
                                    

 Dün dedem öldü.

Kanserdi, birkaç yıldır tedavi görüyordu zaten.

Sonunda bizim basit bir grip falan diyeceğimiz bir enfeksiyon kaptı. Kemoterapi vücudunu zayıflattığından bağışıklık sistemi mikrobu yenemedi.

Bir iki ay süründü, dün de öldü.

Cenazesinde ağladım.

Pek ağlamam, bunda hüngür hüngür ağladım.

Ailem çalıştığı için sütten kesildikten sonra şehir dışında yaşayan anneannem ve dedemin yanına gönderilmiştim. Bazı hafta sonları annem gelirdi ziyarete, arada biz giderdik falan.

Bkz. aileme çok düşkün olmamın sebebi :D

Neyse ilkokula başlayınca okula dedem bırakmaya falan başladı. Ailem yokken dedemle oynardım, saçına toka falan takardım. (Saçı da çok kısaydı ha)

Resim çizdirirdim, çok da yetenekliydi biliyor musun?

Diğer ülkelere ayrı bir ilgisi vardı, sürekli haritalarla zaman geçirirdik. Televizyon izliyorsak ya hayvan belgeseli, ya da diğer ülkeleri tanıtan programlar izlerdik.

Ama ben büyüdüğümde, görüşmeyi bıraktık.

Tüm insanlardan uzaklaştım, ama şimdi düşündüğümde en çok uzaklaştığım insan dedemmiş.

Diğerleriyle hiç o kadar yakın olmamıştım sonuçta.

Anneannemin evine gittiğimizde, hem ben hem o sakinken, bana sarılıp "Babanı kaybettin yavrum." gibi bir şey dedi.

O an ikimiz de ağlamaya başladık, çok tuhaftı be abi.

Bu arada yedi sekiz yıldır babamı görmediğimi de diyeyim, dedem cidden babaydı yani :D

Neyse şimdi iyiyim, günlüğün amacı hayatımdaki önemli olayları yazmak olduğundan haber vereyim dedim.

İşte en duygulu anım da böyle, bir günde tamamen düzeldiğim yas.

Günlük tutmaya alışıyorum gibi.

Önceki bölümü atlamayın.

İyi okumalar.

Trans GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin