Pek ilgilenmediğim bir üniversiteyi gezmeyi bitirdiğimizde annem rehber öğrenciyle vedalaştı, çok iyi anlaşmışlardı.
"Ben burayı çok sevdim." dedi annem, oysa nereye gitse sevecekti.
Cevap vermedim, Burçin'in üniversitesine gideceğimiz için heyecanlıydım.
"Alışverişe falan mı uğrasak, yemek de yeriz?" dedi annem bu kez, anlaşılan yorulmuştu bile.
"Geç kalırız ama."
Annem her an her yere geç kalırdı, onun için yeni bir şey değildi ama bu kez geç kalamazdık. Dakikalar bile önemliydi, hiç bilmediğim bir üniversitenin tıp fakültesinde hiç görmediğim birini arayacaktım.
Sonunda uzak olmayan diğer üniversiteye geçtik, yarım saatimizi bile almamıştı.
Kampüse girer girmez hastaneye yöneldim, her yerdeki tabelalar zaten doğruca hastaneye gidiyordu.
Annem hastane yakınlarındaki kafeteryayı görüp bana veda etti. Her şey planlarıma göre gidiyordu, biraz da şansla amacıma ulaşabilirdim.
Umudum yükselirken hastanede gördüğüm ilk beyaz önlüklüye sınıfların nerede olduğunu sordum, en üst iki katın öğrencilere ait olduğunu söyledi.
Asansörlerin önündeki kalabalığı görünce merdivenlere koştum, oysa yüksek bir binaydı ve kat saymaktan nefret ederdim.
En üst kata çıktığımı ancak merdivenler bitince anlayabildim, aşağı inmek yerine aramaya oradan başladım ben de.
Üniversite sistemini bilmiyordum ama koridorlar öğrenci doluydu, ders arası olduğunu düşündüm.
Elbette üst sınıflar da olabilirlerdi, benimki sadece umuttu.
Katta biraz dolaşıp öğrencilerin oturduğu geniş bir salona geldim, masa tenisi ya da langırt gibi oyunlar ve birkaç da otomat vardı.
En çok insana yakın olacağım yeri seçip dinlemeye başladım, bir yandan da telefonumla ilgileniyor gibi davranıyordum.
Çevredekilerin yeni hocalardan, tamamen yabancı isimler içeren aşk hikayelerinden ya da bölüm seçimi gibi konulardan bahsettiğini duyunca kalktım. Başka arkadaş gruplarını dinleyecektim.
Otomata gidip bir su aldım, kenarda oyalanıp tamamen farklı yeni bir yere oturdum. Kimsenin bana dikkat ettiğini sanmıyordum ama yine de normal davranacaktım.
Neyse ki görünüşüm uyum sağlıyordu, çeneme doğru hafiften çıkan sakallarım için aylık tıraş olurdum ve o anda uzayabildikleri kadar uzunlardı zaten. Omuzlarıma gelen saçlarımsa bu üniversite için yaratıldığımı bağırıyordu. Tıp fakültesinde bu kadar çok uzun saçlı erkek olması normal miydi?
Bir kez daha çevredekilerden iş çıkmayacağını anlayınca kalktım, böyle olmayacaktı.
Yeniden koridora çıkıp 3. sınıf olduğunu tahmin ettiğim birini durdurdum.
"Affedersiniz, Burçin'i gördünüz mü?"
"Hı?" diyerek afalladığında "Burçin Potak?" diye tekrarladım.
"Tanımıyorum maalesef." dedi genç, teşekkür edip bir başkasını denedim.
Annemin Hastaneden çıktın mı görmedim mesajına kadar Burçin'i gören birine rastlamadım.
Bazıları onun kim olduğunu soruyordu –görünüşünü anlatırsam bilebileceğini söyleyenler vardı ve bu cevap cidden popülerdi- bazıları da doğrudan hayır diyordu.
Hayır ama diğer fakülteleri de kendim gezerim zaten.
Annemin cevabını beklemeden telefonumu ortadan kaldırdım ve yeni bir plan düşünmeye başladım.
Muhtemelen yarım saat boyunca karşılaştığım hiç kimse Burçin isimli birini tanımıyorsa cidden nadir bir isimdi ve Burçin de gerçekten asosyaldi.
Telefonumu yeniden çıkarıp bizim okuldan bu bölüme gelmiş diğerlerine baktım öncesinde çektiğim kitapçık fotoğraflarından.
Son beş yılın listelerini inceleyip isimleri not aldım günlük sahibiyle ilgili bilgileri biriktirdiğim not klasörüme.
Koridor kenarında bir cam mermerine oturmuş sosyal medyadan isimleri araştırıyorken "Yaşar temel bilimlerde şu an, 4 olmadı daha." diyen sesi duydum.
Algıda seçiciliğime güvenirdim, buna dikkat ettiysem bilinçaltım benim için bir ipucu yakalamış olmalıydı.
Cümleden çok farklı anlamlar çıkarılabilirdi, korktuğumun olmamasını umdum grubu durdururken.
"Affedersiniz, üçüncü sınıfların dersi nerede oluyor?"
"Bu binada değil, temel bilimlere gitmen lazım." dedi bir kız. "Orada bir daha sorarsın."
Onca zamanın boşa zaman kaybı olmasına üzülmekle ipucu yakalamama sevinmek arasında teşekkür ettim, sosyal medyada beceriksiz stalkerlığımı kullanmama gerek olmadan bulacaktım belki de.
Binanın tarifini alıp koşar adım uzaklaştım, tıp fakültesi için bu kadar zaman ayırırsam annem doktorluk düşündüğümü sanıp ümitlenecekti.
Bölümü ingilizce düşündüğüm bi ara yazmışım belli ki, anlatım tuhaf duruyor. Neyse artık.
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trans Günlükleri
Teen FictionŞans eseri bulduğu bir günlük, Sarp'ın hayatını değiştirir. Farklı düşüncelerden nefret eden insanlara bu hikayede yer yok. Her birey farklı düşünür, geri kalanlar da ona saygı duyar. Not: Bilmeniz gerektiğini düşündüm, translık bu hikayede çok da b...