Tercih zamanını beklediğimiz süre boyunca evdeydim.
Ailem sürekli beni evden çıkarmaya, tatile götürmeye çalışıyordu ama ben telefonumun başında olabileceğim en mutlu halimdeydim. Zamanımın tamamını Burçin'le konuşarak geçiriyordum.
Yaz tatili sebebiyle şehre geri dönmüştü. Birkaç gündür onunla buluşmayı istemeyi düşünüyordum ama cesaret edemiyordum.
Telefonla konuşmayı sevmiyordu, fotoğraf atmayı sevmiyordu.
Görünüşünü sevmiyordu, sesini sevmiyordu.
Rol yapmak zorunda olmadığı tek kişi olan bana karşı da öyle görünmek istemiyordu. Onu anlıyordum.
Zihnimdeki imajını değiştireceğinden korkuyordu.
Oysa ben öyle düşünmüyordum.
Onu gördüğümde dikkatimi çeken kum saati gibi olan bedeni ya da pürüzsüz yüzü olmazdı. Şekilli elleri ya da minik ayakları olmazdı. Kadınsı bir koku olmazdı. Sesinin tonu olmazdı.
Dikkatimi çekecekler mimikleriydi. Gözlerindeki bakış, omuzlarındaki görünmez yük, belki sabırsızlığını belli eden bacak sallaması.
Onunla mesajlaşırken bunları anlayamıyordum.
Zihnimde canlandırıyordum, onun jestlerini tahmin edecek kadar tanımıştım belki de. Ama hala, sonuçta canlısıyla bir değildi.
Bunu Burçin'e açıklayabilmeyi diledim.
Sonunda samimiliğimize güvenerek, buluşmayı teklif ettim.
İki dakikada bölüm yazan biri mi var dediniz?
Yok canım valla tanımıyorum öyle birini.
Kimmiş siz biliyor musunuz?
(Bir bölüm daha yazarım bugün, sonra da ne zaman eserse.)
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trans Günlükleri
Teen FictionŞans eseri bulduğu bir günlük, Sarp'ın hayatını değiştirir. Farklı düşüncelerden nefret eden insanlara bu hikayede yer yok. Her birey farklı düşünür, geri kalanlar da ona saygı duyar. Not: Bilmeniz gerektiğini düşündüm, translık bu hikayede çok da b...