Hep etrafımdakileri izliyorum.
Teneffüslerde hiçbir şey yapmadan oturuyorum sanıyor insanlar, sürekli bir yakınlaşma çabası var. Sırf acıdıklarından, kendilerince.
Oysa ben bunu seviyorum.
Onların boş boş oturmak diye değerlendirdiği o aktivite hayatımın en değerli parçası.
Sürekli düşünüyorum, sıkılınca etrafımdakileri izleyip iç dünyalarıyla ilgili tahminler yapıyorum.
Bir de maladaptive daydreaming var tabii, psikopat gibi sürekli oyun oynuyorum.
Hayal yani, ama ben oyun demeyi tercih ediyorum.
Erkek bedenine sahip olduğum, normal ve zeki olduğum güzel oyunlar.
Onlar olmasa hayatım katlanılmaz olurdu.
Oyunlarımda çevremde insanlar var, onlar benim erkek olmamı doğal karşılıyor.
Gerçek hayatımdaki insanlardan daha çok değer veriyorum onlara, oysa tasarlanmaları otuz saniye falan sürüyor.
Otuz saniyede o kadar bilinçli ve kaliteli insanlar tasarlıyorum, müthiş miyim neyim? :D
Hayat hikayelerini bile tasarlıyorum ha, sırf yan olaylar olsun da oyunum zevklileşsin diye. Tabii o durumda tasarlanma süreleri birkaç dakikaya çıkıyor.
Sonuç olarak, benim yarattığım dünya güzel.
Ve sonunun gelmesine kadar geçen süre bile altı gün etmiyor.
26. bölümden sonra yayımlıyorum bunu ama öncesine yerleştirerek. Karışıklık olmuş da dün, affedersiniz.
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trans Günlükleri
Teen FictionŞans eseri bulduğu bir günlük, Sarp'ın hayatını değiştirir. Farklı düşüncelerden nefret eden insanlara bu hikayede yer yok. Her birey farklı düşünür, geri kalanlar da ona saygı duyar. Not: Bilmeniz gerektiğini düşündüm, translık bu hikayede çok da b...