62

367 34 1
                                    

Tyt sınavıma girerken aklımda düşüncelerden oluşan bir kasırga vardı.

Burçin'le olan konuşmalarımızı o kadar çok okumuştum ki ezberlemiştim. Ve sınava yarım saat kala, hala içimden gemi kaptanlığıyla ilgili konuşmamızı düşünüyordum.

Başarılı olursam düşük sıralamalı bir tercih yapmama izin verecek bir çevrem yoktu. Hayallerden çok gerçekçilik ön plandaydı.

İçten içe beni destekleyeceğini, cesaretlendireceğini umduğum Burçin ise tam aksini yaparak umursamamamı söylemişti.

Aslında umursamadan kaptanlık seçebilirdim de, bana bir yön göstermemişti.

Ama kendi başıma hareket etmek bende olandan fazla cesaret gerektiriyordu.

Sınavımı sabote etmeyi düşünüyordum.

Sınava yarım saat kalmıştı ve hala karar verememiştim, bu geleceğimi karartır mıydı karartmaz mıydı?

İyi bir sıralamaya girersem burs alabilir, ailemi ikna etmeyi başarıp deniz ulaştırma ve işletme mühendisliği okuyabilirdim.

Tek sorun, ailemi ikna edebilecek kadar kararlı olmayışımdı.

Daha onları ikna edemeden korkar, puanıma göre bir yer yazardım.

Kendimi gemide hayal ettim.

Denizin ortasında, bir açıklıkta...

Masmavi bir gökyüzünün altında, telefon sinyallerinin minimuma indiği o doğal ortamda...

Sonra başka denizlere taşımacılık yaptığımı hayal ettim, diğer ülkelerin kıyılarında durakladığımı.

İçimi dolduran huzur, optiğimin önüme koyulmasıyla bozuldu.

Bilgilerimin doğruluğunu kontrol ederken kesin bir karar vermeye çalıştım.

Burçin bir seçim yapmış, hayallerini terk etmişti.

Üzgün görünmüyordu, ama endişelenecek daha büyük mevzuları olduğu için olabilirdi.

O kendi yolunu bulmuştu.

Ne kadar benzersek benzeyelim, ben o değildim.

Ona ne kadar hayran olursam olayım, kendi yolumu izleyebilmeliydim.

Sınavımı düzgünce çözmeye karar verdim.

Ve bunu hayalimi baltalamak için değil, ailemi ikna edebilecek bir kararlılıkla dolduğum için yaptım.

İyi okumalar.

Trans GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin