Eğer, okuduysanız ve beğendiyseniz lütfen vote'leyin :) İyi okumalar. :)
Not: Hikayenin ismi Avcı olarak değişmiştir.
|#|
“Eğlence var ama beni çağırmıyorsunuz. Gerçeği söylemeliyim ki çok kırıldım.”dedi Patron yüzüne pis bir sırıtış yayarken. Karşısında en az beş silah vardı ama o bunlardan rahatsızlık dahi duymuyor gibiydi.
“Hepiniz gözüne fener tutulmuş tavşana döndünüz.”diye kahkahalarla güldü. ”Benden bu kadar çok korktuğunuzu bilmiyordum. Bu kadar koruma benim için mi? Ah, bu benim için büyük bir onur. Gözlerim yaşardı.”
Kanca gülümsedi.”Şok yaşadık, Patron. Affet bizi… Ben sadece… bu buluşma gizli yapılacak sanıyordum.”Bakışlarını Kaptan’a çevirdi. Kaşlarını kaldırdı.
“Benden mi şüpheleniyorsun?”diye cevap verdi Kaptan. Tek kaşını kaldırdı.
“Asla, eski dost! Asla! Fakat elemanların…”
“Güvenilmez!”diye tamamladı Patron. Bakışları Tuğçe’ye yönelmişti.
“S*ktir!”diye fısıldadı Alp, Patron’un bakışlarının Tuğçe’ye yöneldiğini görünce. Kaptan kaşlarını çatıp Alp’e baktı. O sırada Kanca adamlara silahları indirmeleri için emir veriyordu. Patron’sa Tuğçe’yi süzmekle meşguldü.
Alp kimsenin onlara bakmadığına emin olunca Kaptan’a doğru eğildi.
“Tuğçe…”diye fısıldadı. Devam edecekti ki Kaptan sözünü kesti.
“Ne!? O mu söyledi?”
“İspiyonlamak değil… Tuğçe ve altın saat!”dedi sadece Alp.
Kaptan’ın bakışları Patron’a yönelirken “İntikam için gelmiş…”diye mırıldandı.
Alp, Tuğçe’ye doğru yürüdü. Genç kızın sırtı dönüktü. Hala Patron’a bakıyordu. Alp, korumalar önlerinden çekilirken kızın yanına ulaşmıştı. Alp, ellerini deri montunun cebine sokup başını yukarı kaldırdı. Sanki Tuğçe’yi korumak için gelmemiş de o ve Tuğçe Kaptan’ı korumak için onun öne geçmiş gibi davranıyordu. Kaptan da yavaş adımlarda, kimseye fark ettirmeden onların tam arkasında ve biraz uzağında durarak Alp’e ayak uydurdu. Fakat Tuğçe bu oyuna dahil değildi. Kitlenmiş bir şekilde karşısındaki adama bakıyordu. Dalmış gibi, derin bir şeyler düşünüyor gibiydi. O geceyi hatırladığı şüphesizdi. Yanında duran Alp’in farkına varmış gibi değildi. Alp, ellerini cebinden çıkardı. İşaret parmağıyla hafifçe kızın eline dokundu. Tuğçe irkildi. Mavi gözlerini kırpıştırarak Alp’e baktı. Genç adam ona bakmıyordu.
“Seni sadece korumaların koruyamıyor mu, Kaptan? Elemanlarını gözümün önünden çek! Özellikle biri sinirimi bozuyor.”diye homurdandı. Koca göbeği hala oradaydı.
“Onlar beni koruyor ama adamlarının silahlarından değil, güvenilmez insanların ihanetinden… Burada güvenilmeyecek çok insan var ama bunlar benim elemanlarım değil.”dedi Kaptan.
Tuğçe Kaptan’ın sesinden güvende olduğunu anlamıştı. En azından şimdilik! Topukları üzerinde geriye döndü. Sırtını dikleştirip, hızlı bir şekilde Kaptan’ın arkasına geçti. Alp de Patron’a sert bir bakış attıktan sonra Tuğçe’nin yanına geçti.
“Unutmamış…”diye fısıldadı Tuğçe.
“Sana söylemediler mi? Patron hiçbir şeyi unutmaz. İyiliği; belki ama kötülüğü; asla!”dedi Alp sıkıntılı bir sesle.
On dakikadır Kaptan, Alp ve Tuğçe’yle Kanca da has adamıyla konuşuyordu. Patron sıkılmış bir şekilde ortalarında duruyor, kendi kafasına göre takılıyordu. Depoların arka cephelerinin oluşturduğu tavanı gökyüzü olan oda benzeri yerde tek çıkış yolu az önce çocukların bulunduğu depoydu ve çıkışı da Patron’un göbeği ve onun adamları kapatıyordu. Kaptan ve Alp durum değerlendirmesi yaparken Tuğçe adama bakıyordu. Adamın göbeği o kadar büyüktü ki göbeğini koruması için ayrı adam tutuyor olabilirdi. Üzerindeki elbiseler tıpkı evinde olduğu gibi sarıdan nasibini almıştı. Bu adam, sarıdan soğuma sebebiydi. Düşününce Tuğçe, adamın gelişinden beri Kanca’nın bile huzursuz olduğunu fark etti. O çatlak, iki saattir tanışıyor olmalarına rağmen ota b*ka güldüğünü anladığı Kanca bile! Anlaşılan o ki, pek sevilen bir adam değildi Patron. Tüm bu siniri de ondan saati çaldığı içindi. Elbette, basit bir saat olmadığını biliyordu. Arkasında yazılı olan şifreyi görmüştü. Kim bilir o şifreye sahip kasanın içinde neler vardı. Bunu hiç düşünmemişti. Patron’un kızabileceği de umurunda değildi. En azından bugüne kadar…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı|Tehlikeli Ruhlar Serisi 1|
RomanceAvcı, uçurumun esaretini de gördü, gökyüzünün özgürlüğünü de... Avcı, acıyı da tattı, çaresizliği de... Dünya'nın ona öğrettiği tek şey adaletsizlik Ve bulduğu tek çözüm, her şeye rağmen hayatta kalmak Yemini, bir daha asla güçsüz olmamak Amacına ul...