Zarf

47 14 3
                                    

Masal'dan

Bu gün Özge pastanede, Mirza işte, Meriç hastanede, MASAL EVDE! Ya ben evde ne yapacağım? Öf çok sıkıcı bir durum. Keşke şu okul bir an önce bitse de ben de işe gitsem. Bu güzel hayallerime kapının çalmasıyla ara verdim. "kim o?" diye sordum kapıyı açmadan önce. " posta". Kapıyı hemen açtım postacı adam bana "Meriç Arıkan'a teslim edilecek bir zarf var. Kendisini kapıya çağırabilir misiniz?" dedi. Ben de hafif bir tebessümle cümleme başladım "Meriç Bey işte. Hatta bu gün il dışında. Ben kardeşiyim isterseniz ben alayım" dedim tatlı bir dille. 

Adam kafasını onaylar bir şekilde salladı ve kimliğimi istedi. Daha sonrada zarfı verdi. Zarfı aldım masanın üzerine koydum. Abimi on iki kez arasam da ulaşamadım. Nereden çıktı bu şimdi. Acaba zarfı açsam mı? Hem ağabeyciğim benden bir şey saklamaz ki. Atmış olduğum zarfı aldım ve açmışken kapı çaldı. Kapı da Mirza duruyordu. Bu gün erkenci. Sabahta geç geleceğini söylemişti ama. " Mirza, bu ne hal arkandan seni biri mi kovaladı?" dedim kahkaha atarak. O çok endişeliydi. 

Beni kapının önünden itti ve içeri girdi. Masada duran zarfı göstererek " Masal bunu açmadın değil mi?" dedi. Ben de pislik olsun diye ona şaka yapmak amacıyla " açtım içindeki her şeyi biliyorum" dedim. Mirza yanıma geldi ve beni kollarımdan tutarak sarstı. " onun için de ne vardı?" dedi endişeli yüzüyle. Hafif bir tebessümle " sen gelmeseydin öğrenecektim. Ama seni bu kadar ne endişelendiriyor acaba?" diye sordum. Sesli bir nefes aldı ve " Meriç uyardı. İkimizin de ona bakması yasak. İki gün içinde gelecekmiş." Dedi rahatlamış bir şekilde. Onun sırtını sıvazladım ve " o zaman kesin bir kızdan gelmiştir" dedim. 

Bu ikimizin de kahkaha atmasına sebep oldu. Zarfı Mirza aldı " bu bende kalsın. Sen meraklı timsah olduğun için içine bakarsın o zaman da Mirza ölür" dedi alaycı bir tavırla. Daha sonra da yorgun argın Özge geldi. Özge her an yere düşebilirdi. Bu yüzden ona kıyamadık. Pizza söyledim. Mirza'da lahmacun. Özge sohbete katılmadan odasına çıktı. Bulaşıkta bize kaldı. Üç bardak ve iki tane tabak vardı. Tabakları kaldırırken " köpükleme bana ait baştan söyleyeyim" dedim. Mirza' da önlükleri getirirken " o zaman durulamak bana kaldı" dedi. Başka seçenek olmadığı için. Ben Mirza'nın üzerine köpük döktüm. Meydan okuyucu bakışıyla " sen istedin yavru kelebeğim. Şimdi sahada çita var" dedi ve beni sulamaya başladı. Üzerim ıslandı tabii yerlerde. Mutfakta minik baloncuklar oluştu. Mirza'nın saçları beyaz köpüklerle doluydu.

 Çok eğlenceli bir bulaşık yıkamaydı. Keşke Meriç ve Özge'de bize katılsaydı. Benim kuzucuğum pastanede çok yoruluyor. Okulum olmasa yardım ederdim. Bence yardımcı almayı kabul etmesi gerek. İki tane garson ve kendisinden başka kimse yok. Bu düşüncelerime kapının çalmasıyla son verdim. Gelen Mirza'ydı. Odama gelme sebebi neydi acaba? " çitam odama seni ne getirdi acaba?" diyerek alaycı bir sonu sordum. O da kapıyı kapatarak odama girdi. " kaplumbağacığım sana işim düştü" dedi. Meraklandım şimdi. " ee çitanın karnımı acıktı av mı bulması gerek?" dedim. Mirza'dan beklenmedik bir cevap geldi. " aman Masal iki dakika dalga geçme. Çok önemli diyorum." Dedi. " tamam tamam küsme söyle dinliyorum" dedim. Hemen konuya girdi. " yarın benimle gelmen gerekiyor. Sebebini somadan anlatayım. Yarın şirketin otuzuncu yılıymış. Haliyle parti veriyorlar. Benim gibi yakışıklı bir adam tek gidemeyeceği için senin gelmen gerek. Özge'ye teklif edecektim ama onun yemek yemeye hali kalmıyor. Yarın Pazar hem hafta sonu sende sıkılmazsın. Ne diyorsun olur mu?" dedi. Aslında güzel bir teklif. 

Yarın Özge'ye yardıma gideceğim ama. " olmaz. Yarın Özge'ye yardım edeceğim" dedim. Mirza kahkaha attı " tatlım sen kekten, pasta, çörekten anlıyor musun da yardıma gideceksin. Benim gibi yemeyi biliyorsun. Hem sen gitsen de o sana elini sürdürtmez. Bu konuda ki tavrını açıkça belirtmişti. Sadece o yapacak. Unuttun mu?" dedi. Aslında haklı. Oraya gitsem ya çocuklarla oyun oynarım ya da tadım yaparım. " tamam o zaman gideceğim. Ama şartım olacak" dedim. Memnun bir şekilde başını salladı ve " söz ne derseniz kabulümdür küçük hanım" dedi. " o zaman başlayayım. 

İçki içmek yok, benim yanımdan da ayrılmayacaksın, ayrıca eve çok geç gelmek de yok, arabadan gitmeyelim bence ve kesinlikle yanımda iş konuşmayacaksın" diye şartlarımı sıraladım. " yalnız kabul edemeyeceğim şartlar var orada" dedi. " neymiş onlar?" diye sordum. " eve geç gelip gelmeyeceğimizi bilemem ama geç gelmemeye çalışırız. Hem arabadan gitmemek gibi saçmalık yapamayız. Ben o şirketin ortaklarındanım tatlım yani bu imkânsız" dedi kesin bir dille. " tamam, kabul ediyorum ama ben ne giyeceğim?" diye sordum. Bana gülümseyerek karşılık verdi "sen ne istersen. Minik serçemi her şey yakışıyor sonuçta" dedi. "ama Mirza iltifatın güzel ama senin yanına yakışmazsam ne derler sonra?" dedim endişeyle. Mirza gayet sakin " minik köstebeğim böyle saçma şeyler düşünme. Ayrıca sen çok güzel bir kızsın" dedi ve bana sarıldı ve odadan çıktı.

SAVAŞIN MASALI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin