Hasret

52 12 0
                                    


Merhabalar... Okuduğunuz ve hayal dünyamı benimle paylastığınız için teşekkür ederim.

Umarım bu bölümden keyif alırsınız. Biraz kısa oldu.

Sizi daha fazla tutmayayım.

İyi okumalar!!!!

1 ay geçti... Özge'nin kazasından 'acaba gider mi bizden' düşüncesinden 1 ay geçti.

Hâlâ kalbimde bilmediğim bir acı var. Oysaki ailemdeki herkes iyi. Neden ya neden? Neden acı çekiyorsun kalbim?

" Benim minik hamsterim, neden böyle dalgınsın?"

Demek Mirza bile fark etmişti.

"Bilmem"

"Hadi ama yarasam, kaç haftadır böylesin. Sana söz veriyorum ki anlatırsan kimseye söylemem. Hatta yorum bile yapmam. Ama içinde tutma artık be güzelim"

"Söylemene bile gerek yok. Aileme sonsuz bir güven besliyorum koca ayım"

"Ama Masal!"

" Iı, Masal değil Maşa"

"Hadi anlat"

Elimi kalbimin üzerine koydum, dediği gibi artık anlatmam gerekiyordu. Yoksa bu acı daha da büyüyecekti.

"Mirza, buram. Buram o kadar çok ağrıyor ki. Gizli eller var, evet. Hemde bir sürü. Elleri ile kalbimi sıkıp sıkıp duruyorlar. Ben..."

Elleri ağlamaklı olan yüzüme gitti. Sonra 'ağlama' dedi hüzünlü bir şekilde. Gözyaşlarım daha da şiddetlendi.

"Bu hissettiklerim çok berbat bir duygu. Mirza ben nefes almakta hiç bu kadar zorlanmamıştım. Kalbim, vücuduma yük olmaya başladı ve ben bu duyguyu ilk kez hissediyorum."

Mirza, hiç konuşmuyordu. Dili lal olmuş beni dinliyordu. Ona ne kadar duygu yüklü cümleler sıralasam da hissettiklerimin çeyreği bile değildi.

Sustuk...

Gökyüzünde uçuşan özgürlük abidesi martılar konuşuyordu artık. Birde hırçın denizin dalga sesi.

"Artık dayanamıyorum."

Böyle bir cümle benden gelmeliydi. Oysaki  Mirza içtenlikle, yüklü bir nefes vererek söylemişti bu sözü.

Bakışlarımı yüzünde gezdirirken onu anlamadığımı söyledim. Bileğimden tuttu oturduğum banktan kaldırdı. Arabaya doğru giderken ellerini ittim.

"Ne oldu?"

"Artık yeter Masal, bu acının sebebi olan yere götüreceğim seni. Umarım geç kalmış olmayız."

Söylediklerine Fransız kaldım. Ne ima ediyor hiç anlamıyorum.

Arabaya bindik. Hiç bilmediğim yöne doğru gidiyorduk. Sessizce camdan ağaç şeridini ve yollardaki beyaz çizikleri sayıyordum. O kadar uzundu ki  yolculuğumuz yolun yarısında uyumuşum. Mirza 'geldik' diyerek uyandırmasa  uyanacak gibi değildim. Esnemeye başladım. Kapıdan indiğimde karşımdaki binaya baktım. Koskoca levhası içimi burkmuştu. Bizim burada ne işimiz var?

"Mirza, umarım beni buraya bırakmaya gelmedik"

İçimde bilmediğim bir sıkıntıdan dolayı tımarhanede yatmayacaktım demi?

SAVAŞIN MASALI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin