Uyan Mehmedim

50 14 2
                                    

1 HAFTA SONRA

"Barış lan kalk artık ne uyudun be!"

"Ya ne var! "

"Lan gerizekâlı unuttun de mi?"

"Ne oldu yine?"

"Lan angut, halamız gelecekti ya"

"Anaaaa, o bugün müydü?"

"Yok yarındı da ben erken olsun diye gecenin bu saatinde havaalanına gidicem. Lan kalk artık!"

" Tamam ya kalktım."
"Üç saniye içinde aşağıda ol!"

Bugün halam geliyor;Zerrin Özalp.
Ben küçükken hep bize gelir bol bol oyun oynardık. Ne zaman gelse Mehmet Acar buna kızar onu evden kovardı. Yıllar sonra ilk kez geliyor. Hemde benim evime. Saat 3'te uçağı inecek. Nedense çok heyecan yaptım. Belki beni seven birine ihtiyacım olduğu içindir bu his.

"Barış ben çıkıyorum sen kal."

"Neden abi ? Bende geleydim. Gelmeyeceksem neden uyandım ki!"

"Bak canım kardeşim, ( elimi omzuna attım.) biz insanlar dışarıya ayağımiza pantolon giyer öyle çıkarız. Senin gibi donla değil!"

"Sen acele ettirince oldu. Öf ya..."

Elimi omzundan çektikten sonra pis bi şekilde sırıttım.

"Tabi niyetin şeyse..."

"Ya abarttin ha! İki dakikaya geliyorum bekle."

"Seni beklemekten meyvelerim olgunlaştı be oğlum. Gel topla istersen"

" ya sen espri yapınca içimdeki yiyecekler dışarı çıkmak için birbiriyle yarışıyor."

"Kes lan bir dakikan kaldı hala lak lak yapıyorsun, çabuk ol hadi!"

Minik bir atışmanin sonucunda artık arabaya binmiş havaalanına doğru gidiyorduk. Gece olduğu için yollar çok sakindi. Bi kaç dakika sonra havaalanına geldik. Halama bakındım ve yoktu. Neredeydi? Barış ile bakınırken omzumda bi el hissettim. Onu kavrayıp bileğini büktüm ve arkaya doğru yatırdım. Arkamı döndüğümde Emre yerde inilti içindeydi. Halam da tam karşımda. Kahkaha atarak bana bakıyordu.

"Çok hızlıyız Savaş Bey."

"Öyle olmak zorundayım mesleğim bu"

"Vazgeçtin sanıyordum."

"O iti bulmadan olmaz. Anneme sözüm var."

" Ben geldim sarılmak yok mu?"

Sorusunun ardından Barış hemen ellerini halamın boynuna doladı. Ayrıldıktan sonra sarilmamamı bekledi. Ben ise el uzattım. Bu prensibime aykırı. Anneme ve ondan başka bir kadına sarılamam...

Halam buna alınmayarak elimi kavradı ve "hoş bulduk özlemişim sizi" dedi.
Emre ile de aynı ritüeli yaptıktan sonra araca bindik. Emre dişlerini göstererek gülüyordu. Sol kaşımı havaya kaldırarak:

"Ne var lan pişmiş kelle gibi ne sırıtıyon."

"Yok bi şey "

"O zaman sırıtma. Sinirim bozuluyor."

"Çok yakışıklı olmuşsun be abi. Bu güzelliğini kime borçluyuz."

"Biliyorum çok yakışıklıyım. Napim Allah vergisi kimine vermez kimine de fazlaca verir. Örneğin; ben"

SAVAŞIN MASALI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin