Kuzenim Ölüyor Be!

46 14 3
                                    

" KADERDEN HANGİMİZ KAÇABİLDİK Kİ?"

Hastaneye sonunda geldik. Meriç ve yanındaki doktor ve hemşireler Masal'ı arabadan sedyeye koydu. Hastane kapısından içeri girecekken Meriç yakamı sıkı sıkı tutu ve " eğer Masal'a bir şey olsun bunun bedelini bedelini çok ağır ödersin MİRZA! Bu sefer hiç şaka yapmıyorum" dedi ve gözyaşıyla birlikte içeri girdi. İçeri girmeye cesaretim yok. Her şey benim yüzümden olda. Peki, Mirza o kıza bir şey olursa sen nasıl yaşayacaksın? Allah'ım anne ve babamdan sonra akrabalarımdan birine bir şey olmasına hazır değilim.

Kahrolası Savaş'ta peşimizden gelmiş. Hastaneye girmesine izin vermedim. Onu kenara çektim ve abimin bana dediğinin aynısını ona dedim. O ise sırıtıyordu. Onu boğmamak için kendimi zor tutuyorum. Bir an ciddileşti. " Masal'ın nesi var. Neden hepiniz bu kadar korku içindesiniz?" dedi. Ona bağırarak "o senin mal beynin yüzünden şimdi benim Masal'ım hastanede. Her şeyin suçlusu sensin! Eski hastalığının tekrar başlaması senin yüzünden! Her gece ağlayarak strese girmesi senin yüzünden! Abisinden sır saklaması senin yüzünden! Bunların en kötüsü de onun hiçbir şey bilmemesi. Senin saçma sapan iddian yüzünden şuan kendisi uygun ilik bekliyor. Her şey senin umursamazlığın yüzünden! Şimdi mutlu musun? İçeride benim kuzenim ölüyor be!"

Gözümden gelen bir iki damla yaşı tutamadım. İçeri girdim. Meriç duvara başını vuruyordu. İki gözü iki çeşme. "abi ne yapıyorsun? Kendine gel lütfen!" dedim sakinleşmesini umarak. " Masal'a bir şey olursa ben kime maymun diyeceğim. Mirza, kalbim ağrıyor. Dayanamıyorum artık" dedi. Ona ne diyeceğim şimdi. Kendimi bile teselli edemiyorken onu nasıl teselli edebilirim ki? Biraz sora doktor yanımıza geldi. Abim olduğu yerden kalkarak " Sinan, iyi değil mi? Ona bir şey olmayacak?" doktor ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. Birkaç dakika bekledi. " Meriç, öncelikle sakin ol. Ama artık iliği bulmamız gerekiyor. Eğer şimdi nakil olmazsa.... Umarım geç olmadan bulunur" dedi yüreğimizi yakıp kavurarak. Alt tarafı birkaç tüp kan verecekler bu kadar zor mu?

Duvar kenarında bizi izleyen Savaş'ın yanına gittim. " ne oldu? Hala yeteri kadar mutlu olamadın mı?" diye öfkeli bir şekilde sordum. O ise gayet sakin bir cevap verdi " eğer izin verirsen ben de deneyeyim belki benim iliğim uygundur? Hem denemekten ne zarar çıkar ki?" dedi. Aslında doğru söylüyor. Bizim için bir kişi bir kişi. Savaş hemşirenin yanına giderken bende odaya girdim. Masal'ın yanına. Ona sarıldığımda kafasının yarısında saç yoktu. Saçları dökülmeye başlamış. Elimi saçında gezdirdiğimde saçı elimde kaldı. Bu çok acı verici bir şey. "Mirza, neden ağlıyorsun?" diyen Masal'ın sesiyle elimde ki saçı yere attım. Ona ne diye bilirim ki. Miraç geldi içeri. Kardeşine sıkı sıkı sarıldı. Gözündeki yaşları silerek boğunuk ses tonuyla konuşmaya başladı " minik kardeşim uyanmış mı?" dedi. Masal ikimizi de yüzüne dikkatli dikkatli baktı. Daha sonra yerde ki saça. " ben tekrar kanserim değil mi? Siz benden bunu saklıyorsunuz." Ona ne diyebiliriz ki? Meriç kardeşine sarıldı ve saçını öperek " iyileşeceksin kardeşim" dedi. Onları yalnız bırakma zamanı geldi sanırım. Kapıdan çıkarken doktoru sevinçle içeri girdi. " uygun ilik bulundu!" SAVAŞ!

Koşarak Savaş'ın yanına gittim. " çok teşekkür ederim..." diyecekken lafımı kesti. " yaptığım şeyleri düzeltmeyi iyi bilirim. Yalnız bunu kimse öğrenmeyecek. Masal bile" dedi. Benimde canıma minnet. Hemen ameliyata aldılar. Onu sedyede gördüm. Bize el salladı. Ameliyattın bitmesini hepimiz ayakta bekliyoruz. Sonunda doktor iyi bir haber verdi. " şimdilik durumu iyi. En büyük sorun çözüldü gibi. Şimdi yapmamız tek şey iliğin tedavi etmesi. İşin bundan sonrası beklemek. Geçmiş olsun" dedi. Yani Masal henüz iyileşmemişti.

YORUMLAR GELSİN LÜTFENNNN!

SAVAŞIN MASALI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin