PAMUK ŞEKER🍭🍭

33 12 22
                                    

Parmağımdaki yüzüğe baktım. Ben dün gerçekten nişanlanmışım. Hiç bitmeyen bir rüya sanmıştım. Ama yanılmışım. Bu gerçekten oldu.

Alarmın sesiyle daldığım huzur dolu düşlerden sıyrıldım. Üzerimi değiştirmek için dolaptan kıyafetimi çıkarttım. Bu gün cezaevine gideceğim için biraz resmi giymeye çalıştım. Lacivert kot pantolonumu ve üzerine beyaz badi giydim. Açık mavi şık kesimli ceketimi de giydikten sonra hazırım.

- Mirza? Hadi kalk birlikte gidiyoruz.

- Bana ne ya! Nişanlına söyle o götürsün.

- Dün götüreceğini söylemiştin ama.

- Hadi ama böcüşüm. Şu an çok uykum var sen Savaş'a söyle. Lütfeen.

Öyle bir bakmışıtı ki yüzüme bir an yatakta ağlayacağını sanmıştım. Geldiğim odadan bilerek ses çıkartarak geri çıktım. Uykucu seni ne olacak!

Tabii ki de Savaş'ı çağırmayacaktım. Kendim de gidebilirdim. Yol uzun olduğu için yolda sohbet ederiz diye Mirza ile gitmek istemiştim. Ama bizim uykucu beni yalnız bıraktı.

Tekrar odama çıkıp dün hazırladığım kağıtları da içine koyduğum evrak çantamı elime alıp hızla aşağı indim. Ayakkabımı da giydikten sonra kapıyı açıp çıktım.

- Günaydın yok mu küçük hanım?

- Görseydim belki derdim.

Aşinası olduğum sesin sahibi ortalıkta yoktu. Etrafıma baktım ama yine göremedim. Savaş benimle oyun oynuyordu.

- Kalbinle bakarsan görürsün.

- İster çık ister saklan. Ben gidiyorum.

Birden karşıma çıktı.

- Nereye gidiyorsun?

- Cezaevine. Müvekkilimle görüşmem gerekiyor.

- Tamam o zaman.

- Ne yani beni götürmeyecek misin?

- Bilmem. Küçük hanım, bizi yanında ister mi ki?

- Deli misin be adam, neden yanımda istemeyeyim ki?

Elini havaya kaldırarak bilmem dedi. Bana göz kırparak arabaya bindik. Galibe şu sıralar şanslı günlerimdeyim.

Savaş, arabayı cezaevine doğru sürerken ben bir yandan da eksik gedik var mı diye kontrol ediyordum. Savaş'ın meraklı bakışları beni buldu.

- Adamla ne konuşacaksın?

- Bildiğin gibi işte.

- Nasıl yani. Neymiş benim bildiğim.

- İşte mahkemede söylemesi gereken şeyleri.

- Başka.

- Savaş?

- Efendim canım.

- Sen ne öğrenmek istiyorsun? Dolandırmadan söyle bari.

- Adam evli mi?

- Oha diyorum sana. Hem sana kız ya da erkek olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum.

SAVAŞIN MASALI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin