Üzerimdeki kırmızı renkteki elbiseyi düzeltirken aynaya bakıp boş bir gülümsemeyle mutlu oldum.
İçimde çırpınan heyecan duygusunu asla yok sayamıyordum.
Evet heyecanlıydım. Ne var bunda ? Eminim ki herkes buna benzer duygular hep yaşıyordur. Ama ben ilk defa yaşıyordum. Bu yüzden mutluydum. Hayatımda mutluluk kavramı yıldırım gibiydi. Fazla yükselir sonra düşerdim. Kısa sürerdi, izleri ise kalıcı olurdu.Bu yüzden sadece bu geceyi yaşamak isitiyordum.
Son kez aynadaki yansımama baktıktan sonra aşağı indim. Andaç evdeydi ve her zamanki gibi koltuğundan oturmuş telefonuyla uğraşırken sigarasını içiyordu.
Beni görünce usulca kafasını kaldırıp bana baktı. Kahveye çalan sakalları yüzünde birer birer noktadan ibaret biçimde derisine renk katıyordu. Ela gözleri beni tepeden tırnağa süzdü "Nereye ?"
Bir an alt dudağımı ısırmak istemiştim ama sürdüğüm rujun bozulmamsı için bundan vazgeçip "Atakanla buluşucam." dedim fazlasıyla dürüstüm. Ona sinirlide olsam, yalan söylemeyecektim. Eğer biraz anlayışı varsa bana saygı gösterirdi zaten.
"Sürekli insanlar ölürken, o piç kurusuyla mı buluşacaksın?" sessi düz ve sakindi.
Uyarır nitelikte "Ona öyle söyleme." dedim ve hemen ardından "Atakan bana zarar vermez. Merak etme."
Ayağa kalktı "Bu çocuğun dün yakın arkadaşlarından biri zehirlendi ve am evladının tek derdi rendavumu ?"
Göz devirdim "Yavuz gayet iyi ve iyileşecek. " gözlerim elalarını buldu "Hem biz bu planı Yavuz zehirlenmeden önce yapmıştık. "
Gözleri gözlerime dikip bir şey söylemeye hazırlandı. Elalarında yoğun bir his olsada, bunun sinirmi yoksa başka bir şey mi olduğunu anlayamıyordum. "Telefonun açık olucak." cümleye sakin başlayıp sert devam etti "Saat başı seni arayacağım ve açacaksın. "
Güldüm "Boynuma tasma da tak istersen."
Gözlerini kısıp "Yarım saat." diyerek süreyi kısalttı.
"İstersen fotoğrafta atayım annecim, nasıl fikir ?" kinayeyle sorduğum bu sorudan sonra "Her on dakkika da bir aranmak istemiyorsan, dediklerimi yap." dedi ve kalktığı koltuğa geri oturdu.
Cevap verme zahmetin girmeden kapıya ilerlerdim ve girişteki ceketimi üzerime giyip evden çıktım. Hava aşırı soğuktu ve ekim sonu gibi değilde daha çok ocak ortası gibiydi.
Atakandan da henüz mesaj almamıştım fakat evde durup Andaçın soğuk ifadesini çekeceğime havanın beni soğukta donarak buz tutmamı sağlamasını yeğlerdim.Yağmurun başlayacağına haber veren kara bulutlar akşam üstünün yaratığı turunculuğu acımasızca silerken telaşlı insanların koşuşturarak evlerine gidişini izledim uzun bir süre.
Beyaz bir aracın önümde duruşuyla Atakan olup olmadığına baktım. O olduğundan emin oluncada heyecanımı saklamaya çalışarak araca bidim.
"Selam."
"Selam." diye karşılık verip "Motorla almaya gelirsin sanıyordum."
"Gideceğimiz yer biraz uzak, o yüzden Yavuzdan ödünç aldım. " diye açıkladıktan sonra "Gidelim mi ?" diye sorunca kafamla onayladım.
"Yavuz iyi mi ?"
"Gayet." dedi yola bakarak "Kedi gibi dokuz canlıdır. "
Kıpırdayıp arkama yaşlandığımda göz ucuyla bana baktı "Bu arada çok güzel olmuşsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarın Ölmeden Önce
Bí ẩn / Giật gân'O gece ne yaptığınızı biliyorsun ve artık bende biliyorum. Oyunu benim kurallarıma göre oynayacağız...' ♦️Yazılmaya Başlama Tarihi:09.05.19♦️ ♦️İlk Yayımlama Tarihi:14.07.19♦️ ♦️Wattromantik #1#: 13.08.19♦️ ♦️Wattgerilim #1#: 18.08.19♦️ Aksilikler...