🔺️XVI🔻Gün Doğumu

50 1 0
                                    

Yaşamanın en korkunç hali beklemektir. Zamanın en hassas olduğu yerde, yaşamanın en zor ağnıdır. Ne zaman ve nerde olduğunun bir önemi olmadan yaşanacaklardan hemen önceki sessizliktir. Deneyimlerin en en büyüğüdür, sabrı öğretir insan oğluna. Sonrasında vereceği iyi veya kötü şeylerin habercisidir.

Şu an bizde sadece haber bekliyorduk. Andaç ve Baran gittikten sonra zaman bizim için donmuştu. Beklemek ızdırapların en ağırıydı ve uykum olsada onlar gelmeden uyumayı düşünmüyordum.

Kafamı geriye yatırırken bakışlarım sessizce bekleyen Enes ve Şule arasında gidip geldi "Siz ayrılınca ben çok üzülmüştüm." diye aniden bir itirafta bulunup sessizliği delip geçtim. Hala sarhoşluk üzerimde olduğu için pek mantıklı düşünemiyordum zaten.

İkiside far görmüş tavşana döndüğünde ilk Şule konuştu "Bunu konuşmanın sırası değil. "

Enes bu konuda yorum yapmamayı seçmişti bende üzerinde durarak can sıkmak istemedim ve "Arasan mı ?" diye sordum Enese.

"Biraz daha bekleyelim."

Şule nefesini dışarı verdi "Üç saat oldu."

Üç saattir sadece konuşmadan bekliyormuyduk harbiden ? Benim için zaman bir kavram değil sadece düşünce şekliydi şu an. Bu yüzden bu konuda algı sıkıntısı çekiyordum.

"Biliyorum.." dedi Enes kaygılı bir şekilde. "Biraz daha bekleyelim, olmazsa ararız."

"Başlarına bir şey geldiyse ne olacak ?"

Bu ihtimali düşünmek dahi istemiyordum. Eneste bunu istemiyordu ki "Olmayacak." dedi kendinden emin bir biçimde. Belkide sadece böyle olmasını umut ediyordu. Belkide şu an umut etmek bize verilmiş nadidane bir niymetti.

Alt dudağımı dişledim ve sakin olmam gerektiğini vurguladım. Sonra bunun imkansız olduğunu fark edip kimseye bir şey demeden mutfağa ilerledim ve ilaç poşedimden ilaçlarımın daha saatti gelmemesine rağmen içmeye karar verdim. Sakinleşmemin en kolay yolu bu gibiydi. Çok uzun dönemdir ben sadece bu ilaçlarla sakinleşiyordum zaten. Ağzıma hapı götürken açılan kapı sessiyle ilacı bırakıp içeri koştum.

Andaç ve Baran fazlasıyla bitkin bir şekilde içeri girerken "Iyi misiniz ?" diye sordum.

"Iyiyiz." dedi Baran ve kendini koltuğa attı.

"Noldu peki ?" ikiside Enese bakmazken Andaç cevapladı.

"Aradığımız hattın sahibi on üç yaşında bir velet çıktı !"

"Ne ?" dedim affallamış gibi.

"Orospu çocuğu bizi yanlış telefona yönlendirmeyi başarmış. " dedi Baran eliyle başını ovuşturuken "Bu herifin benden zeki olmasını kaldıramıyorum. "

"Şuna herif diyip durma." derken kalktığım yere geri oturdum "Yani sonuç yok ?"

"Yok."

Kısa bir sessizliğin ardından odayı mesaj sessi doldurunca hangimize ait olduğunu anlmak için birbirimize bakarken Şule derin bir nefes alıp telefonunu açtı. Biz onun konuşmasını beklerken yutkundu ve kafasını kaldırıp başta Enese sonra hepimize baktı.

"Noldu? Ondan mı ?" diye sorunca başıyla onayladı. "Ne diyor peki ?" bu sorumu ise cevaplamaktan kaçınca Andaç Şulenin elinden telefonu çekip aldı.

"Oyunumuzun kurallarının dışına çıktın beş numara, sırını herkesle paylaşmamamı istemiyorsan dediğimi yapmak zorundasın. Şimdi arkadaşlarından birini seç ve polisi arayıp Canselinin cinayetini üslensin. Beş dakkikan var, iyi eğlenceler beş numara."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 06, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yarın Ölmeden Önce Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin