"take my hands now, you are the cause of my euphoria 🖤"
"Junmyeon hyung sabahtan beri arıyor."
"Ne diyor?"
"Açmıyorum ki."
"Neden?"
"Korkuyorum."
"Ya Kook kkkk. Aç sen aç, birşey olmaz."
"Umarım."
O başka bir odaya gidip abimin telefonunu açtı, tabi ki gizlice ben de dinlemeye başladım.
"... Merak etme hyung... Tamam hyung... Tamam hyung bir Daha sana hyung demem hyung... Jennieye iyi bakacağım... Söz... Ama... Tamam... Ama neden bana kızıyorsun!... Tamam bir daha bağırmayacağım... Kapatabilir miyim... Kapatıyorum bak... Kapattım..."
Gülerek ben de onun olduğu odaya girmiştim. Evet, abim onu azarladı ve ben gülüyorum.
"Yah! Bizi mi dinliyordum. "
"Kulak misafiri oldum sadece kkkk."
"Abine söyle beni azarlamasın. Yıl olmuş 2019 23 yaşında birisini azarlıyor."
"Her neyse. Konumuz bu değil. Sabahlayacağız!"
"Ah... Şöyle deme, fesat anlıyorum."
"İlk önce markete gidip cips, soju almalıyız."
"Ben giderim."
"Ben de evi temizleyeceğim."
O çıktıktan sonra ben de ne yapacağımı düşündüm. Heryer çok fazla tozluydu. Ve iyi ki koltukların üstü kapalıydı ve temizdi.
Bir su kovasına su doldurup yerleri silmeye başladım.
Cidden yorulacağım.
2 Saat Sonra
Stranger Things'in birinci bölümünü bitirmiştik. Ama Kook için iyi hissetmiyordum. Çünkü sürekli tuvalete gidiyor ve rengi bembeyazdı. Bu beni sadece endişelendiriyordu.
Yine tuvalete gitmişti ve ben korkuyla onun gelmesini bekliyordum. Bir süre bekledim. Gelmemişti. Lavabo kapısının önüne dikilip kapıyı çaldım.
"Gguk-ah, iyi misin?"
Cevap gelmemişti. Tekrar seslendim.
"Jungkook, korkutma beni. Giriyorum?"
Ses yine gelmeyince bu sefer içeri girecektim. Görüceğim manzara beynimde canlanan manzara olmamalı. Yavaşça kolu çevirdim.
İşte o an... O an neden ben onu yerinde değilim dedim kendi kendime. Neden acı çeken o? Bunca yersiz yere suçlamalarıma rağmen neden ben kaza yapmadım? Neden o
benim çekmem gereken cezaları çekiyordu? Bunların hepsi benim suçum iken neden o cezalıydı? Bir haksızlık yapmama rağmen hayatım şuan bunun gibi nedenlerle doluydu.
Neden onun cezası benmişim gibi hissediyorum?Dehşetle gözlerimi açıp ellerimi şaşkınlığını örtmesi için(?) kapatmıştım. Ne yapmam gerekiyordu? O kadar acizim ki dünya da en değer verdiğim kişi bu haldeyken ne yapacağımı bilmiyordum. Yanına oturup başını bacağıma koydum. Gözyaşlarımı silerken telefon da ambulansı aramaya çalışıyordum. Aradıktan sonra Kook'a odaklandım.
Çok korkuyorum. Eminim ki şuan o da bu olduğu durumun farkında ve korkuyor. Tanrım!
"Korkma, Kook. Sana hastane odasında dediğim şeyi hatırlıyor musun? Seni bırakmayacağım, sen de beni bırakmayacaksın. Güçlü ol Kook. İyileşeceksin, tamam mı? Sadece güçlü ol."