3 Gün Sonra
Jennie'den;
Hastaneden bugün taburcu olmuştuk. Ama ben buna sevinemiyordum. Neredeyse 2 hafta sonra buradan ayrılacaktım ve başka bir ülke de hayata devam edecektim(?). Nereden bulaştı bu duygu bilmiyorum. Ama hep böyle şeyler beni bulur zaten. Mutluyum dedikten sonra yine hayatım bozulmuştu. Fransa hayallerimin ülkesi ama ben oraya mutlu bir şekilde gitmek istiyordum, bir hastalık yüzünden değil.
Yattığım yataktan doğrulduğum da aklıma, hala onlara böyle birşey söylemediğim aklıma geldi. İlk Jisoo, Lisa ve Chaeyoung'a söyleyecektim. Çünkü abim ve Jungkook'un vereceği tepkiden korkuyordum.
Aniden oda'ya elinde ki telefon ile Jisoo dalınca irkildim.
"Bir şey mi oldu?"
Telefon da birisi vardı. Eliyle telefonun bizi duymaması için sesini kapatırken konuştu. (anladınız siz ben anlatamıyorum dödmkfl)
"Bay Yang neler saçmalıyor, Jennie? "
"Neyden bahsediyorsun?"
Bay Yang'ın telefonunun diğer tarafından bağırışını duyunca kulağına götürdü.
"Neden ben bunu Jennieden değil de, doktordan öğreniyorum?! Veya senden değil? Grup lideri değil misin sen?!"
"Efendim, ben de şuan öğreniyorum affedin."
"Şirkete gelin bu olayla ilgili konuşacağız."
Diyip Jisoo'nun yüzüne kapatmıştı.
"Neden söylemedin? Gideceğini bize söylemen gerekirdi."
"Söyleyecektim, hatta şuan onu düşünüyordum."
Jisoo gelip yanıma oturup bana sarıldı.
"Ne yapacaksın oralarda, tek başına? Sensiz biz buralarda ne yapacağız?"
"Bilmiyorum. Eğer gitmezsem daha kötü olur. Düşünsene, bar'a gidiyoruz, ben ise gülmüyorum."
"Nasıl hissediyorsun?"
"Güvensiz."
"Bizden biri ile mi alakalı?"
"Hayır, sizinle alakası yok. Bedenim ile alakalı."
"Zaten saat başı ararım seni."
Yüzüme buruk bir ifade yerleştirdim.
"Bu lanet duygu geçene kadar sizinle iletişim kuramam. Telefon da dahil konuşmayız."
"Ne aptalca şeymiş! Tedavi tedavi değil, hapishane hayatı. Bana bak, eğer bizi başka arkadaşlar bulup aldatırsan seni döverim. Eğer arkadaşın olursa, kimlik numarasına kadar herşeyi mesaj olarak yazıyorsun."
"Peki..."
Diyip gülmüştüm.
"Şimdi şu moruğu beklemeden gidelim şirkete." (moruk dediği şapkalı mantar işte ödlpxlsldğ)
O odadan çıktığın da ben de dolaptan rahat birşeyler seçip giydim. Lisa ve Chaeyoung da hazırlanmıştı o sırada. Jisoo onlara da anlatmıştı az önce. Onlar da Jisoo gibi öğüt vermeye başladılar. Arkadaşlar öğüt vermek için vardır çünkü kkk.
Evden çıkıp şirkete gelmiştik. Bay Yang'ın odasının kapısını çaldık. Gelin komutu gelince içeri girdik. Selamlayıp oturduk.
"O ameliyat'a girmemeliydin. Şimdi grup dağılmış gibi gözükecek."
Bu dediği şeye çok şaşırmıştım. Buna o karar veremezdi. Benim bedenimdi ve ben istediğimi yapabilirdim.
"Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Benim bedenim, ben o ameliyat'a kendi isteğim ile girdim. Buna siz karışamazsınız."
"Grubunu düşün, Jennie."
Bunun grup ile hiç bir alakası yok ki!
"Her neyse... Nereye gideceksin?"
"Fransa."
"Peki, ne zaman gideceksin?"
Bunu düşünmemiştim. Ama 'iki gün sonra' cümlesi ağzımdan kaçınca lanet ettim. İki gün ne!
"İki gün sonra şirket arabası yollayacağım, biletini al. Jennie gittikten sonra Chaeyoung'un solo çekimlerine başlayabiliriz. İki yıl içinde hepinizin soloları hazır olacak"
2 yıl... 730 gün... Ölüm gibi geçeceğine imzamı atarım.
Hikayemi incelerken bir bölümü yayınlamadığımı farkettim :( ve en önemli bölümü yayınlamamışım ağlıyorum.
Neyse özet geçeyim. 23. Bölümün bir önceki şeyi anlayın işte xkxldş.
Jen ve kook evdeler, maddeler de oldukları gibi film izliyorlar. Kook sürekli lavaboya gidiyor, Jennie şüpheleniyor. Korkuyor falan. En son gitmesin de Kook tuvalette bayılıyor. Sonra da hastaneye kaldırılıyor işte. Bu kadar ödkfodldk
İyi geceler babuşlar🐰♥️🐱