2 Yıl Sonra
Jennie;
Son kez aynadan kendime bakıp heyecanla koltukta bir an önce akşam olmasını beklemeye başladım. Jungkook akşam gelecekti ama ben sabah beklemeye başlıyordum ve yüzüme gereksiz bakımlar bile yapmıştım. Evet, Jungkook geliyordu. Normal olarak benim oraya yani Kore'ye gitmem lazım ama onunla burada anılarım olsun istiyorum.
Jungkook'un son mektubun da diğerlerinin de geleceğinden de bahsetmişti. Ve bu benim kalbimi cuqlatıyordu. (cuq cuq)
Zaman geçmek bilmiyordu, ben de Jungkook'un bana verdiği defteri bulup birkaç cümle okumaya başladım.
"keşke zamanda geri dönebilseydik. Annemizin bizim uyumamız için şarkı söylediği zamanlara. Ama şuan stresliyiz. Aşırı stresliyiz."
"Hiç gitmediğin gibi bıraktığımız yerden topladık. Hiç gitmediğin gibi her zaman eve geldin. Evet her zaman yakındın, hiç gitmediğin gibi."
"umrumda değilmiş gibi gökyüzüne uzanıyorum, diliyorum beni oradan görebilsin diye. Ama ben bir ayçiçeğiyim, bu biraz tuhaf. Belki bir gül olsaydım, beni isterdin."
Akşam 8:14
Oturmaktan sıkılmış balkona çıkmıştım. Saat sekiz olmuştu ama hala gelmemişlerdi. Bu siyah saten elbise ile burada güzel bir fotoğrafım olsun isterdim.
Beni bu düşüncelerimden ayıran Harry'nin ani gelişi oldu.
"Ben çıkıyorum malum seninkiler falan geliyor benim burada olmam hoş olmaz."
"Gelmeyecek misin?"
"Hayır. Lizzie'de kalacağım. Annesi babası yokmuş. Eh bu fırsat kaçmaz."
"Peki."
Sonra beni baştan aşağı süzdü.
"Ne yapıyorsun pis sapık?"
Cebinden telefonunu çıkardı ve poz vermemi istedi.
"Poz ver."
Demin ki aklımda ki düşünce de buydu. O yüzden ben de poz verdim. Çünkü ev de fotoğrafımı çekecek kimse yok.
"Tamamdır, çıkıyorum. Evi kirletirseniz ben de sizi kirletirim."
"Ben titiz birisiyim, sen kendine bak."
"Uyuz."
"O çektiğin fotoğrafı bana at."
"Tamam, atarım."
Diyip evden çıkmıştı.
Biraz daha Fransız kraliçesi gibi etrafa bakmaya başladım. (sen zaten bir kraliçesin Kim Jennie)
Belim de hissettiğim bir el ile gözlerimi açtım. Boynum da sıcak bir nefes hissettiğim de korkum çoğalmaya başladı.
"Bu bir şakaysa hiç hoş değil Harry."
Aklıma gelen o isimle hemen arkamdakine döndüm.
Jungkook!
"Beyaz atlı prensin geldi, Kim Jennie."
Dudağımı istemsizce büzüp kollarımı beline sardın. Oda beni kolları ile sarmıştı
"Sonunda geldin, Jeon Jungkook. Seni özledim."
"Bugünü dört gözle bekledim. Gözüme tek bir damla uyku girmedi."
Kokusunu içime çektim. O kadar özlenilesi bir kokuydu ki...
"Artık ayrılık yok."
"İki sene boyunca kendimi bu cümle ile avuttum. Lütfen artık duymak istemiyorum."
Dediğinde gülmüştüm. Arkadan gelen ses ile ayrıldık.
"Tanrım, Jennie. Gerçek misin sen? Daş gibi hatun olmuşsun yawrum benim be. Kimin kızı!"
Jisoo'ya göz devirmiştim. Bu hareketlerini o kadar özlemiştim ki... Sıkı sıkı sarıldık. Aynı şekilde Chaeyoung ile de.
"Abim nerede?"
Kapıdan söylenerek giren abime gözümü çevirdim.
"Sanki ben dedim iki haftalık tatil için üç bavul hazırla diye! Sonra taşıma zorunluluğu olan be- Jendeuk?"
"Kim Junmyeon. Hiç değişmemişsin."
Elinde ki bavulu yere bırakıp birbirimize sarıldık. O sırada popoma şaplak attı.
"Naptın poponu mu büyülttün?"
"Yah,hayır!"
"Çok özledim be Jennie."
"Ben de ben de!"
Kapıdan son olarak tükenmiş bir Taehyung girmişti.
"Burada velet olan ben miyim Jungkook mu? Karar verin de ona göre hareket ede- Jendeuk?"
Neden herkes aynı tepkiyi veriyordu ki?
"Taetae~"
Diyip sarılınca Jungkooka yan gözle bakmıştı.
"Jeon Jealous Jungkook az sonra bana dalıcak."
"Doğru tahmin. Şimdi ayrılın."
Bu ortamı o kadar özlemişim ki...
—
Jenkook'u kavuşturduğuma göre rahatça uyuyabilirim.
Bu arada buraya Harry Styles beyimizi koyuyorum.
Çok güzelsin Styles🤧 (yani bildiğimiz one direction üyesi Harry)