2 Gün Sonra
"Yah Kook! Son kaşık ye de bitsin şu dert hadi."
"İstemiyorum."
"Of cidden. Kendine hiç iyi bakmıyorsun."
Jungkook elini kaslarına götürüp tişörtü sıyırdığın da bakakaldım.
"Bunlar nasıl oldu sanıyorsun? Her gün bunları besliyorum."
"Kapat şurayı."
"Utandın mı?"
"Kim? Ben? Utandım? Yoo."
Elimde ki çorba kasesini masaya bıraktım.
"Korkuyorum."
"Neden?"
"O böbrek bulanamayacak ve sen ameliyattan sağ çıkmayacaksın diye."
"Nini. Ben o ameliyattan sağ çıkacağım ve seninle bambaşka bir hayata geçeceğiz. Tamam mı? Endişelenme."
Yatak örtüsünü kaldırıp yatağın içine sokulup beline sarılmıştım. O da bana sarıldı. Saatlerce böyle durabilirim sanırım. Hatta günlerce, aylarca.
"Ama doğru böbrek bulunur mu, bilmiyorum."
"Bulunur, eminim."
Aklıma gelen mucize fikirle gözlerimi faltaşı gibi açtım. Yatakta doğruldum.
"Ne oldu şimdi? İyiydik öyle."
"Belki doğru böbrek bendedir?!"
"Hayır, saçmalama yat şuraya."
"Ya Kook! Böbreğim ve arama girme! Ben şuan onunla konuşuyorum. Ee böbreğim. Doğru böbrek sen misin? Sanırım ayrılma vaktimiz geldi böbrekciğim. Kook'un o böbreğe ihtiyacı var. O da senin baban olduğu için benim yokluğumu hissetmeyeceksin. Elveda."
Kook bu hallerime gülüyordu. Ne var? Böbreği ile konuşan hiç mi görmediniz? Şimdi benim gidip Dr. Nowzaradan (aklıma sadece TLC'deki doktor geldi mdnxkdkd) yanına gidip böbrek nakli için gerekenleri öğrenmem gerekiyordu.
Yataktan kalkıp ayakkabılarımı giydim.
"Nereye?"
"Doktorun yanına."
"Yani ciddisin."
"Evet."
"Böyle birşey olmayacak Nini."
"Görürüz Gguk-ah."
Odadan çıkıp Bay Now'un odasına ilerledim. Kapıyı çalıp içeri girdim.
"Rahatsız etmiyorumdur umarım."
"Gel Jennie. Bir sorun mu var?"
"Ben böbreğimi Kook'a vermek istiyorum."
Çok mu ani oldu.
"Ani oldu biraz. Ama ben kararlıyım. Ona vermek istiyorum. Bunun için ne gerekli?"
"Kan testi yapıp böbreğinin Jungkook'un böbreği ile uyuyor mu diye bakmalıyız. Sonuçlar 1-2 hafta sonra çıkar."
"Tamam, o testi şuan yapabiliriz."
"Jennie, bu biraz hızlı bir karar. Daha gençsin. Bünyen bunu kaldırmayabilir."
"Ama ben istiyorum. Ne olursa olsun."
"Peki ben sana ilk önce sormuştum. Gel benimle."
Dr.Now'un peşine takılmıştım. Hemşireler de bize dahil oldu. Ve sanırım test odasına geldik.
"Burada kanını alalım, biz sana haber veririz."
Kafamı sallayıp koltuğa oturdum.
Kanımdan biraz aldılar ve yara bandı yapıştırdırlar.
"Jennie tekrar soruyor-"
"Kararlıyım Bay Now."
"Peki."
Heyecanlanmıştım. Bu 2 hafta nasıl geçecekti?
Odaya geri döndüm.
"Jennie. Bunu yaptığına inanamıyorum. Benim için hayatını tehlikeye atıyorsun. Bile bile."
"Sen de benim yüzümden bu haldesin. Çok konuşma, ben senden büyüğüm."
"Senin bu inadın..."
"Beni böyle kabul et."
"Ben seni herşeyinle seviyorum zaten."
"Yah! Utanıyorum aptal."
Beni belimden çekip yatağa yatırdı.
"Dikişlerin var!"
"Umrumda mı?"
Deyip, dudaklarımızı birleştirdi.
Cidden Jeon. Kalbime iyi gelmiyorsunuz.
Son cümle çok hoşuma kaçıyor. Heryerde kullanasım geliyor.
İyi geceler babuşlar 🐰♥️🐱