0.0

16.1K 360 102
                                    

Selamlar, ilk defa bir textingle yine buralardayım :):)

Başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.

İyi okumalar...

****

Arka fonda "Six Feet Under" çalarken içime dolan efkarla yerleri daha hırslı silmeye başladım. 2 senedir birini seviyorsanız ve bir gün onu başka bir kızla  samimi bir yakınlık içerisinde görmüşseniz hayat gerçekten zordu.

Her şeyden şikayet eden, sırf aşk acısı çektiğim için dünyanın en büyük derdini yaşadığımı sanan biri değildim. Dışarıda insanlar açlıktan ölüyordu fakat bunu bilmem üzüntümü azaltmıyordu. Aksine onlar için de üzülmeye başlayıp sonsuz bir döngüye giriyordum.

Yalnız takılan biri değildim, arkadaşlarım vardı fakat her ne kadar arkadaşlarım olsa da eve gelince içime çöken yalnızlığı, hiç kimsenin asla gerçek beni anlamayacağı düşüncesini engelleyemiyordum. Hep gülerdim, hep güldürürdüm ama etrafına neşe saçan insanlar kendi içinde çok üzgün ve depresif olabiliyordu.

Vileda sopasını kovaya koyduktan sonra terden alnıma yapışmış saçlarımı elimle yukarı doğru ittim. Bugün annemin özel "Lina'ya işkence" günlerinden biriydi. İş yapmayı asla sevmiyordum ve yaptığım işler de bu yüzden hep abuk subuk oluyordu. Bu da annemin bana düzgün yapmayı öğrenene kadar daha çok iş yaptırmasına sebep oluyordu. Yani her konuda olduğu gibi bu konuda da sonsuz bir döngüye girmiştim.

Vileda kovasını banyoya götürüp duşun içine koyduktan sonra bir pazar klasiği olarak tatil gününün tamamını mutfakta yemek yaparak geçiren annemin yanına gittim. Ocaktaki 3 tane tencereyi ve fırındaki yemeği görünce gözlerimi devirdim.

"Orduyu doyurmayacaksın anne. Alt tarafı 3 kişiyiz." Abim yeni çalışmaya başladığı işinden geldiğinde 3 kişi olacaktık.

"Hepsinden yemeyi de bilirsin ama..."

Annem bana doğru dönüp imalı imalı güldü. Ben de omuzlarımı "Ne yapayım?" dercesine silktim. Annem çırptığı yumurtaları çırpmaya devam ettiğinde dolaptan bir bardak alıp kendime masadaki sürahiden su doldurdum. Suyu içtikten sonra bardağı yıkayıp tezgaha kaldırdıktan sonra anneme "Benim işim bitti, sana kolay gelsin. Sofrayı hazırlarken çağırırsın."

Annem cevap vermeyince mutfaktan çıkıp odama gittim. Yatağıma doğru hızlı bir uçuş gerçekleştirdikten sonra komodindeki telefonumu elime aldım. Bildirim panelinden gördüğüm Whatsapp mesajları ilgimi çekti ve hemen Whatsapp'a girdim. Arkadaşlarımla olan, zaten 2 arkadaşım vardı, grupta yine okuldan birilerinin dedikodusu yapılıyordu. Ne kadar sohbet hoşuma gitse de bu sefer katılmama kararı aldım ve kitaplığımdan yarım bıraktığım kitabı alıp okumaya başladım.

Kitaba öyle çalmıştım ki evin zilinin çalmasıyla yerimden zıpladım ve odamdan çıkıp dış kapıyı açtım. Kışın azizliğiyle soğuktan donmuş gibi gözüken abim hiçbir şey söylemeden hızla eve girdiğinde kapıyı şaşkınlıkla kapadım. "Hoş geldin abi." dedim imalı imalı. İmamı anlamış olacak ki montunu üzerinden çıkarırken sinirli sinirli baktı "Benim burnumdaki sümük donmuş sense imalı imalı 'Hiş gildin ibi.' diyorsun."

Yaptığı taklitin komikliğiyle bir kahkaha attım ve montunu askılığa asarken yanına gittim ve birden sıkı sıkı sarıldım. Bir an şaşırsa da o da sarılışıma karşılık verdi ve "Hayırdır, sen soğuk nevalesin. Nedir bu samimiyetinin sebebi Lina'cım."

Dediğine sesli bir şekilde ofladıktan sonra "'Üşüdüm, üşüdüm.' diye sızlanıyordun. Sarılıp ısıtmak istedim. Düşünende kabahat!" diyip ondan ayrıldım. Halime gülerek bakarken "Alışık değiliz bize böyle hareketler sergilemene abicim. Anla bizi."

Güven Bana ~yarı texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin