6.5 (final part 1)

3.3K 117 12
                                    

Bilinmeyen Numara: Ona baktığın gibi bakar mısın bana da bir gün?

Başlangıçlar yeni yolların giriş kapılarıdır. Kapıyı araladığın anda ardında daha pek çok kapı olduğunu, çok seçim yapman gerektiğini fark edersin. Yolların inciticidir, ne kadar uçarsan o kadar düşersin ama aynı zamanda ne kadar uçarsan ilerisini o kadar iyi görürsün.

Risk...Bazen risk alman gerekir. Kanatlarını kırmalarına izin veremezsin çünkü günün sonunda elinde kalan tek şey yaşadığın hayat olacaktır.

İnsanların robotlardan farkı hissedebilmesidir, duygularımız seçimlerimizi etkiler. Korku bizi engeller, heves harekete geçirir. Hüzün geri adım atmanı sağlar, öfke yanlış kararlar vermeni sağlar. Aşk ise bunların hepsini yaptırabilir çünkü her duyguyu beraberinde getirir. Aşk aslında tek bir duygu değildir, birçok duygudur ve onu karmaşık yapan da budur. Duygular bazen bizi zorlasa da bizi insan yapan şey duygularımızdır. Aynı zamanda hayatımızı çıkmaza sokan da duygulardır.

Her şey benim korku duygumla başladı, çünkü özgüvensizlik korkaklıktır.

Bir mesaj aldım ve yeni bir sayfa daha araladım, o beyaz sayfaya siyah mürekkebimle daha önce yazamadığım şeyler yazdım. Ben ilk defa kendimi sevdim, ilk defa birine gerçekten aşık oldum. Böylece hayatımdaki bir problem aslında beraberinde bana pek çok şey getirdi. Bu paha biçilmez bir ilerlemeydi. Öncesinde mutlu olmayı başarabilsem de bazı konularda yerimde saymaya devam ediyordum ama şimdi bacaklarımı çivileyen o berbat duyguya hayatımda olabildiğince az yer veriyordum ve özgürce koşuyordum.

O tehlike dolu geceden sonra Özgün beni arabasına bindirip evimin yolunu tutmuştu. Ailem bana soru sorarsa onlara durumları nasıl açıklayacağımı bilmiyordum fakat bunu Özgün çok iyi başarmıştı. Kendi hikayesini baştan sona aileme anlatıp bugün olanları özet geçmişti ve artık tehlikenin geçtiğinin altını çizmişti. Tabii bunlar olurken ben o gerginliğin ardından derin bir uyku çekmekte olduğumdan kendi gözlerimle şahit olamamıştım.

O gecenin sabahında okula gittiğimde Sevda ve Alisa'ya olanları tek tek anlatmıştım. Tepkileri çok karakteristikti: Sevda beni garip hikayelerde olan ve kendini bir türlü tehlikeden kurtaramayan o aptal kızlara benzetmişti, Alisa ise yaşananlardan zarar görmeden kurtulduğum için mutlu olduğunu dile getirmişti. Okul çıkışında Özgün'ü gördüğümde ona doya doya sarılmıştım ve biraz da gözlerim dolmuştu. O da beni azarlayıp alnımdan öpmüştü ve "İşte şimdi gerçekten toz pembe şeyler yaşayabiliriz!" diyip tatlı tatlı gülmüştü.

Yaşananlardan kısa süre sonra Ceyhun Bey'in işlediği suçlardan uzun süreli bir hapis cezası aldığını öğrenip rahatlamıştım. Özgün öz babasıyla gözlerimin önünde tanışmıştı ve bu manzaraya ciddi ciddi ağlamıştım. Nergis Hanım, Aydın Bey'i gördüğünde tam anlamıyla donup kalmıştı, sonrasında yüzünde gerçekten içten bir gülümseme oluşmuştu.

Bunun mutlu bir son olmadığının farkındaydım çünkü istesek de istemesek de hayatımız boyunca istemediğimiz şeyler yaşayacaktık çünkü hayat zaten sadece mutluluk değildi.

Özgün'den o tehlikeli gecenin ayrıntılarını  bana açıklarken aslında onun bunlar olmadan çok daha önce Arya ve Kerem'e haber verdiğini, ondan hiçbir şekilde haber alamazsalar tehlikeli bir durumda olacağını söylediğini anlatmıştı. Aslında hiç de fark ettirmeden işlerini sakince yürütmüştü ve bu çıkmazdan kurtulmuştu.

Annem başta bana çok kızmıştı, gerçekten ciddi bir kavga etmiştik ama sonra ona kendi hislerimi düzgün bir şekilde açıklayınca biraz olsun yumuşatabilmiştim.

Hayat bir şekilde devam ediyordu, kaderin çarkları hala dönüyordu. Olan o kadar şeyden sonra yaşıyordum ama ölüm korkusunu dibine kadar hissetmiştim.

"Bitti sonunda!"

Çömelip derin nefesler alıp verdiğimde Özgün'ün yanıma çömeldiğini hissetsem de onun olduğu tarafa bakmadım. Romantik heveslerimiz yüzünden canım çıkmıştı!

Özgün üniversite sınavına girip istediği üniversiteyi kazanmıştı ve şehirden ayrılmasa da yeni evlenen annesi ve babasının evi ile okulu arasında çok yol vardı. Bu yüzden kendine okuluna yakın bir yerde ev tutmuştu ama evin birkaç sıkıntısı vardı. İlk sıkıntısı duvarların boyalarının çok koyu olmasıydı. Eve girince boğuluyor gibi hissediyordum. Bu sebeple açık renk bir boyayla evin duvarlarını boyamıştık. Bunu bir boyacıya da yaptırabilirdik ama romantik heveslerimiz yüzünden canımız çıkmıştı! Neyse ki ev çok büyük değildi, bu yüzden boyamamız gereken yerler daha azdı.

"Her yeri ben yapardım ama bırakmadın ki güzelim!"

Özgün'ün söylenmesini duyunca ona doğru döndüm ve tek kaşımı kaldırdım. Beni hep kalbimden vuruyordu pislik! Soluklarımı düzelttikten sonra Özgün'e baktım. Sevdiğim sıcak kahve tonu saçları terden ıslanmıştı ve birkaç tutamı alnına yapışmıştı. Üzerindeki siyah kısa kollu tişört iyice gövdesini sarmıştı.

"Güzel gözlerini üzerimden çekmezsen seni her an öpebilirim."

Aniden bana yönelttiği söze karşılık yanaklarımın ısındığını hissettim. Yan bir bakış atıp gözlerini hafif kısarak gülümsediğinde kalbimin yanmaya başladığını anlamıştım ama yine de gözlerimi kaçırmadım. Utangaçlıktan edepsizliğe geçiş yapmış gibiydim. Çok kısa bir süre sonra Özgün'ün yoğun bakışları bana döndü. Yaslandığım duvardan yavaşça doğruldum ve cürretkar bakışlarımı ona yönelttim.

"Mucizevi birisin." Bana yaklaşıp saçlarıma dokunmaya başlamıştı. Duygu yoğunluğuyla gözlerimi kapattım. "Nasıl yani?"

"Bakışlarınla içim gidiyor, gözlerin gözüme her değdiğinde kendimi aşılması imkansız bir labirentte buluyorum. Labirent tamamen sana olan duygularımdan oluşan ve daha keşfedemediğim pek çok yerden oluşan bir yer. Ben o labirentte tutsak değilim, orada ölene kadar kalabilirim. O duvarlar beni bir kez olsun kurtuluş aşkıyla yanıp tutuşturmadı. Çünkü esir olacaksam sadece sana olan duygularıma esir olurum. Bu esaretin en güzel şekli."

Kalbim her bir cümlesiyle göğüs kafesimin içinde büzüşürken hayran hayran ona baktım. "Asıl mucizevi olan sensin, o aptal aletlerin ötesinde kalbime dokundun. Görmeyi reddettiğim şeyleri görmemi sağladın. Başıma gelen en güzel şeysin." Sözlerim bittiğinde ona karşı son derece açık olduğum her saniyenin bana utançtan çok rahatlık verdiğini fark ettim. Özgün bana yaklaşıp o öldürücü hamleyi yapıp dudaklarımızı birleştirdi ve bana çok sakin, çok narin bir öpücük bahşetti. Kendiliğinden kapanan gözlerim kısa süren öpücüğün sarhoş edici etkisiyle yavaşla açıldı ve dibimde duran bal rengi gözlerle karşılaştım.

Bu hissi hiçbir şeye değişemezdim.

Güven Bana ~yarı texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin