*Anıl, Lina'nın abisinin ismidir.
Ayrıca bunlar karakterlerin benim zihnimde oluşan dış görünüşlerine yakındır, siz kendi zihninizde istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz :)
****
Quiz ve sınavlarla dolu bir haftayı atlatmayı başardığımda cumartesi günü geç yattığım için 12'ye kadar uyumuştum. Uyandığımda ismini Hayri'den "Gizemli" ye çevirdiğim kişiden kış uykusuna yatmış olduğuma dair mesajlar almıştım. 4 günde her akşam konuşmuştuk ve onun hakkında daha çok şey öğrenebilmiştim. Kız kardeşi ondan bir yaş küçüktü ve sürekli kavga ediyorlardı. Bir kere "Sen bana ters baktın." kavgası bile etmişlerdi. Gözlerinin kahverengi olduğunu da öğrenmiştim. Onunla konuşmaya başladığım ilk zamanlarda Barkın'a olan aşkıma ihanet ediyor gibi hissetsem de zamanla bunu aşmıştım. Onunla arkadaş gibi olmuştuk. Saçma sapan konuşup boş yapıyorduk. Konuşmalarımızda bolca random oluyordu. Kim olduğunu hala deli gibi merak etsem de kendini açıklamak istememesine saygı duyuyordum.
Abim sadece Pazar, Çarşamba ve Cuma'ları çalıştığı için evdeydi ve beni darlıyordu. "Lina onu getir, Lina su getir, Lina gömleğimi ütüle." ve çok daha fazlası cümle ile emirler yağdırmıştı. Bir süre sonra o çalıştığı için ona gösterdiğim saygımdan yerine getirdiğim emirlerini yerine getirmemeye başlamıştım.
Ayrıca test çözerken bir yandan da sürekli telefonuyla ilgileniyor ve sırıtıyordu da. Sürekli telefonla ilgilenmesi kabul edilebilir bir durumdu ama sürekli sırıtması...İşte bu kabul edilemezdi. Abimi seviyordum ve görümcelik damarım tuttu mu tutuyordu. Abimin daha önceki sevgililerine kötü davranmıştım, kabul etmeliydim. Fakat daha bana resmini bile göstermediği birine ister istemez sinirleniyordum.
"Telefonu bırak da dersine çalış." diye bağırdım mutfaktan salona doğru. "Sen işine bak." diye karşılık alınca salata için doğramakta olduğum salatalığa eziyet etmeye başladım. Salatalık doğrama işi bittikten sonra sıra en nefret ettiğim soğana gelmişti. Salatalık ve domatesle gidiyordu ama kesinlikle tek başına gitmeyen bir şeydi ve gözlerimin yanmasını sevmiyordum.
Soğanı 2 ye bölüp olabildiğince geri çekilip sanki radyoaktif bir madde ile deney yapıyormuş edasıyla doğramaya başladım. Fakat bir süre sonra bu taktiğim işe yaramadı ve soğan yüzünden kendimi sulu sulu ağlarken buldum.
Yanan gözlerimi kırpıştırıp tavana doğru baktım ve derin bir nefes aldım. Soğanı doğradıktan sonra salataya yağ-tuz-limon üçlüsünü ekledim ve hala kendine gelemeyen gözlerimi yıkadım.
Telefonuma gelen bildirimi duymamla beraber masanın üzerinde duran telefonumu elime aldım ve bildirime baktım. Bu Instagram'dan gelen bir takip isteğiydi.
Kullanıcı adı "seytaninpabucu" ve adı da Tuna Poyraz olan biri bana istek atmıştı. Tam isteği atan kişiyi stalklayacağım sırada Whatsapp'tan gelen bildirimle oraya geçtim.
Gizemli: Naber?
Kaşlarım çatıldı. Gizemli? Tuna Karan??
Hemen Instagram'a geri döndüm ve Tuna isimli kişiyi stalklamaya başladım. Birkaç tane ortak takipçimiz vardı ve hepsi de bizim okuldandı. Profilinde basketbol oynarken çekildiği bir fotoğraf vardı.
Zihnimdeki yap-boz parçalarını birleştirmeye çalışırken gözlerimi kırpıştırdım. O sırada Whatsapp'tan bir mesaj daha geldi.
Gizemli: En sevdiğim renk mavi olduğu için görüldü attın değil mi?
Lina: Tabi ki demek isterdim ama hayır flsldşwş
Lina: Instagram'da bir işim vardı da.
Gizemli: Neymiş o iş?
Ona ne olduğunu söylersem ve takip isteği atan kişi oysa bunu saklamaya çalışırdı ve riske girmek istemiyordum. Her ne kadar onun gizliliğine saygım olsa da takip isteği atan oysa onun kendi gizliliğini koruma gibi bir sorunu olmadığını ya da gizlice beni stalklamaya çalışacağını düşünüyordum. Gizli işler çevirirse ben de bir takım gizli işler çevirebilirdim.
Lina: Takip ettiğim kişilerin listesini temizliyordum, çok bot hesap takip ediyorum da.
Gizemli: İyiymiş, temizlerken profiline salyaları akarak bakma olasılığı olan kişileri de silmelisin bence.
Lina: Senin bu kişilerden olma ihtimalin yüzde kaç?
Gizemli: Bilmiyorum, yüzde bir falandır olsa olsa, ama bilirsin ben olasılıklara inanmam. İmkansız diye bir şey olmadığı gibi hiçbir şey kesin olamaz da. Matematik, olasılık falan beynimizi yıkıyorlar bizim.
Lina: Sen kafayı sıyırmışsın kdkskdlslq
Gizemli: Bana profilini hatırlattığın için sağol, sanki yeterince girmiyormuşum gibi bir kez daha girip huzurlanayım.
Gözlerimi kapatıp gülümsedim. Bu sözleri beni mutlu ediyordu ve eksilerde olan özgüvenimi yükseltiyordu. Tuna Karan'ın isteğini kabul edip geri takip atma gibi bir şey yapmadıktan sonra tezgaha yaslanmaktan ağrıyan belimi ovuşturdum. Salona gitmem daha iyi olacaktı. Mutfaktan çıkıp salona geldiğimde abim tekli koltukta yan bir şekilde uzanmış, koltuğa sığmayan bacaklarını koltuğun kenarından aşağıya doğru uzatmış ve yine telefona bakarak sırıttığı bir pozisyondaydı.
Ona bakıp gözlerimi devirdikten sonra 2 kişilik koltuğa yatıp telefonumla ilgilenmeye devam ettim. Instagram keşfetimde boş boş gezinirken yine Whatsapp'tan mesaj geldi. Bildirime tıklayıp konuşmaya gittiğimde bir fotoğrafla karşılaştım.
Gizemli:
Gizemli: Bu fotoğrafta çok güzelsin, sil.
Lina: Oldu, başka bir emriniz?
Gizemli: Seni kendime saklamak istememde ne sakınca var ki. Bence gayet masum bir istek.
Lina: Bana nedense psikopatça geldi.
Gizemli: E kapıyoruz senden birkaç psikopatlık doğrudur flaldlqllslq
Lina: Psikopatla Aşk?? Yaz bunu bir kenara, bayağı ilgi görür bu kurgu.
Gizemli: Vay, vay, vay...Kabul etmeliyim bu cümle çok sert fakat çok yerindeydi.
Lina: Bilirsin, sert konuşmayı çok severim.
Bu sözü söyledikten sonra neden bir binayı patlatıp önünde havalı havalı yürüyor gibi hissetmiştim. Ayarlarım gerçekten bozulmuştu.
Gizemli: Korkmalı mıyım?
Lina: Kork bendeeen
Gizemli: Korkuyorum zaten.
Gizemli: Fakat senden değil, seni kaybetmekten.
(Görüldü ✓ ✓)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven Bana ~yarı texting~
Cerita PendekAyaklarımı bağlayan, ruhumu zincirleyen bu duygu; benim lanetimdi. Asla "Ben böyleyim." diyemedim. Hakkımda söylenen her söz tenime sicim gibi yağan buz taneleri gibiydi. Kozama kapandım, kırıldım. Küçük bir umut ışığı bir gün perdemden içeri sızdı...