Yolun ortasında durmuş boş boş telefona bakıyordum. Bu da neydi böyle? Birileri kesin bana şaka falan yapmaya çalışıyordu. Nedense herhangi birinin beni seviyor olma ihtimaline inanmıyordum. Ayrıca Barkın'a bakışımı görmüştü. Bu beynimde tehlike alarmlarının ötmesine sebep oluyordu. Kendimi sakinleştirip yavaşça yürümeye başladım ve mesaja klişe bir cevap verdim.
Lina: Sen kimsin?
Bilinmeyen Numara: Kaderin...
Sinirlenmiştim, kimdi bu benimle dalga geçen andaval? Kızlar benim bu sevgi, aşk konularında hassas olduğumu bilirlerdi. Bu sebeple onların yaptığı bir şaka olma ihtimalini eledim ve fazla düşünmeden sinirle cevap yazdım.
Lina: Amacın ne senin? Benimle uğraşan salaklardan biriysen uğraşmamanı öneririm.
Bilinmeyen Numara: Seninle kim uğraşıyor?
Lina: Sen benim soruma cevap ver!
Mesajlaşırken sinirlendiğimi belli etmek için emoji saçmalıklarına girişmezdim. Sadece mesajın sonuna ünlem koyardım ve o an sinirliydim. İçimde küçük bir taraf birinin cidden beni sevdiğini ve bu sebeple bana mesaj attığını haykırırken o tarafı bastırdım. Özgüvensiz bir insanın tekiydim. Evden dışarı çıkmaz, okulda sadece arkadaşlarımla takılırdım. İnsanlarla konuşmaya çekinirdim. Kırılgandım, biri beni kolayca kırabilirdi. Eksiktim, eksik yanımı arkadaşlarım dolduruyordu. Sınıfın arkalarında oturan o yalnız insanlardan olmaktan korkardım. Hayat arkadaşlarım varken bile zor geliyordu, olmaması çok daha zor olurdu. Kendimi üzecek her şeyden uzak durmaya çalışıyordum çünkü düştüğümde zor kalkıyordum. Aşk...beni en kolay üzecek şeydi. Bu sebeple Barkın'a açılmayı bir kere bile düşünmemiştim.
Düşmemek için her şeye şüpheci yaklaşmaya çalışıyordum. Bu sebeple ismini bile bilmediğim bir insanın attığı mesaja fazla anlam yüklememeliydim.
Kafamdan bunlar geçerken gelen mesajla tekrar telefonuma döndüm.
Bilinmeyen Numara: Sence kim olduğumu bilmeni istesem bunu başta yapmaz mıydım?
Lina: O zaman attığın mesajlarla ilgilenmiyorum. Gidip başkasıyla uğraş.
Attığım mesaj sonrası yazacağı mesajı beklerken dediğim şeyle yaptığın şeyin tezatlığını fark ettim. Telefondan kafamı kaldırdığım sırada aniden kafamı ağaca vurdum. Acıyla inleyip söylendim. "Bu ağacı buraya kim koydu?!"
Ne dediğimi kesinlikle bilmiyordum. Alnıma elimi götürüp kanayıp kanamadığına baktım. Kanamıyordu, fakat moraracağına adım gibi emindim. Sinirle ayağımı yere vurdum. O sırada yine bir mesaj geldi.
Bilinmeyen Numara: Mesajlarımla o kadar çok ilgilenmiyorsun ki düz yolda yürürken ağaca çarpabiliyorsun flsldşwşwğeğ
Yaptığım her şeyi nasıl görebiliyordu? Etrafa bakındım. Ortalıkta dolan 2-3 öğrenciden başka kimse yoktu ve onlar da telefonlarıyla ilgilenmiyordu.
Lina: İnan bana seninle daha fazla uğraşamayacağım.
053** *** **** numaralı kişi engellendi.
Anonimi engellediğimde içim rahatlamıştı. Acıyan alnımı tutarak otobüs durağına yürüdüm ve ilk defa durağa vardığım gibi gelen otobüs nedense hayatımın tüm şansını burada harcadığımı hissettirdi.
Otobüse binip kartımı bastığımda şanstan eser kalmadığını anladım çünkü otobüs tıklım tıklımdı. Zorla arkaya doğru yürüyüp sırt çantamı bir omzuma asıp diğer elimde tepedeki tutunma yerini tuttum. Çantamı astığım kolumla da direği tuttuktan sonra bu havasız otobüste eve varana kadar hayatta kalma savaşı verdim. Dışarısı soğuk olduğu için cam açılmıyordu ve içeride nefes almak çok zordu.
Nihayet ineceğim durak geldiğinde kediden kaçan fare gibi hızla otobüsten indim. Eve doğru koşar adımlarla giderken yüzüme vuran soğuk rüzgar muhtemelen burnumu kızartmıştı. Eve geldiğimde pantolonumun arka cebinden çıkardığım anahtarla eve girdim ve hemen kapıyı kapatıp dışarısıyla bağlantımı kestim. Montumu da çıkardığımda evin sıcak havasıyla mayıştım. Neden koşmak gibi bir salaklık yapmıştım sanki? Eylemlerimin sorgulanması gerekliydi.
Odama geçip çantamı sırtımdan çıkarıp yatağa koydum. O sırada çantamın şişe konulan fileli kısmındaki beyazlık dikkatimi çekti. Elimi oraya attığımda bunun bir kağıt ve yara bandı kutusu olduğunu anlayıp kaşlarımı çattım. Kağıdın ön tarafını çevirdiğimde ise gördüğüm cümle evin sıcaklığında birden titrememi sağlamıştı.
"Gerçek hayattan beni engelleyemezsin buzlar kraliçesi. Bu yara bandını mesajlarımla ilgini çekip kafanı ağaca vurmana sebep olduğum için özür olarak kabul et :)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven Bana ~yarı texting~
القصة القصيرةAyaklarımı bağlayan, ruhumu zincirleyen bu duygu; benim lanetimdi. Asla "Ben böyleyim." diyemedim. Hakkımda söylenen her söz tenime sicim gibi yağan buz taneleri gibiydi. Kozama kapandım, kırıldım. Küçük bir umut ışığı bir gün perdemden içeri sızdı...