"Hayır, saçmalama Alisa, bir şeyler hissetmem için çok erken. Hem Sevda Barkın beni düşürdüğünde ne hale geldiğimi gördü. Değil mi Sevda?"
Hülyalara dalan Sevda'yı kolundan tutup yanıma çektim. Sevda bir anda zıpladı ve "Ha?" diyip anlamamış bir şekilde baktım. Elimi alnıma koyup "Kime soruyorsam?" diye söylendim. Sonra aklıma yeni gelmiş gibi etrafa baktım. "Hoca gelmemiş mi?"
Alisa gözlerime doğru elini salladı. "Günaydın." dedi sonunu uzatarak. Gözlerimi aptal aptal kırpıştırdım. Bana ne oluyordu böyle? Korktuğum şey başıma mı gelecekti?
Korkma.
İç sesim bana sürekli korkmamam gerektiğini söyleyip duruyordu. Kendime temelini sağlam attığım bir bina kurmaya çalışıyordum, öyle ki hiçbir deprem yıkıp geçememeliydi. Oysaki iç sesim bana depremlerin yıkıcılığının da benim elimde olduğunu söyleyip duruyordu.
Değer verdiğin kadar üzülürsün, değer verdiğin kadar yanarsın. Fakat birine ne kadar değer vereceğine kim karar veriyordu. Aşk da neyin nesiydi? Benden izinsiz başkalarına değer veren kalbi hain ilan etmek hiç de yanlış gelmiyordu.
Kalbimin elimden uçup gitmesinden çok korkuyordum. Onu tutmak için ellerimi yukarı doğru uzatırken yerdeki bir taşa takılıp düşmekten çok korkuyordum. Çünkü küçük depremler bile beni yıkıp geçebiliyordu.
Güven ona
Güvenecektim, güvenmeliydim. Bu hayatta risk aldığın kadar yaşardın. Ne kadar çok risk alırsan o kadar çok büyürdün, öğrenirdin. Ve ben bu riski almalıydım.
"Tamam." dedim kendi kendime. O sırada Sevda ve Alisa'nın ilgisini çekmiştim. "Ne tamamı?"
İkisi aynı anda bu soruyu sorduğunda düşünce denizimden çıktım ve "Yok bir şey." diyerek geçiştirdim. Onlar da fazla üstünde durmadılar.
Bu garip ders saatinde dışarıya çıkmaya karar verdik ve soğuk havada çardaklardan birinde dona dona oturduk. Neden yaptık? Biz de bilmiyorduk. Her birimiz bazen anlamsız şeyler yapıyorduk ki bu bizi tamamlayan şeylerden en önemlisiydi.
Sonrasında kalan 3 ders bol bol sıkılma ve uykulu ruh halinde geçtikten sonra çıkışta Gizemli ile konuşmaya başlamıştım. Eve girerken elimde telefon attığı uzun mesajı okuyordum.
Gizemli: En sevdiğim renk mavidir gerçi sen bunu biliyorsun fkwkflq ev yemeği olarak kuru-pilav favorimdir. Fast food olarak hamburger ve pizza arasında gidip geliyorum. Burcum Boğa, fazla burçlara inanmasam da yemeği sevmem tam da burcumla uyuşuyor. Hardala alerjim var. En sevdiğim hayvan yılandır çok koynumda besledim çünkü kdkelflwldkq
Lina: Sen delisin dlwldlqoş
Gizemli: Kim akıllı ki?
Lina: Doğru flsldlldlw
Telefona bakarak sırıtırken birden kafama vurulmasıyla kendime geldim ve arkama baktım. Abim oturduğum koltuğun yanında dikilmiş bir şekilde bana bakıyordu. Ne zaman işten geldiğini bile anlamamıştım.
"Ne sırıtıp duruyorsun sen vitaminsiz?"
Kalbim telaşla hızlı hızlı atmaya başladı. Ne yalan uyduracağımı düşünürken aniden aklıma çok mantıklı bir yalan geldi.
"Alisa'yla konuşuyorum abicim, ne oldu bir problem mi var?" Abimin sert yüzü anında yumuşadı ve "Ha, tamam o zaman." Tam yanımdan giderken tekrar bana döndü ve üstüme baktı. "Üzerini değiştirmeyi düşünmüyor musun sen akıllı kardeşim?"
Üzerime baktığımda hala okul formasıyla olduğumu anlayıp hiçbir şey söylemeden odama doğru hızlı hızlı yürüdüm. Odama girdiğimde bu soğukta sıcak bir duşun iyi geleceğine karar verip banyoya yöneldim ve hızlı bir duş aldım. Duştan çıktığımda buruşmuş parmaklarıma dudaklarımı büzdüm. Duşta az durduğumda bile böyle oluyordu ve hiç hoşuma gitmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven Bana ~yarı texting~
Krótkie OpowiadaniaAyaklarımı bağlayan, ruhumu zincirleyen bu duygu; benim lanetimdi. Asla "Ben böyleyim." diyemedim. Hakkımda söylenen her söz tenime sicim gibi yağan buz taneleri gibiydi. Kozama kapandım, kırıldım. Küçük bir umut ışığı bir gün perdemden içeri sızdı...