Tatildeyken olanları düşündüm. Tanımadığımız bir adamı çarpmamı, ve bayılan adamı ordan oraya taşımamızı. Ayağım burkulduğunda yardım etmesini... Bana bu kadar ters davranmasa, biraz daha ılımlı olsa, ah keşke öyle olsa...
***
Sabah okul için erkenden hazırlanıp mutfağa indim. Tost yapmıyordum ki merdivenden birisinin indiğini duydum.
"Uyandırdım mı?"
"Hayır. Uyku tutmadı."
Tilki dolaptan soğuk su çıkarıp bardağa doldurdu.
"Sana da bir şeyler hazırlamamı ister misin?"
"Gerek yok."
Elindeki suyu içti. Gerek yok. Aptal! Kabasın kaba!
Tostumu aldım. Bugün durağa giderken yiyecektim.
"Sen hayırdır? Nereye?"
Mutfak sandalyesini çevirip oturdu.
"Okula."
"Bu saatte mi?"
"Okulum burdan uzakta. Otobüs de bu saatlerde var. Yoksa yetişemem."
"Okulunun yolunu biliyor musun?"
Ne kadar saçma bir soruydu bu??
"Evet, tabiki."
"İyi," Saçını karıştırıp ayağa kalktı. "Ben bırakacağım seni."
Ne?
"Gerek yok. Zaten birazdan gelecek otobüsüm."
"Sevgi abla istedi. Mehmet abi bırakacaktı ama okula geç gitmek işime gelir."
"Bırakmak zorunda değilsin. Ben kendim giderim. Sevgi ablaya söylemem merak etme."
"Farkında mısın Aylin bilmiyorum ama geldiğinden beri her şeye itiraz ediyorsun."
Evet, bunun farkındayım.
"Senin için dedim. Boşuna otobüste sürünme diye."
"Otobüsle gitmeyeceğiz. Mehmet abinin arabasıyla gideceğiz."
"Nasıl?"
"Seni alıp bırakacağım. Sonra okula döneceğim. Mehmet abi de okulun yakınında çalışıyor zaten."
"Ehliyetin var mı?"
"Var."
"Emin misin?"
"Uzatma Aylin. Üstümü değiştirip geliyorum. Sen de tostunu yiyorsan ye ben inene kadar."
Mutfaktan çıktı. Şaşkınlığımı tostumu yerken gidermeye çalıştım. Bay suratsızla yolculuk. Belki aramızdaki buzları eritebilirim.
Kısa bir süre sonra aşağı indi.
"Hadi."