"Önümden çekilir misiniz?"
"Yanlış anlaşıldım galiba." Ellerile omzumu tutup yavaş yavaş geri itti. Arkamda kitaplığı hissedince sıkışmıştım resmen. Daha da yakınlaşıyor ve bir şeyler geveliyordu. Hızlı hızlı nefes alırken hala gitmem gerek diyordum. Işıklar yanıp sönüyordu.
"Tamam, gidersin. Biraz eğlenelim."
***
Omzumdaki eli boynuma çıkmış sıkıyordu. Tenime deyse çapılacaktı ama sanki biliyormuş gibi kıyafetimden tutuyordu.
"Karşı koyamazsın." Biraz daha yakınlaşmıştı ki yumruğumu sıkıp çenesinden yukarı doğru yumruk attım. Ne olduğunu şaşırmışken kolumu sıkıca tuttuğundaysa burnuna yumruk attım. Yere çökmüş yüzünü tutuyordu. Bir de sinirden tekme attım.
"Sakın, sakın beni hafife alma."
Koşarak oradan uzaklaştım. Otobüs durağına vardığımda durmadan koşmaya devam ettim. Bir önceki durağa geldiğimde gözlerimden yaşlar akıyordu. Ama buna ağlamak denemezdi. Daha çok şok olmuştum.
Karanlık durakta oturup yüzümde hiçbir ifade olmadan yanaklarımdan süzülen soğuk yaşlarla beklemeye başladım. Bacaklarım titriyordu. Çantamdan bir sigara ve çakmak çıkarıp titreyen ellerimle yaktım.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Polise şikayet etsem, evdekileri tehlikeye atmış olacaktım. Ama bu şerefsizin cezasız kalmasını da istemiyordum. Karar verdiğim tek şey vardı ki bir daha oraya geri gitmeyecektim.
"Aylin?" Sesin geldiği yöne döndüğümde Tilkiyi gördüm. Hızla göz yaşlarımı sildim ve sigarayı attım.
"Ne oldu bu halin ne?" Hızlı adımlara yanıma geldi.
"Hiç. Hiçbir şey." Sesim titriyordu. Ağladığım anlaşılmasın diye başım eğmiş gözlerimi kaçırıyordum.
"Aylin ne oldu söylesene?!" Duran göz yaşlarım tekrar akmaya başladı. Bir an düşünmeden Tilkiye koşup sarıldım. O da ne olduğunu anlamamış bir şekilde elleri havada kalmıştı. Sonra ellerini indirip o da bana sarıldı ve az önceki sert sesi yumuşadı.
"Tamam, sakin ol." Elleriyle saçlarımı okşadı. Sarılmak o kadar iyi gelmişti ki. Az öce yaşadığım o korkunç olaydan sonra güvenebileceğim biriyle sakinleşmiştim.
Yavaş adımlarla durağa oturduk. Ne o bir şey söylüyordu ne de ben. Ağlamam kesilmişti. Bir süre sonra da otobüs geldiğinde binmiştik.
"Senin ne işin var burda?" Konuyu ve kafamı dağıtmak için konuşmuştum.
"Seni almaya geliyordum. Yürüyeyim biraz dedim sana denk geldim. Asıl senin ne işin vardı orda?"
"Hiç. Sevgi ablayla Mehmet abiye ne dedin?"
"Yine çalışmaya gittik dedim. Ama bu yalanı bir daha yutacaklarını sanmam."
"Bir daha gerek kalmayacak zaten."
"O ne demek?"
"İstifa ettim."
"Onun için mi ağlıyordun?" Tekrar gözlerim dolmuştu ve boğazım düğümlenmişti.
"Hayır. Konuşmak istemiyorum."