"Hoşgeldin Aylin abla."
"Hoşbuldum minik fareler."
"Aylin abla ödevlerimize yardım eder misin?"
Biraz düşündüm. Ders çalışmam gerekiyordu ama yüzüme öyle tatlı bakıyorlardı ki hayır diyemedim.
"Tabiki."
Çantamı kapının girişine koydum ve yardım etmek için kitaplarının açık olduğu masaya yöneldim.
***
Ödevlerinin çoğunu halletmiştik. Gürcan hayran olmuş gibi bakıyordu.
"Aylin abla sen bu kadar şeyi nerden biliyorsun?"
"Ben de bu dersleri gördüm."
Zeynep gülerek araya girdi.
"Tilki abi de gördü ama o bilmiyor."
Tilki oturduğu yerden kalkıp Zeynep'in yanına geldi.
"Şşş ne demek bilmiyor. Geçen gün kim yardım etti size he?"
"Tamam tamam şaka yaptım."
"Ha şöyle."
Saat geç oluyordu.
"Çocuklar ödevinize siz devam edin. Az önce anlattığım şeyler zaten. Ben de dersime çalışayım. Sorunuz olursa yanıma gelirsiniz."
"Tamam."
"Teşekkür ederiz Aylin abla."
Odaya çıktım yatağıma uzanıp kitaplarımı önüme serdim. Kütüphanede çalışmak her zaman daha iyiydi. Saat ilerledikçe başım ağırlaştı, taş oldu, yastığa düştü.
Sabah kalktığımda her yerim tutulmuştu. Ders kitaplarımın içinde uyuyakalmıştım.
Hafta sonu kahvaltısını hazırlamaya yardım etmek için hazırlandım. Hava güzeldi. Çiçekli elbisemi giyip saçlarımı topladım. İndiğimde Sevgi abla sofrayı kurmaya başlamıştı.
"Günaydın."
"Günaydın kızım. Erken kalkmışsın biraz daha uyusaydın."
"Biraz ters yatmışım da, boyun ağrısına uyandım."
"Banyoda ilaç dolanında kas gevşetici var. İstersen sür. İyi gelir."
"Kahvaltıdan sonra bakarım. Neye yardım edeyim?"
"Sen git önce kremi sür de sonra bakarız."
Zorlamadım.
"Öyle olsun."
Merdivenlere yöneldiğimde Mehmet abi elinde ekmek poşetiyle geldi.
"Günaydın Mehmet abi."
"Günaydın kızım."
Banyoya çıkıp ilacı aradım.
Sevgi abla ve Mehmet abinin bana 'kızım' demelerine alışamamıştım. Sevmediğimden değil de ne bileyim. Kısa zamanda çok samimi olmuştuk. Yani kimsenin bu kadar az tanıdığı bir toplama aileyle tatile çıkması beklenemezdi, değil mi?