Gözyaşlarımı sildim ve gözlerimi açtım.
"Aylin?"
***
"Tilki?"
Elimdeki sigarayı attım ve karanlıkta yüzümü görmemesini umarak saçımı düzeltiyormuş hibi yapıp yanaklarımdaki ıslaklıkları sildim.
"Ne işin var senin burada?"
"Mehmet abi bugün alamayacakmış seni, ben almaya geldim. İyi misin?"
"İyiyim."
Yanıma oturdu.
"Görünmezlik dışında başka özelliklerim de var, mesela yalan söylendiğinde anlayabiliyorum."
"Peki, o kadar da iyi değilim. Kötü bir gündü."
"Sigara içirtecek kadar mı? Hiç öyle bir tipin yok."
"Bazen içiyorum. Sevgi ablaya söyleme lütfen."
"Söylemem. Bana da bir tane verip olanları anlatırsan."
Çantamdan ona da bir sigara çıkardım.
"Neden merak ediyorsun?"
Sigarayı ve çakmağı uzattım.
"Aynı evde yaşıyoruz sonuçta. Birbirimizi tanımalıyız."
Sigarasını yakıp çakmağı geri uzattı.
"Ben de senin sigara içtiğini bilmiyordum."
"İçmiyorum. Senin gibi, bazen."
Kafamı salladım.
"Anlatmanı bekliyorum."
"Çok saçma bir şey, anlatmaya değmez."
"O kadar saçmaysa neden ağlıyordun?"
"Ağlamıyordum. Nezle olmuşum galiba ondan öyle zannetmişsindir."
"Yalan..."
"Hoşlandığım çocuk başkasıyla çıkmaya başladı. Bu kadar."
"Sabah konuştuğun çocuk mu?"
"Ne?"
"Giderken gördüm. Sana çantasını veriyordu."
"Evet. Onlar mutlu mesut kahvaltılarını yaparken benden çantasını taşımamı istedi."
"Ne büyük dertler var Allah'ım."
"Dalga geçme. Demiştim büyük bir mesele değil. Sadece, biraz dolmuşum. Bu da üstüne geldi."
"Siktir et."
"Pardon?"
"Siktir et. Başka kıza gitmiş diye arkasından mı ağlayacaksın? Kızım sen adamı çarparsın. Gerçek anlamda."