O zaman uzun bir bölüm daha gelsin =)
Filiz ana kucağında uyuyan bebeği sevgi ile alnından öptü, “Özür dilerim küçük,” diye fısıldadı ve üstünü iyice örtüp, arabadan indi. Yankı’yı bulmak zor olmamıştı ve acılı yengeyi oynamak için de pek bir rol yapmasına gerek kalmamıştı. Çünkü gerçekten de iyi değildi.
Şimdi de Yankı ile yüzleşme vaktiydi.“Merhaba, Yankı Adalı diye birini arıyordum.”
“Kasabalı!” diye seslendi genç bir çocuk yan taraftaki tekneye.
Yankı pencereden uzattı başını ve “Efendim Fırat?” dedi.
“Bu abla seni arıyor.”Yankı tekneden çıkıp, karşısındaki bakımlı kadına baktı. “Buyurun.”
“Merhaba, seninle konuşmam gereken bir konu var. Önemli.”
“Sizi dinliyorum.”
Kadın etrafına baktı, “Burada olmaz. Yasemin’le ilgili. Arabaya binelim, orada konuşuruz.”“Yasemin mi?” dedi şaşkınlıkla. “O iyi mi?”
“Gel, konuşalım.”
Yankı ellerini omzuna attığı bezle silip, hemen çıktı tekneden ve kadının indiği büyük arabaya birlikte bindiler.Tam karşısındaki koltuğa oturmuştu ki kadının oturduğu yerin yanındaki pembe ana kucağını gördü. Minik bir bebek eldivenli elini ağzına yakın bir yere koymuş, uyuyordu. Gülümsedi. İçindeki bir boşluk yerli yerine oturmuştu sanki. Garip bir duyguydu. Uzun zamandır bir bebek görmemesindendir.
“Torununuz mu?”
Kadın başını salladı, “Sayılır.”
“Sizi dinliyorum. Yasemin ile ilgili dediniz.”
“Bak bunu sana nasıl diyeceğimi bilmiyorum. Ama o iyi değildi Yankı. Sana ulaşmaya çalıştı, çok kez. Ama...”
“Ama...”“Olmadı. Ulaşamadı. Bende yeni öğrendim her şeyi.” Gözündeki yaşı sildi. Acıdan değil, vicdan azabından akıyordu o yaşlar. “Hale ile tek başlarına üstesinden gelmeye çalışmışlar her şeyin.”
“Bakın açık olur musunuz? Ben bir şey anlamıyorum. Yasemin nerede? Nasıl?” aklını yitirecekti.Filiz başını salladı, “Bundan üç-dört ay önce yurt dışına dil öğrenmeye gideceklerini söylediler. Pek sorgulamadık. Bu hep hayalleriydi.” Yutkundu, “Kabul ettik ve gittiler. Gayet mutluydular. Ne zaman arasak neşeleri yerindeydi. Bir şeyden şüphelenmedik.”
“Biraz daha hızlı olsanız! O iyi mi?”
“Hamileymiş.”Yankı birden yandaki ana kucağına baktı ve kafası karışık bir şekilde “Yasemin ha-hamile miydi?” diye sordu.
“Evet. Sekizinci ayına yeni girmiş,” dedi elindeki belgeyi ona uzatarak.
Yankı kadının elinden aldı. İçinde Yasemin’in hamile kaldığı tarih yazıyordu. Son gece... O sahilde birlikte oldukları geceydi bu.“O zamanlar birlikteydik,” diye fısıldadı. “Son... Son gecemizdi.” Sonra kadının bakışlarını kaçırdığını görünce, utandı. “Şey özür dilerim. Yani...”
“Tamam, özelini merak etmiyorum. Sancısı evde başlamış. Kızım da ne yapacağını bilemeden paniklediği için donup kalmış.”
“O İYİ Mİ?” diye gürledi Yankı.“Doğum evde olmuş Yankı. Ama sadece... sadece kızın kurtulmuş. Yasemin çok kan kaybetmiş. Ambulans geldiğinde zaten...”
“Saçmalık!” diye bağırdı adam kadının kolunu tutarak. “Ne demek sadece kızın kurtulmuş!” kalbi teklemişti. Şuan bıraksalar her şeyi yakıp yıkabilirdi. Bu nasıl bir kör talihti, bu nasıl bir boşluktu ki dolmayacak gibiydi?“Bana bak Yankı, ben onun yengesiyim!” diye aynı şekilde bağırdı kadın, “Ona zarar verecek bir şey yapmam!”
Yankı birden yerine oturdu. Sonra yeniden bebeğe baktı. “Özür dilerim, kabalık etmek istemedim.”Geri kalan konuşmada daha sertti, bu adam kaba saba bir şeydi. Kibarlıktan pek anlamıyordu. Onlar doğru olanı yapıyorlardı. “Eşim... O pek de sevgi dolu bir adam değildir. O bebeği Selim’le kararlaştırıp, evlatlık vereceklerdi. Selim kariyerinin ve hayatının başında, eşimle bende bu yaştan sonra bebek bakabileceğimizi sanmıyorum. Ama yüreğim onu evlatlık vermek istemedi. Sana getirdim. Eğer sen de istemezsen-”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABALI - İLK GÖRÜŞTE AŞK SERİSİ I * FİNAL
RomanceYasemin kendi hayal dünyasında ve o pırıltılı hayatında mutluydu. Yankı ise reddettiği gerçek hayatının dışında, o küçük deniz kasabasında huzurluydu. Biri Güneydi biri Kuzey... Biri gündü biri gece... Birinin hayalleri toz pembeydi geleceği için; B...