VE SİZLERLEYİM....
Yankı ile Yasemin elleri birbirine değe değe yürürken arada birbirlerine kaçamak bakış atıp gülümsüyor, sonra da hemen bakışlarını kaçırıyorlardı. İlk randevuları olan ergen gençlerden pek de farkları yoktu. Aslında hayatlarından koca bir zaman çalınmıştı. Gençlikleri eksikti, yaşayacakları mutluluklar eksikti ama kalplerindeki çarpıntı, o kalbin içindeki aşk, sevgi tamdı.Yankı hala rüyada gibiydi; görüyordu, karşısındaydı, gülüyordu, dokunmuştu, öpmüştü... Ama hala inanamıyordu yaşadığına.
Yasemin’in ise sadece bedeni değil kalbi titriyordu heyecandan. Nefesi kesilecekti sustuğu duygular yüzünden. Ama konuşmadıkları o kadar şey vardı ki, aşka sevgiye sıra gelene kadar çok zaman geçmesi gerekiyordu. Ya da o öyle sanıyordu.Sahile geldiklerinde ikisi birlikte kumlara oturup, bir süre sessizce denizi izlediler. Yankı’nın beyninden geçenler o kadar derin düşüncelerdi ki, sessizliğin farkında bile değildi. ‘Şimdi ne olacak?’ sorusunun bin bir türlü cevabı ile uğraşıyordu.
Evlenseler, erkendi. Erkenden ziyade bu işi oldu bittiye getirmek istemiyor, yaşanması gereken her şeyi doya doya yaşamak, yaşatmak istiyordu. Yasemin’in bu aşkın en güzel zamanlarını yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara yaşamasını istiyordu. Evlenmeseler etraf ne diyecek, ne konuşacak, diyerek kafasında çeşitli planlar yapıyordu.
“Seni unuttuğum tekbir gün bile olmadı Yankı...” Kadının konuşması ile daldığı o düşünce denizinden çıktı adam ve bakışlarını o aşkıyla yanıp kavrulduğu kadına çevirdi. Yasemin de ona bakarak devam etti. “Her şeyi unuttum ama bana yaşattığın o mutlulukları, bebeğimiz için yaşadığım o acıyı unutmadım.”
Yankı elini uzatıp, saçlarını düzeltti. Şimdi içinde yaşıyordu o acıyı... “Ada olmasaydı Yasemin, dayanamazdım. Tutunamazdım. o minicik elleriyle bana güç verdi, konuşamayan haliyle bana ‘ayakta durmalısın, benim için yapmalısın’ dedi.” Kadının yanaklarını okşadı, “Ve en önemlisi de sürekli ‘annem bir gün dönecek,’ derdi. İnanmadım ona, inanmaktan korktum. Çünkü hiç dönemeyecek bir yerdeydin ama tam kalbimin içinde ufacık bir umudu bilmeden yok edememişim.” Alnını alnına yasladı, “Yasemin... Ben seni... Bir tek seni beklemişim. İyi ki geldin sevgilim.”
“İyi ki geldim,” dedi kadın da gözyaşları içinde. Birbirlerine sarıldıklarında, tüm geçmiş silinmedi ama yaralarının acılarını biraz olsun unutturdu ona. Dakikalarca öyle kaldıktan sonra, adam onu kollarından uzaklaştırmadan yeniden denizi izlediler. Yasemin hafif buruk bir sesle “Bana onu anlatır mısın Yankı?” diye sordu.
Yankı hafifçe yutkunup kızını anlatmaya başladı. “Bebekliğinde hiç üzmedi beni. Eylem bir sürü sendromlardan bahsedip korkuttu beni, nitekim de çoğunu yaşadım. Bebekliği hep sakindi, hep usluydu. Tabi şuan sadece bebekliğinden bahsediyorum,” derken güldü. “Yürümeye başladığı gün kabuslarım başladı. Evde kırılmadık eşya bırakmadı. İki yaş sendromunda gece saat birde tepeme dikilir, ‘Baba oynayalım mı?’ diye sorar ve sabah beşe kadar oyunlar oynar, şarkılar söylerdi.” O günleri hatırlayınca, gülümsedi. “Bir gün işten çok yorgun gelmiştim. O günde ona hamburger yedireceğime ve parka götüreceğime dair söz vermiştim. Ama yorgundum diye götüremedim. Koltukta uzanırken uyuya kalmışım. İki saat oldu olmadı irkilerek uyandım, ama etrafa baktığımda Ada yoktu. Korkarak yerimden fırladım ve yatak odalarına baktım. Kendi yatağında mışıl mışıl uyuyordu birtanem. Gülümseyerek üstünü örttüm ve su içmek için mutfağa girdiğimde gördüğüm manzara dehşetti.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABALI - İLK GÖRÜŞTE AŞK SERİSİ I * FİNAL
RomanceYasemin kendi hayal dünyasında ve o pırıltılı hayatında mutluydu. Yankı ise reddettiği gerçek hayatının dışında, o küçük deniz kasabasında huzurluydu. Biri Güneydi biri Kuzey... Biri gündü biri gece... Birinin hayalleri toz pembeydi geleceği için; B...