"Yankı Adalı?" dedi telaşla. Kızına belli etmemek için ona bakarak gülümsedi. "Şimdi babanın kaçıncı katta olduğunu söyleyecekler bize."
Küçük kız gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı. "O iyi zaten akıllım, iyi olmasa benim buram sıkışırdı," dedi kalbini göstererek.
Yasemin kızının söylediği şeyle içinde çok tuhaf bir duygu oluştu. Hangi birini kıskanacaktı, ya da kıskanmaya hakkı var mıydı? O kendi bebeğine sahip çıkamamış bir anneydi. Biraz daha güçlü olsaydı ya da gözünü bu kadar kötülüklere kapatmasaydı, belki kendi de o acıları çekerken kızı hissederdi onu.
"Beşinci katın yoğun bakımında," resepsiyondaki kızın sesi ile kendine geldi ve başını sallayarak teşekkür edip, vakit kaybetmeden yürümeye başladı. Ada'nın elini sımsıkı tutuyordu. Arkasından da Selim ile Eylem de kiraladıkları arabayı park edip gelmişti.
"Anne? Babam çok mu hasta?"
Yasemin yutkundu, "Evet hayatım, üşütmüş dedim ya sana. O yüzden doktorların onu iyileştirmesini bekleyeceğiz," dedi inancını hiç yitirmeden. Tek bir damla gözyaşı dökmemişti. Güçlü olmalıydı. Kızı için, Yankı için güçlü olmalıydı. Onlar ölümü bir kez yenmişlerdi, bir kere daha yenebilirlerdi.
Kata geldiklerinde kaşlarını çattı. Her yer siyah takım elbiseli korumalarla doluydu. İki tanesi de onların yolunu kesmiş, geçmelerini engellemişti.
Kaşlarını alayla kaldırıp indirdi, "Tabi ya Kasabalımız İstanbul'un en zengin playboylarından biriydi değil mi, unutmuşum. Seni ellerimle öldüreceğim Yankı Adalı."
Kız anlamadan dudaklarını sinirle oynatan annesine bakıyordu. "Anne bunlar kim?"
"Babanın sevimli arkadaşları," dedi gülümseyerek, ama bu gülümseme çok da sevimli değildi. "Şimdi bize yolu açacaklar!" derken adamlara ters ters baktı. "Değil mi sevimli amcalar? Küçük bir çocuğunu korkutmak istemeyiz. Yoksa annesi çok daha korkutucu olabilir."
Korumalar arkada duran Yankı'nın hem en iyi dostu hem de o yokken işleri idare eden ortağı olan Arda'ya baktılar. Arda kadının bu hareketine gülümseyerek adamlara onay verip, sonra kadına doğru yürüdü.
Selim ile Eylem de kadının arkasındaydı. Arda önce annesine çok benzeyen küçük kıza sonra da kadına baktı. Yasemin'e elini uzatırken kendini tanıtırken yüzünde her zamanki muzip gülüşü vardı, "Merhaba ben Yankı'nın kardeşi, dostu, terk edip gittiği ortağıyım, yani ihanete uğrayan zavallı bir Yankızedeyim. Ama siz bana kısaca Arda da diyebilirsiniz. Eşi misiniz?"
"Şey..."
"O benim babamın sevgilisi akıllım. Benim de annem. Daha evlenmediler."
Arda gülerek kaşlarını kaldırdı, "Öyle mi küçük hanım çok memnun oldum, seninle de tanışabilir miyiz?"
"Tabikim de. Benim adım Ada."
"Memnun oldum Ada Adalı. Çok havalıymış."
"Elbette havalı. Ada Deniz Adalı adım, eksik söyledin ama."
Arda kızın bu haliyle o moralle kahkaha atmıştı. Sonra Yasemin'le göz göze geldi. "Harika bir çocuk," diye mırıldandı.
Ama Yasemin'in aklı Yankı'daydı, "O nasıl?"
Eylem birden araya girdi, "Allah korusun ya Rabbim, yaşıyor mu? Gerçi çok da fark etmez, yaşasa da o bir yaşayan ölü ama, tabiki de biz yine de meraktan şey ediyoruz..."
Selim kızı kendine çekti, "Muhatap olmasan mı elin adamıyla Eylem? Az sus, o seksi dudaklarını adamın gözüne sokmana gerek yok."
"Sana ne acaba? Neyimsin ki karışıyorsun sen bana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABALI - İLK GÖRÜŞTE AŞK SERİSİ I * FİNAL
RomanceYasemin kendi hayal dünyasında ve o pırıltılı hayatında mutluydu. Yankı ise reddettiği gerçek hayatının dışında, o küçük deniz kasabasında huzurluydu. Biri Güneydi biri Kuzey... Biri gündü biri gece... Birinin hayalleri toz pembeydi geleceği için; B...