uzun.... upuzun telafili bir bölüm sizlerle =) iyi okumalar...
***
3 YIL ÖNCE
"Arda..." diye seslenerek evin içinde geziniyordu. Üstüne sadece iç çamaşırlarını giymişti. Uyandığında adam yanında değildi ve o bunu asla yapmazdı, o yüzden de merak etmişti.
"Arda!" diye bu sefer daha güçlü bir şekilde bağırdı, "Neredesin ya?" merdivenin başına geldiğinde yukarıdan hafif bir müzik sesi geliyordu. Kulağını daha çok verip, yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başladı ve tavan arasına ulaştığında gördüğü manzara ile kaşlarını çattı.
Arda mükemmel bir kahvaltı hazırlamış, cam duvarın önünde tüm çekiliği ile ona gülümseyerek bakıyordu. Üzerinde sadece eşofman altı vardı ve göğsünün üzerindeki dövme gözler önündeydi. Anlamını hala bilmediği yazıyı deli gibi merak etse de sormuyordu.
"Ne bu?" derken sofrayı gösterdi. Onu korkutan aslında çok başka bir şeydi.
"Kahvaltı," dedi adam ellerini göğsünden çözüp, cebine koyarak ona doğru yaklaştı. Ama kızın bakışlarındaki tuhaflık çok da hoşuna gitmiyordu.
Kız ortada gördüğü kırmızı kutudan gözünü ayıramıyordu. Düşündüğü şey olmasından da ödü kopuyordu, "Peynirden, zeytinden bahseden yok Arda, ortadaki şu kırmızı şeyden bahsediyorum," derken sesi istemsiz bir şekilde sinirli çıkmıştı.
Arda genç kızın tam karşısına geçip, ellerini tuttu. "Gitme Yazgı, ben artık senin nerede olduğunu bilmek istiyorum. Her akşam eve geldiğimde burada, bu evde beni beklediğini bilmek istiyorum. Evlen benimle..."
Yazgı yutkundu, böyle bir şey beklemiyordu. Arda ile birlikteliklerinin ilk başında konuşmuşlardı bu konuyu: bağlanmak yoktu, aşk yoktu, ileriye dönük hayaller yoktu, baskı yoktu, sahiplenmek yasaktı... Şimdi bu neydi? Bu dayatma da neyin nesiydi?
"Şaka mı bu?"
"Şaka derken?" dedi Arda gülümsemeye çalışarak. Kızın tepkisi üzerine açıklama yapma gereği duydu, "Yazgı biliyorum, bunu konuşmuştuk. Aşk yoktu, sahiplenmeyecektim seni, özgürlüğüne karışmayacaktım. Ama... Ama ben..."
"Tamam!" diyerek susturdu onu. Daha fazlasını duymak istemiyordu.
Arda sinirle ellerini saçlarından geçirdi, "Yılın bilmem kaç haftası yetmiyor Yazgı, özlüyorum, lanet olsun ki özlüyorum seni. Ayrıca... Benden başkası var mı yok mu onu bile bilmiyorum. Deliriyorum bunu düşünürken. Soramıyorum, arayamıyorum." Tekrar kıza yaklaştı, "Yazgı ben o siktiğimin sözünü bozuyorum, verdiğim güne lanet olsun, o sözleri söylediğim anı da silesim var hayatlarımızdan. Seninle istediğim sadece seks değil, ben gerçek bir ilişki istiyorum. Her an seni aramak, sürprizler yapmak, mesaj çekmek, yemeğe çıkmak, sev-"
"Arda yeter! Bunu konuşmuştuk. Birbirimizin hayatına müdahale etmeyecektik. Ben duramam, durulamam. Senin için yemekler pişirecek," acıyla yutkundu, "Sana çocuk doğuracak kadın değilim ben."
"Yemek yapma, çocuğu da şimdi düşünen yok. Zamanı gelince düşünürüz onu."
"Ben kalplerin, aşkların kadını hiç olamam."
"Olma..."
"Giderim Arda-"
"Gitme... Gitme diye yapıyorum bunu."
Yazgı alayla güldü, "Gitmeyeyim diye öyle mi?" başını sağa sola salladı.
"Cevabını bekliyorum Yazgı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABALI - İLK GÖRÜŞTE AŞK SERİSİ I * FİNAL
RomanceYasemin kendi hayal dünyasında ve o pırıltılı hayatında mutluydu. Yankı ise reddettiği gerçek hayatının dışında, o küçük deniz kasabasında huzurluydu. Biri Güneydi biri Kuzey... Biri gündü biri gece... Birinin hayalleri toz pembeydi geleceği için; B...