Elim çatlakken bile bölüm yazıyorum :(
Yankı, kollarındaki sıcaklığa daha da sokulurken, kadının yüzündeki huzuru göremiyordu. Zaten kadın da yaşadığı huzurun kaynağını bilmiyordu. İkisi de rüyalarında aynı şeyi görürken, aslında gerçeğin tam ortasında olduklarının farkında değillerdi.
*
Küçük kız uyandığı an yataktan hızla kalkıp, babasının odasına koştu. Ama babasını odasında göremeyince, kaşları üzgün bir şekilde düştü. O gelmeden babası yataktan kalkmazdı ki! Nereye gitmişti şimdi?
Mutfağa gideceği an oturma odasındaki çekyatta uyuyan ikiliyi gördü ve şaşkınca, “Baba!” diye inledi.Maalesef sesini duyuramamıştı. Odanın kapısına geldi. İkisini izliyordu. Yüzü asılmıştı. Çünkü babası annesi olduğunu söyleyen kadını sımsıkı sarmıştı. Ona sarıldığı gibi. Ne yani şimdi bir de kardeşi mi olacaktı?
Fakat genç adam için durumlar biraz daha farklıydı. Avcunun içinde özlediği o yumuşaklık, burnundan içeri dolan o ahenkli koku... Bu rüyaları görmeyeli uzun zaman olmuştu. Özellikle bu kadar gerçekçi olanını.
-Burnunun içine giren saç teli ile hapşurdu.O an kadın ve adam aynı anda gözlerini açıp, birbirlerine baktılar.
Yasemin “Hii!” diye bağırıp, koltukta doğrulurken çarşafı çıplakmış gibi boğazına kadar çekmişti; Yankı ise direkt yataktan kalkmış açıklama yapmaya çalışıyordu.“Ö-özür dilerim... Ben şey olmuş, gece uyuyakalmışım demek ki... Yani şeyden, yorgunluk...”
“Ta-tamam önemli değil. Zaten ilk kez şey olmadı.”
“Yani ilk kez dokunmadım ya şeye...”
“Aslında ben aynı yatakta şey etmeyi kastetmiştim.”“Aa-hayır hayır... Bir şey olmadı-” dediği an kız sözünü kesti.
“Uyumak!” diye bağırdı. “Uyumayı kast ettim. Yani önceden de...”
“Tabi... Çok kez şey olmuştu. Uyumuştuk! Kahvaltı?” dedi adam nefes almaya çalışarak. Hala avcunun içi ateş gibiydi.“Kahvaltı. Evet, önceden de ediyorduk. Etmiştik yani. Sıkıntı yok. Onu şey edebiliriz.”
“Bencede.”
“Duş?” dedi kadın soru sorar gibi. Duş almaya ihtiyacı vardı. Sırılsıklam olmuştu terden. Nasıl ahtapot gibi sarılmışsa adama. Terbiyesizlikti. Hayır adam ne zaman gelmişti yanına onu da bilmiyordu.Adam avcunun içini pantolonuna sildi, “Şey... Tabi... Önceden de...” sonra birden beyni çalışmaya başladı – Çok şükür. “İkimiz mi?” diye sordu şüpheyle.
“Yok canım, daha neler!” dedi kadın elleri ile kendini yelleyerek. “Yani tek tek!”"Tamam. Tabi canım. Tek tek. Önceden de alıyorduk tek tek. Sorun yok. Şu tarafta,” derken eliyle banyoyu gösterdi. Ne saçmalamıştı ama! Kapıya döndüğü o an, onlara şaşkınca bakan kızını gördü. “Ada?” dedi kızının üzgün yüzüne bakarak. “İyi misin hayat kaynağım?”
“Benim kardeşim mi olacak şimdi?”
“Ne?”
“Ne?”***
“Demek sen Yasemin’in abisisin?”
“Evet.”
“Ya varya kardeşini ilk gördüğüm an görümcelik kanı var bu kızda dedim. Nasıl kaynadı kanım ona anlatamam. Yani gelin-görümce olarak yaratılmışız sanki.”Selim kaşlarını çattı, “Pardon ama, arkadaş, kardeş olarak kanının kaynadığını gördüm de senin gibi kaynayanını ilk kez görüyorum.”
Kız arkasına bakıp, göz kırptı, “İyidir iyi. İlkler unutulmaz özeldir.”
“Bana bak, sen şimdi İzdivaç programından çık da National Geographic kanalına geç. Zannedersem kaybolduk.”“Buralar benden sorulur şehirli çocuk.”
Selim kızı takip ederken ofladı, “Çocuk demesek mi? Kalıpla söz tezat oluşturuyor.”
Eylem arkasına bakıp, gülümsedi, “Zıt kutuplar birbirini çekermiş, bir şeycik olmaz o yüzden. Mesela siyah ve beyaz, birbirine çok yakışır. Neden, zıtlar çünkü. Misal veriyorum,” dedi tekrar arkasına bakarak, “Bak misal ha diyorum, şehirli ve kasabalı iki kişi de birbirlerini çekerler. Zıtlar çünkü. Mantıklı örnekler bunlar.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABALI - İLK GÖRÜŞTE AŞK SERİSİ I * FİNAL
RomansaYasemin kendi hayal dünyasında ve o pırıltılı hayatında mutluydu. Yankı ise reddettiği gerçek hayatının dışında, o küçük deniz kasabasında huzurluydu. Biri Güneydi biri Kuzey... Biri gündü biri gece... Birinin hayalleri toz pembeydi geleceği için; B...