13

1.9K 208 86
                                    

Herkese merhaba! Bu bölümü zaten önceden yayınlamıştım sadece içinden birkaç olayı değiştirdim. İyi okumalar! ^^



Telefonuma kulaklığımı takıp sesleri dinlerken laptopuma koşup aceleyle açtım ve bir köşeye attığım montumu aramaya başladım. Sonunda onu yatağın dibinde büzüşmüş halde bulunca ceplerini kurcalayıp belleği avucuma alıp sıkarak bilgisayara koştum. Dosyaların hepsini bilgisayarıma ve kendi USB belleğime kopyalarken sakin bir şekilde telefona doğru ''Caleb? Beni duyuyor musun?'' diye sordum fakat uzun süreli bir motor sesi dışında hiçbir şey duyulmuyordu. Ya telefonu yol kenarına düştüyse? Bir daha ondan haber alamayacak mıydım?

Kopyalama işlemi sona erdiğinde Usb belleği çıkartıp kapıya doğru ilerledim. Yanlış hatırlamıyorsam burada bir dükkan vardı. Eğer bunun birebir aynısını bulursam peşimizdekileri bir süreliğine kandırırdım. Ayakkabılarımı sessizce giyip dışarı çıktığımda, kulaklıktan gelen sesleri dinlemeye çalıştım. Hiç durmadan gelen motor sesinden ne anlamam gerektiğini bilmiyordum. Konuşma sesi duyulmuyordu. Ya Caleb bir şekilde telefonunu gizlemeyi başardıysa? O zaman neden cevap vermiyordu? Baygın mıydı? Ya yeterince erken uyanmaz ve bana cevap vermezse? Ralph Guerra'ya yaptıkları  gibi onu da mı öldürürlerdi? Muhtemelen böyle olurdu. Sonra kaza süsü verip, işin içinden çıkarlardı. Tabi belleğin onda olmaması onun için kötüydü. Muhtemelen önce döverler, yerini öğrenmek için işkence çektirirlerdi. 

Otelin asansöründen inip resepsiyona doğru yaklaşıp ellerimi cebime sokarak ''Pardon, burada teknoloji ürünleri satan bir yer bulabilir miyim?'' dediğimde resepsiyonda ki kadın bir süre suratıma bakmış, demek istediğimi daha yeni anlamış gibi gülümseyerek ''Elbette! Otelimizin mağazasından bulabilirsiniz. Sola döndüğünüzde mağazayı göreceksiniz.'' demesiyle tarif ettiği yola doğru saptım. Gerçekten de sola sapmamla otelin mağazasıyla karşılaşmam bir olmuştu. Neyse ki gecenin bir yarısı hala açıktı ki, bu işimi daha da kolaylaştırıyordu.

mağazanın içine girdiğimde rafları düzelten çalışana doğru ilerleyip ''Pardon, burada bu USB bellekten bulabilir miyim acaba?'' diyerek elimdekini ona uzattığımda adam bir an gerilemiş ve bir bana, bir uzattığım belleğe baktıktan sonra gözlerini kısarak ''Sanırım buna benzer bir tane olacaktı. Beni takip edin lütfen.'' demesiyle onun peşine takıldım. Küçük fakat bir o kadar da karışık olan mağazada ilerledikten sonra askılarda asılı olan belleklere bir süre bakmış ardından belleği almak için bana uzanmıştı.  Belleği alıp önüne döndükten sonra askıların en üstünde asılı duran bir pakete doğru uzanmıştı. Askıdan alıp bana uzattığında ''Bu.'' demesiyle elinden alıp bir süre bellekleri karşılaştırdım. Gerçekten de birebir aynısıydı. Aceleyle paketi yırtarken ''Bunu alacağım.'' diyerek kasaya ilerlemeye başladım bir yandan da. 

Belleği paketinden çıkartıp her ikisini de karşılaştırırken bir yandan da kasada işlemleri halletmeye çalışıyordum. Sonunda belleği satın aldığımda yeniden odama dönmek için koşarak asansöre ilerledim ve dördüncü kata çıkmak için kapıların kapanmasını bekledim. 

Odama geri dönüp yeniden bilgisayarıma oturduğumda kulaklıkla gelen sesleri seçmeye çalıştım. Hala boğuk motor sesi dışında hiçbir şey duyulmuyordu. Her iki belleği de bilgisayarıma taktıktan sonra asıl belleğin içinden sadece iki dosyayı yeni aldığım belleğe attıktan sonra aceleyle bellekleri bilgisayarımdan çıkarttım ve ses çıakrtma oranımı en aza indirmeye çalışarak asıl belleği yatağımın dibinde ki ayakkabıalrımın içine sakaldıktan sonra yeni belleği avuçlayarak kapıya yöneldim. 

Caleb'ın yapamadığını yapmam lazımdı. Polise gitmem lazımdı. Polise belleği gösterir, içinde ki dosyaları ve dökümanları kanıt olarak sunar, yeterli görmez ise kendi bilgisayarımı ya da asıl belleği getirmek istediğimi söylerdim. Bu sayede yakalanırsam bile tüm dosyalarla değil, sahte bir USB ve arta kalan yarım dosyalar ile yakalanırdım. Böylece hala bir şansım olurdu. Belki yaşamak için....

Bilinmeyen KullanıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin