Bilinmeyen Kullanıcı

25

Yorganın altında ısınmaya çalışırken, ayak ve ellerimin üşümesi beni bir türlü uyutmuyordu. Devamlı olarak uyanıp durmuştum ve artık güneş doğuyordu. Hemen dibimde mışıl mışıl uyuyan Caleb'a bir süre göz diktikten sonra yavaşça kazağını aralayıp ellerimi sırtına soktum. Dudaklarımı ısırarak bir süre ona baktıktan sonra sırıtarak ''Üzgünüm Caleb.'' diyerek ellerimi sırtına bastırdım. Benim bunu yapmamla beraber Caleb yattığı yerde kasılarak ters bir şekilde yay olarak ''Bu da ne?'' diye zorlukla konuştuğunda ellerimin çoktan ısındığını hissedebiliyordum.

Caleb sırtındaki soğukluğu görmek için doğrularak bana doğru döndüğünde göz göze gelmiştik. Hala ellerim onun kazağının içinde olduğu için bu sefer ellerimi onun göğsüne bastırdığımda Caleb derin bir nefe salıp dudaklarını ısırarak birkaç saniye bekledikten sonra gözlerini yavaşça açmış ve gülümsemişti. Artık ellerimin tamamen ısınmasıyla beraber Caleb yatakta yavaşça bana yaklaşmış ve ellerini kaldırmıştı. Bir elini yatakla benim aramdan sokup çıkartıp, diğer elini de üstten atıp ellerini belime yerleştirip beni de kendisine yaklaştırdıktan sonra gözlerimin içine bir süre bakmıştı. Birkaç saniye sonra sırıtarak ''Ödeşme zamanı.'' demesiyle kaşlarım çatılmıştı ki belimdeki elleri kazağımın içinden sırtıma ulaştığında, soğuktan buz kesen parmakları ile kasılarak ''Ay!'' diyerek ellerinden kaçmak için Caleb'a biraz daha yaklaştım fakat çoktan tüm o soğukluk beni ele geçirmişti bile.

Dudaklarımı büzerek başımı çevirip ''Zaten üşüyordum. Artık hiç ısınmayacağım.'' dememle Caleb sırıtarak ''Ben seni ısıtırım. İzle şimdi.'' diyerek yatakta doğrulup benim sırtımı ona çevirip önce polar örtüyü, ardından yorganı üstüme örtüp, hemen kendisi de yorganın altına girip saçlarını geriye attıktan sonra, benim saçlarımı da özenle toplayıp kafasını benim yastığıma koymuştu. Elleriyle beni sarıp kendisine çekerek ''Birazdan ısınırsın.'' dediğinde her nefesini kulağımda hissetmiştim. Gözlerim biraz daha açıldığında başımı yastığa doğru gömerek beni görmesini engelleyerek ''Evet, evet. Isınırım.'' deyip gözlerimi kapattım fakat tüm uykum kaçmıştı.

Pencere Güneş'in doğuşunu seyrederken Caleb'ın sonunda ''Artık uyanma zamanı.'' diyerek ayağa kalktığını fark etmiştim. Ben de yatakta oturup onu izlemeye başladığımda Caleb gülümseyerek ''Hadi sen de hazırlan. Seni çok güzel bir kahvaltı yapmaya götüreceğim.'' demesiyle kaşlarımı çatarak ''Burada yemeyecek miyiz?'' dememle Caleb başını sallayarak ''Hayır, burada gereğinden fazla durduk. Gece ve tamirat için zaten parayı vermiştim. Kahvaltı için ise güzel bir planım var işte.. Haydi.'' diyerek üstüne hırkasını ve ceketini giyinip, benim rahat hazırlanmam için dışarı çıkmıştı.

Çoraplarımı çekip, botlarımı giyindikten sonra kazağımı düzeltip, Caleb'ın aldığı atkı, şapka, eldiveni sıkıca giyinip üstüme montumu geçirdim ve sırt çantamın içinde eksik bir şeylerin olmadığından emin olarak sırt çantamı omzuma aldım ve dışarı çıktım. Soğuk havayla irkildiğimde Caleb arabayı gösterip ''Arabaya binmeden önce köpeğini de alır mısın? Ona dokunmak istemiyorum.'' dediğinde başımı sallayıp ''Kurabiyem, neredesin?'' diye seslendim. Ben daha cümlemi bitiremeden köpeğim uzaktan havlayarak koşmaya başlamıştı bile. Caleb şaşkınlıkla ''Böyle vahşi görünümlü bir köpeğe, Kurabiye mi diyorsun?'' demesiyle başımı sallayıp ''Bence o isminden gayet memnun.'' diyerek arabanın kapısını açıp onunla beraber bindiğimde Caleb'da hurdalığın sahibiyle kısa bir görüşme yapıp yanıma gelmiş, arabaya binip çalıştırmıştı.

Arabayı hurdalıktan çıkartıp yolda ilerlemeye başladığımızda ona doğru dönerek ''Kahvaltı için planın ne?'' diye sordum. Caleb omuz silkerek ''Güzel ve doyurucu bir şeyler. Aslında düşüncemde sıcak çikolata ve lezzetli bir sandviç vardı. Sen ne dersin?'' demesiyle heyecanla ellerimi yanaklarıma koyarak ''Şu anda ağzım sulandı!'' diye heyecanla konuştuğumda Caleb kıkırdamış ve aracı biraz daha hızlandırıp ''O zaman gecikmeyelim.'' diyerek önüne döndü.