İyi okumalar! Oy ve yorumları unutmayalım!
Otel odama geri girip aceleyle kendi küçük odama girdim ve yatağa oturup ellerimi başımın arasına alıp düşünmeye çalıştım. Caleb gerçekten onları öldürmüştü. Resmi olarak bir katille görüşüyordum. Peşinde ki polisleri saymama gerek bile yok! Neden öylece engellemedim ki sanki?
Korkakça etrafa bakınmaya başladığımda telefonumun titremesiyle beraber cebimden çıkartıp bir süre ekrana baktım. Caleb'dan mesaj geldiğini görünce kilit tuşuna basıp yatağıma geri attım fakat kısa sürede telefonum birçok kez titremeye başlamış, hatta susmak bilmemişti. Sinirle telefonu kapatıp yatağa uzandım ve gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştığımda aklımda tek bir düşünce geçiyordu. Bellekten kurtulmalıydım.
Üstümde ki yorgunlukla beraber gözlerimi yavaşça açıp etrafı inceledim. Hiç ses yoktu. Kaşlarımı çatarak yavaşça yataktan kalkıp bir süre etrafı süzdükten sonra duş almak için banyoya ilerledim ve sıcak suyun altına girdim. Tüm gece düşünceler beni deli gibi boğmuş, uyumama izin vermemişti. En sonunda uyuduğumda ise yeterince dinlenememiş olmalıydım. Duştan çıkıp kendimi havluya sardıktan sonra valizimden taşan kıyafetlere ilerledim ve beni sıcak tutacak olan pantolonumu giyindim. elime geçen kazağa bir süre baktığımda bunun aslında Caleb'ın bana aldığı kazak olduğunu görünce bir süre duraksamıştım. Bana dün onlarca mesaj atmış olmalıydı.
Kazağı giyip yavaşça elimi telefonuma uzatıp kilidini açtım ve bildirimlere baktım. Onlarca mesaj ve cevapsız çağrıyı gördüğümde bir süre açıp açmama konusunda kararsız kalmıştım. Yavaşça parmağımı mesaj kutusunu açmak için dokundurmamla telefonumun çalması bir olmuştu. Olduğum yerden sıçrayarak arayana baktığımda arayanın babam olduğunu görmemle rahatlayarak telefonu kulağıma götürüp ''Alo?''dedim. Anlık sessizliğin ardından babamın ilk kez yavaş ve sakin bir şekilde ''Annie neredesin?'' dediğinde huzursuzca ''Odadayım.'' deyip cevap vermesini bekledim fakat babam bir anda ''Dışarıda mısın? Ne zaman gelirsin?'' demişti. Şaşkınlıkla ''Baba otel odasındayım.'' dediğim zaman babam gülerek ''Öyle mi? Gezmeye gittin demek. Bak ne diyeceğim. Biz şu an annenle kafeteryadayız, neden otele geri dönüp yanımıza gelmiyorsun? Beraber sinemaya geçer sonra da bowling oynamaya gideriz.'' demesiyle sırtımdan aşağı kaynar sular dökülmeye başlamıştı. Babam bowling oynamaktansa bir tabak brokoli yemeyi tercih ederken, şimdi gelmiş bana bunları diyordu. Yutkunup ''Evet, elbette. Biraz daha dolaşmam lazım. Bir saat sonra gelirim.'' dediğimde arka taraftan birisinin ''Nerede?'' dediğini işitmiştim. Korkuyla telefonu babamın suratına kapadım ve çantama koşup fermuarını aceleyle açtım. Diz üstü bilgisayarımı aceleyle su geçirmez çantasına soktuktan sonra pencereye gidip havaya baktım. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu ve etrafta onlarca şemsiyeyle sağa sola koşturan insan vardı. O sırada gözüme siyah, parlak araba takılmıştı. Hemen otelin önünde park edilmiş bekliyordu.
Pencereden uzaklaşıp telefonuma bir kez daha uzandığımda yeniden çalmasıyla telefonuma uzanıp arayana baktım. Bir süre telefonda Caleb'ın aramasını bekledikten sonra bakışlarım kapıya döndüğünde aramayı sessize aldım ve onu da su geçirmez kılıfına sokup çantama attım ve elimi belleğe attım. Her şey başıma bu bellek yüzünden gelmişti!
Üstüme ceketimi geçirip, kapüşonumu başıma geçirip otel odasından yavaşça çıktım. Çantamı sırtıma takıp ağır adımlarla koridorda ilerlerken merdivenlere yöneldim. Babamın dediği doğruysa kafeteryada olmalıydılar.
Merdivenlerin ucuna yaklaştığımda aceleyle bir kolonun arkasına geçip kenara yaklaşarak bakışlarımı kafeteryada dolaştırdım ve sonunda ikisini de gördüm. Karşılarında siyah takım elbise giyinmiş olan bir adamla karşılıklı oturmuş benim gelmemi bekliyorlardı. Bir süre onlara baktıktan sonra gözlerimi kapattım. Madem bu bellek için bu kadar başım belaya girecekti, işin devamını da getirmeliydim.
Arkamı dönüp hızlı adımlarla dışarı çıktığımda arabadan yana sırtımı verip tam tersi yöne doğru ilerlemeye başladığımda arada başımı arkama çevirip arabadan birisinin inip beni görüp görmediklerine bakıyordum. Sonunda bir adam arabadan inip şemsiyesini açtığında etrafına bakmaya başlamıştı. Başımı önüme çevirip adımlarımı biraz daha hızlandırdığımda tekrar arkama baktım. Bu kez adamla göz göze gelmiştik. Sert bakışları bana odaklanıp hiç ayrılmadığında beni tanıdığını anlamıştım. Bana doğru tamamen dönüp bana doğru ilerlemeye başlayınca korkuyla önümü dönüp koşmaya başladım.
Şemsiyeli insan kalabalığının arasından deli gibi geçip kendime yol açmaya çalışırken sırtımda çalan telefonumun sesini duyabiliyordum. Nefes nefese ''Şimdi zamanı değil.'' deyip kendimi bir anda caddeye atıp karşıya koşmaya başladığımda birisi bir anda bileğimden yakalamıştı. Korkuyla başımı çevirdiğimde takım elbise giyinmiş olan adamın beni yakaladığını görmemle kendimi ondan kurtarmak için kolumu çekerken araba kornalarının sesleri her geçen saniye daha da artıyordu. Bazı insanlar durup bize bakarken kaldırımda duran bir adamın bize doğru ''Seni rahatsız mı ediyor? Polisi çağırayım mı?'' demesiyle takım elbiseli olan adam bir anda ceketinin içinden bir silah çıkartıp adama doğru doğrultmasıyla donmuştum. Bu adamlar silahlarını sivillerine doğrultmaktan çekinmiyorlar mıydı?
Az önce yardım teklif eden adam bir adım gerilediğinde bileğimden tutmakta olan takım elbiseli adamın bana bakmamasından fırsat bilip onu tüm gücümle göğsünden ittiğimde onu kendimden uzaklaştırmayı başarmıştım. Bir an sonra ise az önce ittiğim adama arabanın çarpmasıyla onu yere sermesi bir olmuştu. Korkuyla bağırarak bir adım gerilediğimde takım elbiseli adamın kendisini yerden kaldırmaya çalıştığını görmüştüm. Korkuyla ''Bu adam ölümsüz.'' dediğimde biraz önce yardım teklif eden adam bana karşı ''Ne duruyorsun hala?Kaçsana!'' demesiyle kendime gelmiştim. Haklıydı.
Arkamı dönüp kendimi karşı tarafa güvenle geçirdiğimde yeniden ıslak yolda koşmaya başladım. İnsanlara çarpıp bazılarını devirsemde yavaşlamamaya özen göstererek güvenli olabilecek bir yer düşünmeye çalıştım fakat aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
Ben nefes nefese etrafa bakarken birisini beni kolumdan yakalamasıyla başımı çevirip kim olduğuna bakmaya çalıştım ve rahat bir nefes aldım. Caleb hiç durmadan koşmaya devam ettiğinde onun peşine takılmıştım istemeden. Ona gözlerimi dikerek ''Beni nasıl buldun?'' diye sorduğumda bana bakmadan ''Siyah giyen adamları izlemem yeterli oldu. Bir sokak geride seni arıyorlar, hadi.'' dediğinde köprüye çıkmıştık.
Köprüde daha rahat ilerlerken Caleb etrafına bakınıp sanki kaçabileceğimiz bir yer arıyor gibiydi. Arkamızdan birisinin ''Kaçarsanız vururum!'' diye bağırdığını ittiğimde ikimizde durup soluklanmaya çalıştık. Yavaşça başımızı çevirdiğimizde Caleb kısık bir şekilde ''Bellek seninle mi?'' dediğinde gözlerimi adamdan ayırmadan ''Evet. Onu telefonumla beraber su geçirmez kılıfa koydum.'' deyip ona anlık bir bakış attım. Derin nefesler alırken elini yavaşça elime indirip sıkıca tuttuğunda hafif gülümseyerek ''Bu güzel haber o zaman.'' demişti.
Anlamadan kaşlarım çatıldığında bakışlarını adama dikerek ''Üç dediğimde, benimle beraber atla.'' demesiyle gözlerim büyümüştü. Siyah takım elbiseli adam omuzlarını oynatarak ''İyi kaçtınız, tebrik etmeliyim. Ama buraya kadar. Benim olanı almaya geldim.'' demesiyle şüpheyle ''O bellekte ne var.'' diye bağırdım. Adam ağır adımlarla bize yaklaşırken mermiyi silahın kurma kolunu çekip silahı ateşlemeye hazır hale getirdiğinde korkuyla ''Bizi öldürecek.'' diye fısıldadım.
Caleb kendinden emin bir şekilde bir elini yavaşça beline götürürken ''Bizim de silahımız var.'' demesiyle başım aniden ona dönmüştü. Elimi biraz daha sıkıp ''Sakin ol ve emrimi bekle.'' dediğinde başımı öne eğerek ''Pekala.'' dedim. Bu sırada adam bize daha da yaklaşmıştı.
Caleb bir anda ''Koş!'' diye bağırıp beni sağa çektiğinde ateş sesi yükselmişti. Korkuyla bir elimi kulağıma kapattığımda Caleb beni belimden yakalayarak kaldırmış ve bir anda köprüden aşağı atmıştı. Korkuyla çığlık atarak denize düşmeye başladığımda hemen arkamdan kendisini aşağı atmıştı. Saniyeler sonra tamamen suya gömüldüğümde ellerimi çırparak başımı sudan dışarı çıkartmaya çalışıyor, fakat başaramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Kullanıcı
AksiKendi çapında bilgisayar korsanlığı yapan genç bir kız ve yardımı yalnızca onda bulabileceğini, hayatının tehlikede olduğunu iddia eden gizemli kullanıcı. Aniden gelen bir mesajla tüm hayatının, değişebileceğine inanmayan kızın hikayesi... Bağlant...