12

1.9K 227 77
                                    

Bir süre birbirimize sarılı bir şekilde tuvalette kaldığımızda, kadınlar tuvaletinin kapısı tıklanmış kasada duran genç adam ''Her şey yolunda mı?'' diye sormuştu. Bizden cevap alamayınca dışarıdan ''Polisi arıyorum.'' dediğini duyduğumda hızla belleği alıp su geçirmez cüzdana sokup Caleb'a döndüm ve ''Gidelim buradan.'' dedim. 

Aceleyle tuvaletten çıkıp çıkış kapısına yöneldiğimizde etrafıma bakınıp kimsenin olmadığına karar verip ilerlemeye başladım. Caleb telaşlı bir şekilde cüzdanı montunun iç cebine sokarken ''Ayrılmamız gerek. Senin yüzünü gördüler.'' dediğinde ellerimi cebime sokup ''Yani?'' diye sordum. Caleb şüpheyle ''Hiç mi korkmuyorsun?'' dediğinde durup ona döndüm. ''Korkmak durumu çözmemize yardımcı olmayacak. O yüzden korksam bile bu o kadar önemli değil Caleb. Mesajı gördüm. Ve belleğin içinde ne olduğuna dair bir örnek dosya da gördüm. Bu Flash bellek her ne içeriyorsa önemli ve onu almak isteyeceklerdir. Bu silahlı adamlardan uzakta dururken neyle uğraştığımızı öğrenmemiz gerek. O yüzden Flash'ın içindekileri kopyaladıktan sonra ben odamda araştırma yapacağım ve sen de şu gizemli adamın seni arayıp bulmasını bekleyeceksin.'' dediğimde Caleb başını onaylayarak sallamıştı. 

Bir anda telefonuna gelen mesajla beraber bir anda çığlık atarcasına bağırdığınd abende korkuyla bağırmıştım. Elimi kalbime koyup ''Senin derdin ne?'' dediğimde o da aynı şekilde elini kalbinin üstüne koyup ''Üzgünüm! Bir an için adamların beni bulup vurduğunu hayal ettim ve mesaj sesi beni korkuttu.'' demesiyle ''Dur, ne?'' diye sordum. Caleb anlamamış gibi bir an için bakışını benden kaçırdıktan sonra usulca ''Ne, ne?'' dediğinde elimi sallayarak ''Mesaj sesi dedin. Caleb telefon numaran yeni. Birisi sana nasıl mesaj atabilir?'' dediğinde elini cebine atıp telefonuna bakmıştı. 

Telefonun kilidini açtıktan sonra bir şeyler yaptıktan sonra ''Hadi canım.'' demesiyle ona yaklaşıp ekranda ne yazdığını görmeye çalıştım. Hızla başını kaldırıp ''Bu o. Annie sana dediğim adam bu. Beni bulup belleği alacak adam.'' demesiyle telefonu elinden çekip aldım ve mesaja baktım. Mesaj konuştuğumuz uygulamadan gelmişti. 

Ralph Guerra:

- Hala hayatta olduğunu ve belleği yanından ayırmadığını umut ediyorum.

- Eğer öyleyse, bu gece, saat 01:00'da, Eyfel Kulesi'nin karşısında ki çeşmede seni bekliyor olacağım.

- Lütfen gecikme.

Şaşkınlıkla ''Buna güvenemezsin.'' dediğimde Caleb şüpheyle ''Tek şansım bu. Bu bellekten kurtulmak için tek şansım bu.'' demişti. Kaşlarımı çatarak ''sen kafayı mı yedin? Ya bir tür yemse?'' dediğimde Caleb kollarını açarak ''Umurumda mı? Bu iş yarın bitmeli. Sonra özgür olacağım.'' dediğinde heyecanlı olduğunu görebiliyordum. 

Etrafıma bakınarak ''Ayrılsak iyi olur. Saat ilerliyor ve... Sadece dikkatli ol.'' dediğimde Caleb gülümseyip ''Bak ne diyeceğim. Bu iş yarın bittiğinde, neden normal bir buluşma düşünmüyoruz? Peşimizde adamlar olmadan. Sen ve ben. Birbirimizi daha iyi tanırız.'' dediğinde ellerimi arkamda birleştirip ''Birilerinin keyfi yerinde olunca hemen flört ediyormuş.'' dememle gülmüştü. Tam ayrılmak için hareket etmiştim ki beni bileğimden yakalayarak ''Veda kucaklamasına ne dersin? Moral diye.'' dediğinde şüpheyle suratına baktım. Suratında hafif bir yumuşak gülümsemeden başka bir ifade çıkartılması oldukça zordu. Kollarımı açıp ''Elbette.'' deyip ona sarıldıktan sonra ayrılmıştık. Otele geri döndüğümde oda boştu. Masada ise bir not vardı.

''Tatlım biz spadayız. Otelin birçok aktivitesi var. Tavsiyemiz açık büfeden sonra spor salonuna bakmalısın. İyi eğlenceler. -Anne ve baban.'' 

Notu tekrar kendi yerine bıraktıktan sonra üstümdekileri küçük odama bıraktıktan sonra rahatlamak için duş alıp hızla yatağıma girdim. Gizli takım elbiseli adamlar tarafından kovalanıp, bu kadar fazla bilgiden sonra dinlenmeyi hak etmiştim. 

Tüm gece iyi bir uyku çekeceğimi düşündüğümde uzaklarda bir yerde bir vızıltı duyulmaya başlamıştı. Ardından ses netlik kazandığında bunun aslında çalan telefonum olduğunu fark ettiğimde elimi telefonuma uzatıp yavaşça ekranına baktım. Kayıtlı olmayan bir numara beni arıyordu ve bu ilk araması da değildi. Bundan önce dört kez daha aramıştı. 

Telefonu açıp kulağıma götürüp dinlediğimde karşı taraf telaşla ''Annie! Annie sen iyi misin? Lütfen cevap ver. Annie!'' diye haykırdığında zorlukla ''Ha?'' demeyi başarmıştım. Yataktan kalkıp odanın balkonuna ilerlediğimde yutkunup boğazımı temizleyerek ''Caleb? Sen misin?'' diye sorduğumda Caleb rahat bir nefes alıp, ''Şükürler olsun iyisin.'' diye fısıldamıştı. 

Anlamadan ''Caleb. sorun ne?'' dediğimde Caleb nefes nefese ''Çok büyük bir sorunumuz var.'' demişti. Kolumda ki saate baktığımda saatin gece yarısını geçtiğini fark etmemle ''Dur biraz. Buluşma ne oldu?'' dediğimde Caleb telaşlanmış gibi ''Sorunda bu ya.'' demesiyle anlamamıştım. Kuşkuyla ''Caleb yeni uyandım ve anlamakta zorlanıyorum. Sorun olan ne?'' diye sert bir şekilde konuştuğumda Caleb yutkunup ''Bana yardım edecek olan diğer adam. Onunla buluşmaya gittim. Ama o ölmüş Annie.'' demesiyle kanım çekilmişti. 

''Buluşma noktasına geldiğimde onu kanlar içinde yerde yatarken buldum. Bir trafik kazası olmuş ve şu işe bak ki araba direk olarak onun üstüne gidip onu metrelerce ileri fırlatmış.'' 

Tereddütle ''Bu kaza falan değil. Değil mi? Şu an neredesin? Hemen oradan uzaklaşman gerek. eğer onun orada olacaklarını biliyorlarsa, senin de orada olacağını biliyorlardır. Hemen oradan uzaklaş! Belleği güvende tutman gerek.'' dediğimde Caleb tereddütle 'Evet, o konu...'' dediğinde bir süre sessizlik olmuştu. Şüpheyle ''Caleb?''  dediğimde Caleb boğazını temizleyerek ''Şey Annie, Bellek zaten güvende.'' dem kaşlati. Kaşlarımı çatarak ''Onu gizledin mi?'' diye sorduğumda Caleb ''Hayır, hayır. Onu ben verdim.'' demesiyle anlamamıştım. 

Şaşkınlıkla ''Kime?'' dediğinde Caleb korkakça ''Lütfen kızmayacağına dair söz ver.'' demesiyle tereddütle ''Neye kızmayacağıma?'' diye sordum. Caleb sabırsızca ''Sadece söz ver işte.'' dediğinde içimde bir korku belirmişti. ''Caleb onu kime verdin?'' diye sorduğumda ''Cedalaşırken onu senin cebine soktum.'' demesiyle ''Ne?'' diye bağırdım. Bu şekilde bağırınca Caleb ''Ama kızmamalısın.'' demesiyle elimi balkon demirine koyup sıkarken dişlerimin arasından ''Caleb şu anda çok kızgınım ve emin ol, bu kızılacak en doğru şey.'' dememle Caleb'ın dikkati dağılmış gibi  bir anda ''Lanet olsun!'' demiş ve bir bağırış ile fren sesi duyulmuştu. 

Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Caleb ''Yo, yo, yo! Bırakın beni!'' dediğinde bir arbede yaşandığını duyabiliyordum. Caleb ''Bırakın beni!'' diye bağırdıktan hemen sonra kısık bir şekilde bağırdığını da duymuştum ve hemen ardından sesi kesilmişti. Çok boğuk olsa da birisinin ''Çocuğu aldım. Gidelim buradan.'' dediğini duyduğumda bir süre gürültü duyulmuş, ardından kapı kapanma sesini işitmiştim. 

Bilinmeyen KullanıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin