yedi

4.8K 295 275
                                    

20'19: Bence mezarlığa gitmene gerek yok.

20'19: Toprağa değil,gökyüzüne konuş. O toprakta değil, gökyüzünde.

20'19: Onu gördükten sonra yine bileğine zarar vermişsin, seni gördüm.

Hilal: Evden çıkmamama rağmen nasıl bunları biliyorsun?

20'19: Seni gördüm derken o anlamda söylemedim. Her mezarlık dönüşü aynı şeyi yapıyorsun. Yine yapmışsındır diye dedim.

Hilal: Anladım. Bilmediğim gerçekler var demiştin, bir tanesini söyler misin?

20'19: Bileklerini kesmeyi bırakırsan neden olmasın?

Hilal: Hey, bu çok adaletsizce!

20'19: Hayır değil.

Hilal: Of iyi söyleme.

Hilal telefonuyla uğraşırken çalan kapıyla ofladı. Üvey babası gelmiş olabilirdi. Bıkkın adımlarla kapıya doğru gitti ve kapıyı açtı.

Karşısında ki kişiyi görünce olduğu yerde kaldı.

"Merhaba Hilal." dedi.

Hilal şokunu atlatıp birkaç saniye sonra cevap verdi.

"Mete..N-ne işin var burda?"

"İçeri geçebilir miyim?"

"T-tabi." dedi ve kenara çekildi.

Mete ezbere bildiği evin içinden kolaylıkla Hilal'in odasına çıktı. Aslında odasına çıkmasının nedeni hâlâ aynı mı diye merak etmesiydi.

Odaya girince çoğu şeyin değiştiğini farketti.
4 ay önce duvarlar maviyken şuan siyahtı.
Posterler yoktu duvarda, resimler vardı. Kitaplığınıda bordoya boyamıştı. Ay'la olan resimlerini duvarda görünce gözlerinin dolmasına engel olamadı.

Hilal odaya geldi ve Mete'yi inceledi. Mete'nin kaslı halinden eser yoktu, fazlasıyla zayıflamıştı.

"Çok değişmişsin, aynı şekilde odanda."

"Aynı şekilde sende."

"Konuşalım mı biraz?" dedi Mete yatağa oturup.

"Olur." dedi Hilal ve yanına oturdu.

"Beş ayda çok değişmişiz ama acımız hâlâ aynı.. Psikiyatrist'e gitmem hiçbir şekilde fayda etmedi. Basketbolu bıraktım aynı şekilde müziğide. Bende senin gibi odamı değiştirdim. Fakat sen çok acı çektirmişsin kendine boncuğum.." dediğinde Hilal'in dudakları titriyordu çünkü uzun zaman sonra ona boncuğum demişti.

"Bileklerin Hilal.. Sen, bir yerine en ufak bir şey olsa ağlayan sen..bunları nasıl yaptın? Şunların haline bak." dedi ve Hilal'in bileğinde elini usulca gezdirdi.

Hilal istemsizce ağlıyordu. Mete Hilal'in önünde eğildi ve bileklerinde ki izlerden tek tek öptü.

"Mete, yapma.." dedi Hilal.

"Acılarından öpersem geçer, öyle söylemişti."

Mete de istemsizce ağlıyordu.

"Bu zamana kadar yanına gelmedim çünkü bende kötü durumdaydım. İyileştim denemez ama toparladım biraz. Sen benim boncuğumsun.."

"Sende benim Metekuşum'sun.." derken gülümsedi. Çocukluktan bu yana birbirlerine hep böyle seslenirlerdi.

"Of dayanamayacağım gel buraya." dedi ve Hilal'e sarıldı.
~
20'19: Mete'yi gördüm evine geliyordu. Kendini açmayı başardın mı?

Hilal: Sanırım evet.

20'19: Sevindim. Zaten olmayan birşey için üzülmek saçma olur.

Hilal: Anlamadım?

20'19: Boşver anlarsın sonra.

Hilal: Pekala.

20'19: Mete'yle aran iyi mi?

Hilal: Bir soğukluk hissediyorum hâlâ ama iyi.

20'19: Zamanla düzelir.

Hilal: Evet, sonra konuşuruz şimdi okula gitmeliyim.

20'19: Derslerini dinle, geçmişi değil.

Hilal: Görüşürüz.

20'19: Görüşürüz.

• Ay Kadın | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin