on yedi

2.8K 201 66
                                    

Gözlerimi açtığımda ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. En son mezarlıktaydım, sonrası yok. Sanırım rüya gördüm ama hiç hatırlamıyorum.

Kafamı sola çevirdiğimde Hakan'ı gördüm.

"Neden burdayım?" dedim.

"Sonunda uyandın iyi misin?"

"Evet. Neden burdayım?"

"Mezarlıkta bayılmıştın. Hatta beni Gökay sandın! İkiz olmamıza sıçayım, neyse. İçmişsin, baya bir saçmaladın. Sonra seni buraya getirdim."

"Hiçbir şey hatırlamıyorum. Naptım ki?"

"Hiç canım, sadece beni öpmeye kalktın." dedi ve güldü.

"Gülmesene be! Bir şeyim var mıymış?"

"Hayır. Fakat kolların sıkıntı. İzler kalıcıymış ve böyle devam edersen kan akışını bozuyormuşsun. Hemde blumia olduğun için, midene zararmış."

"Ölmek istiyordum zaten boşver."

"Hilal bak, sen bana emanetsin anladın mı? Ben ölmeden ölemezsin. Bu kadar basit. Bu yüzden lütfen kendine sahip çık."

"Ben emanet falan değilim. 6 ay geçti Hakan. Hâlâ ne emaneti."

"6 ay geçmiş olabilir. Sen yinede emanetsin."

"Bu konuyu tartışmayacağım." dedim ve yataktan kalktım.

Bir an önce burdan çıkmak istiyordum ve öyle de yaptım. Hakan peşimden gelirken işlemleri hallettik ve arabaya bindik.

Arkamı dönmemle çubuk kreker gördüğümde bir an dejavu yaşar gibi oldum.

"Hakan şey, ben bu krekeri daha önce gördüm. Kim yedi bunu?"

Hakan önce telaş yaptı fakat sonra,

"Ben yedim arkaya attım. Öyle kalmış orda."

"Pekala."
~
Eve gelip herkese iyi olduğumu söyledikten sonra odama geçtim. Fakat kapı sertçe kapanırken üvey babamın geldiğini farkettim.

İçmiş yine it oğlu it!

"Hilal!" bak yine çağırıyor.

"Ne var?"

"Para yok mu lan para!? Bir sikime yara lan!"

"Para olsa bu hâlde mi olurdum ben be! Yok para falan git cüzdanıma bak. Beş kuruş yok beş kuruş! İçki içeceğine git çalış!"

"Sen kime ne diyorsun lan?!" dedi ve kolumu sıktı.

"Kolumu bırak." dedim.

"Bırakmıyorum." dedi ve daha da sıktı.

"K-kolum k-kolum da yara var. Acıyor bırak.." dememle kolumu kaldırıp baktı.

"Lan bunlar ne böyle! Delirdin mi sen! Ah, dur tahmin edeyim. Gökay meselesi değil mi?!" dedi gülerek.

"Kes sesini. Her şey senin yüzünden oldu zaten!"

"Anma sakın adamları. Hâlâ borcum var. Beni arıyorlar her yerde." demesiyle korktum.

"Bu sefer de başıma bir şey gelirse seni yakarım!" dedim ve odama çıktım.

Aşağıdan gelen dağılma seslerini duymamazlıktan geldim. Yatağa uzandım ve kendi kendime düşündüm.

Fakat düşünürken telefonuma gelen mesajla kalktım.

Bilinmeyen Numara: İki gün sonra atacağım konuma gel.

Hakan'ın saçma işleri!

Hilal: Hakan oyun oynama benimle!

Bilinmeyen Numara: Komiksin. Atacağım konumu bekle.

Birkaç saat öncesinden yazarın anlatımıyla;
Hakan bilgisayarın başında Gökay için uçak bileti arıyordu. Yarın erkenden geri dönmeliydi.

Gökay ise gitar çalıyordu. Kafasında oluşturduğu melodiyi yansıtmaya çalışıyordu fakat kafası fazlasıyla dağınıktı.

"Hastanede Mete beni görecek diye çok korktum bir an." dedi Hakan'a bakmadan.

"Burada olman çok tehlikeli. Seni sürekli saklayamam. Polisler tarafından aranıyorsun, yurtdışında en iyi ajansın yine aranıyorsun. Üstelik burada olman daha tehlikeli. En azından yurtdışında ajan olduğunu bilmiyorlar. Ama burda herkes seni bir görüşte anlar."

Gökay sıkıntılı bir şekilde ofladı. Huzursuz oluyordu.

"Bunların farkındayım. Hilal bu kadar kötü olmasaydı gelmezdim. Ona bir şey olsun istemiyorum."

"Hilal son zamanlarda daha kötü. Yemiyor yemiyor sonra bir anda kusuyor. Aç olmadığını söylüyor ama aç, bunun farkındayım. Kusmak istemediği için yemiyor. Durumu bok gibi."

Gökay Hakan'ın bu kadar rahat anlatmasına kızmıştı.

"Neden bu kadar rahat anlatıyorsun? Bu kolay veya güzel birşey değil!"

"Bak ikizim, ben Hilal'i sevmem. Sana borcum olduğu için ve kıza acıdığım için, he bir de Başaktan hoşlandığım için yardım ediyorum." dedi ve devam etti.

"Hilal ve senin ilişkin o kadar saçma ki sıkıldım. Öldün sanıyor kendini kesip duruyor. Sen ölmedin ama onun karşısına çıkmak yerine 6 aydır saklanıyorsun. Sonra bir anda bunlar oluyor."

Gökay birşey diyemedi, bir yerde haklıydı. Gitarını alıp odasına geçti fakat aynı anda kapının açılması bir oldu.

İkisi şaşkınlıkla kapıya bakarken Gökay yutkundu.

• Ay Kadın | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin