on üç

3.5K 258 308
                                    

"Güzel kokulu Sevgilim, Ay'ım. Gökyüzünün en güzeli.. İyi ol tamam mı?" Kısmını okudum ve sesli bir şekilde tamam dedim.

"İçimde bir his var, kötü bir his. Ne olur ne olmaz diye yazıyorum bunu sana. Son zamanlarda kötü işlere bulaştım biliyorsun. Hepsi senin içindi ve pişman değilim. Yine olsa yine yapardım."
Aptal diye geçirdim içimden,aptal!

"Eminim şuan aptal diyorsundur bana. Dediysen gülümse tamam mı?" Gülümsedim.

"Ben kimsesizdim, sen bana aile oldun. Bunun için sana minnettarım. Bir gün öleceğim ve belki senin haberin olmayacak. Bilmeni istediğim bir şey var, ben kanserim birtanem.. Sakın ağlama, lütfen." gözyaşlarım kağıdı ıslatırken okumaya devam ettim.

"Tanrım, beni hiç dinlemiyorsun. Seni bu kadar tanımama kızma. Herneyse, bunu tam 3 ay önce öğrendim. Kurtuluşum yok diye düşünüyordum. Adamlar aradı az önce. Gelin dediler, sanırım seninle gideceğiz."

"Sana söylemek istediğim şeyler var.. Seni çok seviyorum.. Sana hâlâ ilk gün ki gibi aşığım güzel kızım.. Hatta çok daha fazla. Sevgim gökyüzü kadar sonsuz, Ay kadar güzel. Biliyorum senin sevginde öyle. Sen kalbinde Ay'ı taşıyorsun tabi öyle olur." ağlarken gülümsedim.

"Çok güzelsin.. çok özelsin sen çok. Olur da bana bir şey olursa sakın kendini kaybetme tamam mı? Peşimden gelmek için bir şey yapma." Artık çok geç değil mi?

"Odan hep aldığım süslerle dolu olsun. Zarfın içindekiler senin birtanem. Seni gökyüzü kadar çok seviyorum, hoşçakal."

"Hoşçakal sevgilim.." dedim ve Hakan'ın uzattığı zarfı aldım.

"Hakan bana bakıp durmaz mısın?"

"İşine bak Hilal. Aç şunu hadi."

Zarfı açtığımda elime ilk gelen şey küçük bir not defteriydi. İçini açtığımda resimlerimiz olduğunu gördüm.

Sanki burdaymış gibi kocaman gülümsedim ve "teşekkür ederim." dedim.

Ardından bir yüzük gördüm ve not.

"Bunu parmağından çıkarırsan valla mezardan çıkar seni gebertirim." İstemsizce sesli güldüm.

"Malsın,Gökay." dedim ve yüzüğü taktım.

"Hey,kardeşime küfür edip durma."

"Mal değil mi?"

"Öyle." dedi ve güldü.

Zarfın içinde bir kaç çiçekten başka bir şey yoktu. Bir de bir evin anahtarı vardı.

"Hilal, o anahtarı sakla. Yeri geldiğinde anlatacağım ve lazım olacak." dedi Hakan.

Kafamı salladım ve evden ayrıldım.
~
Hakan'ın Ağzından;
Evden çıkıp havaalanı'na gittim ve numarayı tuşladım.

"Alo? Geliyorum 2 saat sonra uçağa bineceğim şimdi. Evden çıkma, pisliklerini topla."

"..."

"Evet Hilal'in yanındaydım geliyorum şimdi hadi orda görüşürüz." dedim ve kapattım.

2 Saat sonra;
Kapıyı çaldım ve karşımda bana mal mal bakan Liam'a sarıldım.

"Ne bakıyorsun olum? Al şunları." dedim ve valizimi Liam'a verdim.

"Anlat neler oldu?"

"Konuştuk Hilal'le sonunda. Mektubu falan verdim işte,öyle Liam'cığım."

"Bana Liam demeyi kes."

"Niye Liam değil mi adın?" dedim gülerek.

Dişlerinin arasından, "Gökay." dedi.

"Al izle kayıtları Gökaycığım." dedim ve Gökay'a uzattım.

Evet, Gökay yaşıyor hem de korede. Herneyse, Hilal'le konuşurken odada kamera vardı.

Gökay bilgisayarın başına geçip videoyu oynattı. Video ilerledikçe gözleri doluyordu. Arada gülümsüyor bazen de elini sinirden masaya vuruyordu.

"Görüyorsun değil mi Hakan? Seni dinlerken ne kadarda masum görünüyor.. ağlamamak için her zaman yaptığını yapıyor, tırnaklarını eline geçiriyor.." dedi ekrandan gözünü ayırmadan.

"Mektubu eline alırken ki tedirginliğine bak.."
dedi titrek sesiyle.

Hilal mektubu açtığında sesi fulledi.
Hilal o sırada ilk okuduğu cümlede 'Tamam' demişti.

Gökay gülümsedi. "İyi ol tamam mı? Demiştim."

Hilal gülümseyince o da gülümsedi. "Aptal demiş.." dedi.

Hilal bir yeri daha okuduktan sonra ağlamaya başkayınca Gökay'ın da ağladığını gördüm. Videoyu tam ağladıği yerde durdurdu ve Hilal'e bakıp ağlamaya devam etti.

Hiçbir şey söylemedim. Zaten diyecek birşeyim yoktu. Herkesten kaçmıştı Gökay ama zorundaydı. Kanseri yenmişti evet ama aranıyordu, en iyi ajandı. Ajanlığını kötülük için yapmıyordu ve güzel bir şekilde Liam ismiyle gerçekleştiriyordu.

Eğer Hilal bilseydi yaşadığını buraya gelmek isteyecekti ve işler karışacaktı. Yani Gökay böyle düşünüyordu.

"Hoşçakal sevgilim.." dedi Gökay.

"Bir şey değil." dedi.

"Hakan piçinin yanında öyle gülmesene." dedi

"5 ay boyunca hiç böyle gülmedi. Mektubu okurken uzun zaman sonra bu kadar güldüğünü gördüm. İçten ve sıcak." dedim.

Gökay hiçbir şey söylemeden balkona çıkıp gökyüzüne baktı.

"Bu gece umarım daha iyi olursun Ay'ım. Herşey senin için, beni yargılama. Bu gece uyuyamayacağını biliyorum. gözlerini seviyorum,Gözlerine iyi bak sevgilim.." dedi ve ağlarken odasına girdi.

• ay kadın. | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin