Gözlerimi açtığımda fazlasıyla yorgundum. Sağıma dönmeye çalıştım ama sadece çalıştım çünkü dönemedim.
Arkama baktığımda Gökay'ın belimi sarmış ve yanımda yattığını gördüm. Yanıma yatmış lan yanıma!
İttim, evet bildiğiniz ittim!
"Ananı s- napıyorsun ya!"
"Ne yapışıyorsun kene gibi?!"
"Ben mi yapıştım? Sen dün gece koltukta yatma dedin."
"Koltukta yatma dedim de Hakan'ın odasında yat demek istedim, yanıma gel yat demedim!"
Elleriyle ensesini kaşıdı ve ayağa kalktı. Sırıtıp içeri geçti. Bende kendi kendime söylenerek bavuldan kıyafetlerimi çıkarıp giydim.
"Buradan gitmek istiyorum." dedim koltuğa oturup.
Yüzünü bana çevirmeden "Neden?" dedi.
"Burada durmak için bir neden göremiyorum."
"Ben varım.." Oturdu ve bana baktı.
"Seni görmek bana sadece acı veriyor. Bunun hâlâ bir rüya olduğunu düşünüyorum. Ve ne var biliyor musun? Bunun bir rüya olmasını isterdim.."
Hiçbir şey söylemedi. Kafasını yere eğdi.
"Öldüğünü öğrendikten sonra ne kadar zaman geçerse geçsin hep seni özlediğimi, geri gelmeni ve bana sarılmanı isterdim. Çünkü ölü biliyordum seni ve acım geçmiyordu."
"Şimdi ise, ölü değilsin ve karşımda sapa sağlam duruyorsun. Bana o kadar tuhaf geliyor ki korkuyorum. Hayatım boyunca böyle bir ikilemde kalmamıştım."
"Hilal.."
"Kanseri, nasıl yendin?"
"Koredeki hizmet oldukça iyiydi. Bir çok şey yaptılar iyileşmem için."
"İyileştiğine sevindim. Keşke bana da bir çare bulsalar." dedim sessiz bir şekilde.
"Efendim?"
"Hiiç. Sadece, ne biliyim, tuhaf.. Her şey çok tuhaf."
"Seni doktora götürmek istiyorum."
"İstemiyorum, gerek yok. Ben iyiyim."
"Lütfen Ay."
"Bana öyle seslenmeyi keser misin?!"
Sustu. Sesli bir nefes verip kalktı ve evden çıktı.
"Hay sikeyim! Hiçbir şey olmamış gibi davranıp beni deli ediyor." dedim ve telefonla Başağı aradım.
"Alo, naber?"
"İyiyim sen?"
"Kötü. Aslında ne olduğunu bende anlayamıyorum. Bazen duygularıma engel olamıyorum ve yaşıyor diye mutlu oluyorum. Ama bazen.. Ne bileyim, mutlu olmak saçma geliyor."
"Seni anlayabiliyorum. Mutlu olmak neden saçma geliyor?"
"Hastalığım ilerliyor, biliyorsun. Sürekli kusuyorum, kemiklerim ne kadar belli haberin var mı?"
Sıkıntılı bir nefes verdi.
"Neden öleceğini söylemiyorsun Gökay'a? Ya da neden iyileşmek için doktorun dediklerini yapmıyorsun?"
"Ben zaten Gökay ölü diye, onun yanına giderim diye yapıyordum bunu. Ama o yaşıyormuş, tabi ki onu suçlamıyorum." devam ettim.
"Noldu biliyor musun? Ben ağrılarım yüzünden uyuyamıyordum, biliyorsun. Ama dün gece uyudum, hemde hiç ağrı hissetmeden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• ay kadın. | yarı texting
Poésie0538*******: Lütfen, bu bir çözüm değil. İntihar hiçbir zaman çözüm değildir. [2019]