İLK GÜNÜM

4K 183 17
                                    



"Anne " dedim yanımda oturan anneme otobüsü göstererek.
Annem otobüsü görünce
"Hadi gidelim" diyerek ayağa kalktı. Bende arkasından kalktım. Bu gün Hakkari ye babamın ısrarları üzerine gidiyorduk. Benim de tağinimi oraya aldırmış.

Annem ile biletleri verip otobüste yerimizi aldık.  Yaklaşık 11 saatlik bir yolculuğun ardından oldukça yorulmuştum. Annem uyumuştu ama beni bir türlü uyku tutmamıştı. Sınır bölgeye gidiyorduk ve riskli bir durumdu. Ama babam bizi oraya çağırdığına göre bunları düşünmüş olmalıydı.

Otobüs durunca annem de uyanmıştı. Yavaş yavaş herkes inerken benim telefonum çaldı. Telefon elimde olduğu için hemen açtım. Arayan babamdı:
-Kızım sizi almaya bir asker gelicek bir bordo bereli. Sizi otogarda bekliyor
dedi
-Tamam baba bizde iniyoruz görüşürüz
diyip kapattım. Babam uzun telefon konuşmalarını pek sevmezdi. Direk konuya girer ve kısa keserdi.

Bir bordo bereli mi alıcaktı bizi?
Daha önce bordo bereli gördüm tabi babamın yanına karakola gidince ama bildiğim kadarı ile karakolda fazla durmuyorlardı ve çoğunlukla operasyona gidiyorlardı.

Yanımda duran anneme dönüp
"Anne bir bordo bereli asker gelip bizi alıcakmış. " dedim çantasını toparlayan anneme dönüp. Evet annem biraz dağınıktır ki bende ona benzemişim bu konuda.

"Tamam kızım hadi inelim" dedi herkes yavaş yavaş inerken bizde indik.  Etrafa bakarken bize doğru gelen bordo bereli bir asker vardı. Hızla yaklaşırken adam yanımıza gelince içimden bi "oha"  dedim . Adam düşündüğümden de çok yakışıklıydı. Uzun boylu, geniş omuzlu, sarışın ve kahverengi gözlü.

"Melek hanım sizmisiniz " dedi anneme bakarak.
"Evet oğlum benim  seni Mehmet mi gönderdi" dedi.
"Evet Mehmet binbaşı görevlendirdi" dedi ve elini uzatarak
"Ben Mert" dedi. Annem elin tutup sıktı.
Mert bana doğru döndü.
"Sizde Zümrüt doktor olmalısınız" dedi ve elini uzattı.
Elini tutup
"Evet" dedim. Elimi fazla durmadan geri çektim. Şu an güzel gözükmediğimin farkındaydım. Saçlarım dağılmış ve yüzümde makyaj yoktu. Üzerimde beyaz tişört üzerine deri ceket ve siyah pantolon vardı. Sarı saçlarımı da toplamıştım ama dağılmıştı.

"Ben valizleri alayım" dedi annem ve arkasını dönüp gitti. O sırada benim de telefonum çaldı.
Arayan doktor arkadaşım Ayşegül'dü;

-Gittin mi doktor hanım
-Evet yeni indim ama çok yorgunum eve gidince arasam seni tatlım .
-Tamam tamam sen dinlen kendine dikkat et .
-Sende ayıcık.
-Hiç büyümüyüceksin.
diyerek telefonu kapattı.  Biz çocukluk arkadaşıydık ve Ayşegül küçük bir ayı ile uyurdu. O zamandan beri ona ayıcık derim. Mert tuhaf tuhaf bana bakarken Annem yanımıza geldi.

"Hadi gidelim " dedi.
Mert elindeki valizleri alıp
"Araba ilerde " dedi çıkışı göstererek. Çıkışa doğru yürüdük ve bir arazi arabası vardı. Ben şaşkınlıkla arabaya bakarken mert bavulları yerleştirdi. Annem öne bende arkaya oturdum.
Mert in üzerinde ünüforması vardı ama kasları belli oluyordu. Yüzü sanki kalem ile özenle çizilmişti. Parmağında yüzük yoktu bu da bekar olduğunu gösteriyordu.

"Kızım kendine gel" dedim kendi kendime.
Camdan dışarıya bakarken annem de Mert e sorular soruyordu. Mert de cevap veriyordu.
"Kaç yaşındasın oğlum "
"25 Melek teyze"
"Nerelisin"
"Denizli" diyerek cevap verdi.
Annem bi kaç soru daha sorup sustu.

Kısa bir yolculuk sonrası bir binanın önüne gelmiştik.
"Mehmet binbaşı içeride" diyerek aşağıya indi Mert. Bende arabanın kapısını açıp indim. Mert bavulları aldı ve binaya yaklaşıp zile bastı.
Elinden bir bavula uzanıp
"Ben taşırım" dedim. Bana dönüp
"Gerek yok ben hallederim" dedi.
Kafamı sallayıp önüme döndüm. Kapı açıldığında binadan içeriye girdik. Öyle yeni bir bina değildi. 4 katlı bir binaydı ve bizim daire 2. katta.
Mert önden bizde arkadan merdivenlerden çıktık ve dairenin önüne gelince kapının yanında bizi bekleyen babam vardı.

Mert bavulları kenara koydu. Bende babamı görür görmez sarıldım. Onu yaklaşık 2 aydır görmüyordum.
"Yavaş Zümrüt öldürüceksin beni" dedi babamı biraz fazla sıkmış olabilirim.
Geri çekilerek
"Merak etme baba ben doktorum " dedim bilmiş bir tavırla.
"Hadi içeriye girin doktor hanım" dedi babam.

Daha sonra Mert'e dönüp
"Sende gel mert " dedi. Mert de hazırol  da durmuş bir şekilde
"Emredersiniz" dedi babam bavulun birini alırken
"Karokol dışında komutanın değilim Mert . Gir içeriye " dedi. Bu hallerine biraz gülerken bende bir bavulu alıp içeriye girdik.
Babam bavullara kısa bir bakarak
"Kızım birkaç parça eşya getir ben devamını hallederim demiştim bütün Adana'yı al demedim" dedi. Evet biraz fazla olmuş olabilir ama bunlar da gerek şeylerdi.

"Baba çoğunluk doktor kıyafetleri ve gereken malzemelerim. Hem ne yapayım öyle apar topar çağırınca anca bu kadar hazırladım" dedim salona girip üzerimdeki ceketi çıkartarak.

Küçük bir evdi ama oldukça güzeldi. Salonda 2 koltuk 2 de tekli koltuk kenarda büyük bir masa ve ortada sehpa vardı. Duvarda asılı küçük bir de televizyon vardı.

Şakınlıkla babama dönüp
"Baba görmeyeli zevklerin baya değişmiş . Bu eşyaları sen mi seçtin " dedim. Babamın zevkini fazla beğenmezdim doğrusu.
"Hayır evi Mert döşedi . Bana kalsa biliyorsun daha farklı olurdu " dedi.

Herkes oturmuştu bende annemin yanına oturdum.
"Güzel olmuş " dedim etrafa bakarken. Neden böyle oldum bilmiyorum ama biraz utanmıştım.

"Kızım sana bir şey söylemem gerekiyor. Öyle konuyu uzatmayı sevmem biliyorsun. Bak buralar tehlikeli ve hastaneye gidiş geliş yolları da çok tenha ve riskli. O yüzden Mert seni getirip götürecek ve evden çıkarken tek başına bir yere gitme. Mert gün boyu yanınızda olucak" dedi.
Mert beni mi koruyacaktı?  Ben hayret içince babama bakarken mert tepkisiz bir şekilde duruyordu. Yavaş yavaş aklıma gelen bir kaç şeyle söze girdim:

"Bildiğim kadarı ile bordo bereliler sıklıka göreve gider. Hem ben kendimi koruyabilirim baba bunu sende iyi biliyorsun " dedim. Küçüklüğümden beri yakın dövüş ve silah eğitimi aldım babamdan.
Ayağa kalkıp üzerimdeki keskin eşyaları ve silahı çıkarttım.
Belimden silah ve el bombası , sırtımda iç çamaşırın arasına koyduğum ince bıçak , çorabımda bıçak vardı . Tek tek çıkartıp masaya koydum.
"Bunlar varken kendimi gayet iyi korurum" dedim. Mert oldukça şaşkınlıkla bana bakarken kendini tutmayıp
"Benim üzerimde bile bu kadar eşya yok be" dedi. Babam gülerek
"Babasının kızı" dedi gülerek ve devam etti ciddileşip
"Kızım bunlar üzerinde olabilir ama hatırlatıyım biri sana saldırdığında beline dokununca etkisiz kalıp gülmeye başlıyorsun ve bunu fark eden olursa sana istediğini yapar. O yüzden bunlar olsa da olmasa da kendini koruyamazsın " dedi.
Ofyalarak yerime oturdum. Tikim vardı ve biri belime dokunduğunda etkisiz kalıp gülmeye başlıyordum. Babam doğru söylüyordu aslında .

Babamın sipariş verdiği yemekleri yedik. Yer yemez mert gitti. Ben de kendi odama gittim. Tek kişilik bir yatak bir dolap çalışma masası ve boydan ayna vardı. Bavuldaki eşyaları hızla dolaba dizdim. Gecelik aldım ve giyip direk yatağa girdim. Yarın ilk iş günüm olucaktı.










Nasıl buldunuz
Oy ve özellikle yorumlarınız bekliyorum arkadaşlar
Seviyorum sizleri

SEVDAMIN YİTİK KALDIĞI NOKTA (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin